“Kelebeğin Rüyası” görücüye çıktı

Dear Nazan,
Londra moda haftasından döner dönmez tahmin edebileceğin gibi yine sokaklara döküldük şekerim. Londra'da seninle beraber geçirdiğimiz o hızlı üç gün sonunda kendini yataklara atıp transa geçtiğinin farkındayım arkadaşım ama ne yazık ki benim böyle bir şansım yok. Ben davetlerime katılmak zorundayım.
Nazan, aslına bakarsan defileler sonrasında moralin bozulmasın diye soramadım ama yoksa gelecek sene ve yaz boyu giymek zorunda olacağımız transparanlar yüzünden mi düştün yatağa? Aaa hiç moralini bozma şekerim ne yapalım göğsüne bir estetik daha yaptırırsın olur biter! Üzülme bizim kızlar da iç çamaşırı tarihe karışıyor diye karalar bağlamış durumdalar. İnan bana 2013 yılı estetikte göğüs yılı olacak Nazoş. Her neyse ben İstanbul'a döner dönmez telefonlar susmaz oldu. Eşim dostum, sevenim çok, eksik olmasınlar onlar da davetler, yemekler için beni bekliyorlar.
Tam Erdem'ciğimde saçıma şekil verdiriyorum, kızlar arayıp "Akşam Kelebeğin Rüyası filminin galasına gidiyoruz, sakın unutma" dediler. Gala Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapıldı Nazo. Bu arada hınzırlar benim geleceğimi biliyor ya, bizim çevreden birkaç kişiye "Meloş da gelecek" deyince ortalık birbirine girmiş. Çok akıllılar vallahi, nasıl da her şeyi ilginç hale getirmesini biliyorlar! Bir de herkes ne giyeceğimi merak ediyormuş. Ayol ne var bunda bu kadar korkacak? Hayır dedikodu yapsam canım yanmaz. Chanel'lerimi sırtıma geçirip gittim işte. Lütfi Kırdar'a gittim ki ortalık mahşer yeri gibiydi Nazan.
"Kalabalık yüzünden birçok kişi salona giremedi" dedi kızlar. 1941 yılının Türkiye'sini, İkinci Dünya Savaşı dönemi ve mükellefiyet günlerini yansıtan ve iki genç şairin hayatla ama en çok da aşkla olan mücadelesini anlatan "Kelebeğin Rüyası" galasına oyuncular klasik otomobillerle geldi şekerim. Bu arada Belçim Erdoğan çok hoş beyaz bir elbiseyle geldi galaya. Her zamanki şen şakrak haliyle etrafa neşe saçtı. Bu kız pozitif enerji yayan taşlar gibi Nazo. Vallahi koy salona, negatif enerjileri çekip, pozitif baloncuklar yaysın.
Bu hafta ki ikinci durağımız bir düğündü Nazan. Cevdet-Nuran Erçil'in küçük kızları İpek Erçil ile Digiturk Genel Müdür Yardımcısı Kerem Ertan, Adile Sultan Sarayı'nda gerçekleşen görkemli bir düğün töreni ile evlendi. Güzelliğiyle uzun süre dillerden düşmeyecek düğüne bizim çevreden, spor ve medya dünyasından yaklaşık 600 davetli katıldı. İpek'in gelinliğini bir görmeliydin şekerim, süperdi... Benim bile giyesim geldi. Ayol, şaka şaka... Şıklığın tavana vurduğu düğünde en kalabalık ortamlarda bile her zaman dikkat çekmeyi bilen Müge Canmutlu bu kez de göbeğine kadar inen dekoltesi ve transparanıyla farkını ortaya koydu. Bu arada 5 aylık hamile Ayça Dinçkök de düğüne katılanlar arasındaydı. Biliyorsun yakında üçüncü çocuğunu doğuracak. Ayça'nın mutluluğu yüzünden okunuyordu şekerim.
Bebeğin babası da hani İstiklal Caddesi'nde sırtına binerek "Eve kadar beni taşı ne olur aşkım" dediği sevgilisi Deniz Somerman.. Bakalım ikisi "önce bebek, sonra nikâh" modasına uyup evlenecekler mi? Neyse şekerim, bak yine ne yaptın ettin dedikodu yaptırdın bana. Oysa çok keyifli bir düğündü. İpek çok güzeldi. Kerem de temiz ve yakışıklı bir genç gibi geldi bana...
Birbirlerine de çok yakışmışlardı, inşallah çok mutlu olurlar. Bak geçen gün gittiğim Suriyeli genç fotoğraf sanatçısı Khaled Akil'in sergisini de pek beğendim. Biliyorsun şekerim bizim buralarda son trend Asya ve Ortadoğu'ya gidip fotoğraf çekmek ve sergi açmak. Khaled de Suriye'nin değişik yerlerinde çektiği önemli eserlerin üzerlerini hatlarla işleyerek dostlarıyla paylaşmak istemiş. Chalabi Art Gallery'de serginin açılışına ilgi büyüktü. Fotoğrafları doğrusu çok beğendim Nazo. Elime fotoğraf makinesi alıp oralara gidesim geldi.
Kiss
Meloş.