Salı 09.04.2013 00:00

Füze Kalkanı Meselesinin İçyüzü

Yıldız savaşlarından füze kalkanına nasıl gelindi?

Tarih 23 Mart 1983. ABD Başkanı Ronald Reagan, Soğuk Savaş'ta dönüm noktası sayılabilecek bir savunma hamlesini açıkladı. Projenin adı "Yıldız Savaşları"ydı ve Sovyetler Birliği'nden ABD topraklarına atılabilecek olası bir füzeyi havada imha edebilen bir savunma sistemini hayata geçiriyordu. Reagan'ın hedefi Sovyetler Birliği'ni bitirmekti. Projeye İngiltere destek verdi, dönemin başbakanı Margaret Thatcher, Reagan ile ortak hareket ederek Sovyetleri sona erdirecek bu projenin arkasında yer aldı. Sovyetler Birliği o dönem Amerika-İngiltere ortaklığındaki bu sistemle mücadele edebilecek kapasitede değildi, dağılışında da bunun büyük etkisi oldu… Son noktayı Obama koydu Soğuk Savaş sona ermiş, Sovyetler dağılmıştı. Baba Bush'un ardından Clinton yönetimi ve nihayet oğul Bush çıktı sahneye. George W. Bush, Reagan'dan kalan savunma sistemi planını genişletti ve ABD topraklarının yanı sıra Avrupa'nın da füze saldırılarına karşı korunma altına alınmasını öngören füze kalkanı projesini geliştirdi. Bush'un amacı Doğu'dan gelecek saldırılara karşı Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne radar ve füze savarlar yerleştirmekti. Ancak Rusya, burnunun dibinde bir Amerikan üssü kurulmasına isyan etti. Rusya'nın bu itirazı üzerine proje rafa kaldırıldı. Bush'tan sonra 2009'da göreve gelen Barack Obama, Rusya'nın kaygılarını göz önünde bulundurarak rafa kaldırılan projenin hem adını hem içeriğini değiştirdi. Yeni haliyle proje sadece Amerikan topraklarını değil, Avrupa'nın ve NATO ülkelerinin korunmasını da kapsıyordu. NATO füze kalkanı projesini sahiplendi ve 19 Kasım'da Lizbon'da yapılan tarihi zirvede proje kabul edildi.

Üsler Türkiye, Romanya ve Polonya'da
NATO'ya üye 28 ülkeyi kapsayan projeye göre, Doğu'daki herhangi bir noktadan Avrupa'ya yönlendirilen bir füze, kurulan radarlarla tespit edilecek ve bu radarlarla entegre çalışan füze savarlarla, daha havadayken imha edilecekti. Bu sistemin Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Polonya'ya kurulması kararlaştırıldı, ancak Türkiye üç şart öne sürdü. Ankara, ilk olarak kurulacak olan sistemin tüm NATO ülkelerini kapsamasını istedi. Bu şart zaten kabul edilmişti. Bir sonraki soru şuydu: NATO toprakları füzelerden korunacaktı ama hangi ülkenin füzelerinden bahsediliyordu? İşte bu noktada gözler Tahran'a çevrildi. Herkesin aklında İran vardı. Ama Türkiye, "İran hedef gösterilmesin" dedi. Buna iki ülke karşı çıktı, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, "İran'dan başka tehdit mi var?" açıklamalarıyla İran'ın adını sıkça andı, fakat Lizbon Zirvesi'nin nihai karar metninde İran'ın adı geçmedi. Türkiye'nin bir sonraki şartı ise komuta kontrolün kimde olacağıyla ilgiliydi. Türkiye, "Sistem topraklarımızda kurulursa, komuta kontrolü bizde olsun" dedi. NATO bu konuya sıcak baktı, sistemin teknik içeriği hazırlandıktan sonra komuta kontrolün kime ya da kimlere verileceği konusundaki kararın alınacağı açıklandı. Sistemin kurulması için NATO'nun önünde altı aylık bir çalışma süresi var. NATO'nun Avrupa'daki komutanı James G. Stavridis, füze savunma sisteminin komuta ile kontrolü ve iki sistemin birbiriyle nasıl entegre olacağı gibi konulara dair detayların üzerinde çalışılacağını, bu süreçte teknik zorlukların üstesinden geleceklerini söyledi.

İran değil 30 ülke
Bu arada NATO, 28 üye ülkesine tehdit olarak algıladığı en az 30 ülkenin bulunduğunu açıkladı. NATO Genel Sekreteri Rasmussen de füze savunma sisteminin bu 30 ülkeye karşı kurulacağını söyledi. Bu açıklamanın ardından akıllardaki soru bu ülkelerin hangileri olduğuydu. Hesaplar yapıldı ancak balistik füze sahibi ve NATO üyesi olmayan 30 ülke bulunamadı. NATO'nun resmi açıklamasında bir detay vardı, o da bu 30 ülkenin hepsinin füze sahibi olmadığıydı. 30 hedef ülkenin hepsinde füze yoktu, ama hepsi balistik füze sahibi olma yolunda ilerleyen ülkelerdi.

Radarlar Ege ve Akdeniz kıyılarına kurulacak
Füze kalkanı projesinin hayata geçirilmesiyle ilgili şu an için belirtilen tarih 2011. Projenin ilk ayağı denizde kurulacak. Yani radar ve füze savarların Ege ve Akdeniz kıyılarına yerleştirilmesi öngörülüyor. Mevcut planda Türkiye üzerine sadece radarların konulması öngörülüyor. Yani Türkiye'de füze saldırılarını tespit edecek olan radarlar bulunacak, o füzeleri imha edecek olan sistem kurulmayacak. Olası füze saldırıları Türkiye üzerindeki radarlarla tespit edildikten sonra füzeler Akdeniz'de devriye gezen savaş gemileri tarafından havada imha edilecek. 2015'te de Romanya'ya kara unsurları yerleştirilecek. Bu projenin ikinci ayağı olacak. Daha sonra 2018 yılında aynı sistem Polonya'ya kurulacak. 2020'de ise kıtalararası balistik savunma sistemi operasyonel hale getirilecek.

Sistem nasıl çalışacak?
NATO ülkelerine saldırı amacıyla fırlatılan bir füze, fırlatma aşamasında ısıya duyarlı bir uydu tarafından tespit edilecek. Bu uydu elde ettiği verileri iletişim uydusuna aktaracak. İletişim uydusu yerdeki radar sistemini devreye sokacak. Bu radar füzeyi takibe alırken tehdidi ortadan kaldırmak için en uygun kara ya da deniz unsurundan füze fırlatılarak tehdit birkaç dakika içinde ortadan kaldırılacak. ABD başta olmak üzere, üye ülkeler ulusal sistemleri için toplamda milyarlarca dolarla ifade edilen düzeyde yatırım yaptı. NATO kaynakları sadece farklı sistemlerin birbirine entegre edilmesi için kullanılacak. Bu entegrasyonun 10 yıllık maliyeti de ülke başına 200 milyon avro düzeyinde olacak. Maliyet 28 NATO üyesi ülke arasında bölüşülecek.

Elinde füze bulunan ülkeler
Rusya, Çin, Hindistan, İran, Pakistan, İsrail, Kuzey Kore ve Suudi Arabistan. Bu sekiz ülkede orta ve uzun menzilli balistik füzeler bulunuyor. NATO'nun en az 30 ülke dediği hedeflerin ilk sekizi bunlar. Özellikle Rusya bu konuda başı çekiyor, çünkü Rusların elinde tam 55 farklı füze var ve bu füzelerin menzili 16 bin kilometreye kadar çıkıyor. Orta ve uzun menzilli yani Moskova'dan fırlatıldığında Avrupa'nın her noktasını hatta ABD'yi de vurabilecek güçte olan füzelerin yanı sıra bir de küçük menzilli füzeler var. Aslında onlar da NATO için birer tehdit çünkü menzilleri 300 kilometre olan bu füzeler sürekli geliştirilebiliyor ve menzilleri arttırılabiliyor. İşte bu füzelerden tam 18 ülkenin elinde var. Arnavutluk, Beyaz Rusya, Mısır, Irak, Libya, Suriye, Arjantin, Sırbistan, Tayvan, Güney Kore, Afganistan, Azerbaycan, Bahreyn, Kazakistan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Vietnam.

Aktüel arşiv/2010 sayı:232 Taha Dağlı

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.