Telekulak skandalı en çok ona yaradı

2008 krizi patlak verdiğinde The Guardian'da ilginç bir haber çıkmıştı. Gazete, krizin sorumlusunu Avusturalyalı hard rock grubu AC/DC olduğunu iddia ediyordu! Merak edip okuyunca şu yorumu görüyorsunuz; "Önce Başbakan Gordon Brown (dönemin başbakanı) İngiltere'nin resesyonun eşiğinde olduğunu açıkladı. Ardından gıda satışları son 20 yılın en düşük seviyesine geriledi. Ve dün gece 1980'lerden beri ekonomide en zorlu dönemin yaşandığına son kanıt da geldi: AC/DC, 28 yıldır ilk kez en iyi albüm sıralamasında başa yerleşti. Grup, 1973'te petrol krizi sırasında kuruldu, İngiltere'de en son bir numaraya yerleştiklerinde ise ülke yine resesyonun eşiğindeydi. Enflasyon yüzde 20'leri, işsiz sayısı 2 milyon bulmuştu."
Anlayacağınız İngiltere için bir gösterge AC/DC'nin başarısı! Bugünlerde farklı bir konuda ilginç bir başarı haber oldu. Malumunuz ABD, tarihinin en büyük telekulak skandallarından biriyle sarsılıyor. Guardian ve Washington Post, bu aybaşında ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA), on milyonlarca ABD'linin telefon kayıtlarını izlediğini duyurmuştu. Bu izlemeyi 11 Eylül sonrası çıkan yasaya dayandıran NSA, izlemeleri Prizma adı verilen bir programla gerçekleştirmişti. Üstelik program dokuz internet şirketinin veritabanlarına girmişti. Bu dokuz şirket; Microsoft, Yahoo, Google, Facebook, PalTalk, AOL, Skype,
YouTube ve Apple…
İnsanın kuşatılmışlık duygusuna kapılmasına neden olan bu gelişmeyi fırsata çeviren de var! Zira ünlü yazar George Orwell skandalla birlikte tekrar dünya gündeminde; AC/DC gibi… Yazarın 1984 isimli romanı Amazon.com'da son birkaç gündür satış rekorları kırıyor. Satışlar deyim yerindeyse patladı ve yüzde 5 bin gibi inanılmaz bir artış olduğu açıklandı. Bir başka habere göre amazon.com'da en çok satılan 7 bin 636'ncı kitap bugünlerde 164'üncü sırada buluyor. Üstelik haberlere bakılırsa satış patlaması sadece kitapta yaşanmıyor… "1984" filmi de IMDB verilerine göre bu hafta 520 basamak birden yükseldi. Orwell, 1984 romanını veremle boğuşurken 1947-48 yıllarında yazmış, 1949'da ilk baskısını yapmıştı. Kitap; totaliter yönetim altındaki bir ülkede geçiyor. Bu ülkede insanlar korku, propaganda ile beyinleri yıkanırken insanlar Büyük Birader tarafında sürekli izleniyor. Düşünce Polisi kavramının ön plana çıktığı roman sosyalizm karşıtı olarak algılandı.
Orwell daha sonra sosyalizm ya da İngiliz İşçi Partisi'ni kastetmediğini komünizm ve faşizmin çarpıklıklarına değindiğini söylemişti. Kitap 1984 yılında aynı isimle sinema filmi olarak da çekildi ve büyük ilgi gördü. Görünen o ki her telekulak skandalında daha çok Orwell kitabı yazılacak ve haberleri yapılacak.
Tarık Yılmaz / AKTUEL