Salı 06.08.2013 00:00
Son Güncelleme: Salı 06.08.2013 12:13

Selçuk Yula'nın hayatı

Selçuk Yula ölmeden önce hayatını aktuel.com.tr'ye anlattı

2. ligden Fenerbahçe'ye gelip, takımın direk santraforu oldunuz. Bu herkese nasip olacak bir başarı değil, isterseniz Fenerbahçe'ye transferinizle başlayalım.
"1959 Ankara doğumluyum, çocukken Gençlerbirliği'nin futbol okuluna kaydoldum, aynı zamanda ilk ve orta okulu bitirdim, sonra liseye giderken Şekerspor'un genç takımına transfer oldum, bir yandan okuyor bir yandan futbol oynuyordum. Nihayet Şekerspor A takımına yükseldim, ikinci ligdeydik o zaman, iyi bir sezon geçirdim ve ikinci ligde gol kralı oldum. Sezon bitince Galatasaray ve Beşiktaş'tan çok iyi transfer teklifleri geldi fakat ben Ankara'da çok mutluydum ve ayrılmak istemiyordum, zaten tahsilim devam ediyordu, okulum bitmeden İstanbul'a gitmek istemiyordum."
-Galatasaray ve Beşiktaş'tan teklifler geldi dediniz, Fenerbahçe devreye girmedi mi o sıralarda?
"Ben babadan Fenerbahçeliyim, doğuştan Fenerbahçeliyim yani, Fenerbahçe'den teklif gelene kadar da Ankara'dan ayrılmayı düşünmüyordum, bu kararım kesindi fakat Fenerbahçe teklif yapınca yelkenler suya indi, hayır diyemezdim üstelik bazı yöneticiler Ankara'ya geldiler, bizzat beni kendi elleri ile götürmek için."
-Transferinizde bir de kaçırma olayı var. Fenerbahçe başkanı Faruk Ilgaz'ın bizzat yönettiği bir kaçırma operasyonu…
"Evet dedim ya Fenerbahçeli yöneticiler Ankara'ya geldiler, bindik arabaya İstanbul'a doğru yola çıktık, hiç unutmam 15 Haziran 1979'du, transfer dönemi 1 Temmuz'da başlıyordu yani 15 gün vardı resmi imza için. Geldik İstanbul'a doğru kulüp binasına gittik, başkan Faruk Ilgaz ve diğer yöneticilerin tamamı odadaydı, içeri girdim, pazarlık lafları dönüyor, sanmışlar ki çok yüksek bir fiyat isteyeceğim, halbuki benim kalbim pıt pıt atıyor, ne parası, ne pazarlığı, aklıma bile gelmiyor para ya da pazarlık. Neyse 5 dakika konuştuk konuşmadık ben hemen protokole imzayı attım. İşte bu andan itibaren kaçırma operasyonu başladı."
-Nereye kaçırdılar sizi?
"Şimdi kaçırma derken, ben zaten gönüllüyüm Fenerbahçe'ye gelmek için ama Beşiktaş ya da Galatasaray da beni istiyor, bundan dolayı Fenerbahçeliler resmi imza gününe 15 gün olduğu için, 15 gün boyunca beni kimse rahatsız etmesin, olur da aklımı çelmek isterler, kimse benim aklıma girmesin diye beni kaçırdılar. Basının haberi olmadan, rahmetli Semih Bayülken'in yazlığına götürdüler beni, hatta Serkan Acar ile ailesinin yazlığı da oradaydı, hep beraber 15 gün orada kaldık, benim için de iyi bir tatil olmuştu."
-Sonra sezon başladı ve siz gollerinize devam ettiniz.
"Genç yaşta Fenerbahçe'ye transfer oldum ve 7 sezon sarı-lacivertli formayı giydim, 2 sezon lig şampiyonluğu yaşadım, 2 kez de gol kralı oldum, Stankoviç zamanında 82-83 sezonunda tam 5 kupa birden aldık, yani çok güzel günlerim oldu Fenerbahçe'de."
-Çocukken Fenerbahçeliyim dediniz, nasıl bir duygu tuttuğunuz takımda futbolcu olmak?
"Ben Ankara'dayken Cemil Turan'ın hayranıydım, hep onun gibi olmak isterdim, hatta bir gün Fenerbahçe maç için Ankara'ya gelmişti. Ben de maça gitmiştim taraftar olarak, maç sonu futbolcuların çıkacağı kapının önünde aldım soluğu, Cemil Turan'ı görüp, yanına yaklaştım, Cemil abi bir imza verir misin dedim, o da imza verdi, o kağıdı hala saklarım."
-Taraftar sizi çok seviyordu, hiç olumsuzluk yaşadığınız oldu mu Fenerbahçe taraftarı ile?
"Hala beni çok seviyorlar çünkü ben onlardan biriyim, Fenerbahçe taraftarı benim doğuştan Fenerbahçeli olduğumu bilir, ne ben onlara ihanet ettim ne de onlar bana, aramızda hiçbir sorun olmadı."
-Selçuk abi Fenerbahçe kariyerinizde önemli ilk'ler ve önemli son'lar var.
"Önce ilkleri anlatayım, Fenerbahçe Stadının açıldığı ilk günü hatırlıyorum, Altay maçıyla açılmıştı, o maçta ilk golü ben atmıştım yani Fenerbahçe Stadında atılan ilk gol benimdir, ayrıca bu statta Galatasaray'a, Beşiktaş'a ve Trabzonspor'a da ilk golleri ben attım. Kariyerimdeki son ise Fenerbahçe'nin en son kazandığı Türkiye Kupasında finalde golü ben attım. 1982-83 sezonuydu finalde Mersin İdmanyurdu ile oynuyorduk, 5 kupayla tamamladığımız o muhteşem sezonun kupa finalinde benim attığım golle kupayı almıştık, aradan 26 sene geçti o kupayı hala alamadı Fenerbahçe."
-Ve Fenerbahçe'den ayrılık zamanı geldi. Neden ayrıldınız bu kadar çok sevdiğiniz kulübünüzden?
"Ben ayrılmayı hiç istemedim, 1986 yılıydı, benim sözleşmem devam ediyordu, zaten bir yere gitme isteğim de yoktu ama kulübün para sıkıntısı çektiğini söylediler, Almanya'dan da Blau-Weiss takımından çok iyi bir teklif vardı. Ben gitmek istemiyorum dedim, yönetim bana 'paraya çok ihtiyacımız var, git merak etme bir sene sonra alırız seni geri, çok iyi para veriyorlar' dediler. Ben hüngür hüngür ağlıyorum, abi ne olur beni göndermeyin diyorum, neyse olmadı, gitmek zorunda kaldım."
-Bir sene sonra geri gelme şartı koydurdunuz mu giderken?
"Semih Bayülken beni Kadıköy'de notere götürdü, imza attım, 'bir sene sonra sadece Fenerbahçe'ye dönebilir, başka takıma gidemez, giderse bir servet kadar tazminat öder' diye. Baba dedim, ne imzası, ben zaten Fenerbahçe'den başka nereye giderim, imzaya gerek yok dedim, bana 'biz neler gördük' dedi. Neyse ben attım imzayı, sonra bir bavul dolusu mark geldi, ben de gittim Almanya'ya, beni sattıkları parayla da Rıdvan ile Erdi'nin transferlerini yaptılar."
-Peki sonra ne oldu da Fenerbahçe'ye dönmediniz?
"Almanya'da bir sene kaldıktan sonra, beni geri almadılar Fenerbahçe'ye. Çok bekledim ama almadılar, ben de Sarıyer'e gitmek zorunda kaldım, almamalarının nedeni kulüp içerisindeki gruplar, Fenerbahçe o günlerde gruplarla yönetiliyordu, her grubun kendi oyuncuları, kendi politikası vardı, ben de bunların kurbanı oldum, zaten 3 sezonda 2 şampiyonluk yaşayan efsane bir takımımız vardı, o güzelim takımı birkaç sene içinde paramparça ettiler, Erdoğan Arıca'yı Diyarbakır'a, Cem'i, Yaşar'ı Sarıyer'e, beni Almanya'ya gönderdiler, yerlerimize de Cevdet, Lukovcan falan geldi."
-Taraftar sizi istiyordu ama ben hatırlıyorum, 1988'de sezon açılışında sizin transferiniz için olay bile çıkmıştı.
"O sezon açılışı stat sabahtan tıklım tıklım dolmuştu, başkan Tahsin Kaya'ya sahaya çıkınca, tribünler 'Selçuk Selçuk' diye bağırmaya başladı, hatta başkanın üzerine para attılar, "paranız yoksa biz alalım Selçuk'u" diye. Ama dedim ya o zaman işler çok garipti. Mesela Veselinoviç bizi 1984-85 sezonunda şampiyon yaptı hem de 94 gol atıp, rekor kırdık sonra Veselinoviç'i gönderdiler ve Fenerbahçe 4 sene üst üste şampiyon olamadı, aynı zamanda çok kötü günler geçirdi, Samsun'dan, Sakarya'dan farklı mağlubiyetlerin alındığı yıllardı. 1988-89 sezonunda bir kez daha Veselinoviç geldi, yine şampiyon yaptı üstelik 94 gollük kendi rekorunu kırıp, 103 golle şampiyon oldu Fenerbahçe ama ertesi yıl Veselinoviç'i bir kez daha kovdular."
-Sarıyer'den sonra Galatasaray'a gittiniz, buna birazdan geleceğim ama futbolu neden erken bıraktınız?
"32-33 yaşlarındaydım, iki kez ayağım kırılmıştı, üstelik forvetim, adam geçip, gol atmam lazım, bunlar kolay değil, tadındayken bırakmak istedim. Sarıyer'de gerçekten çok güzel sezonlar geçirdik, Fenerbahçe'den arkadaşlarım, Cem ile kaleci Yaşar vardı, Sercan vardı, Beşiktaş'tan Fikret gelmişti, Dortmund'dan Erdal Keser bizdeydi, her sene ya 3. ya 4. oluyorduk. Ben Fenerbahçe'deyken 19 golle kral olmuştum, Sarıyer'de 32 gol attım ama Tanju o sezon 40 gol kadar atınca gol krallığında ikinci oldum."
-Bugün olsaydı belki 35-36 yaşına kadar oynardınız.
"Belki ama bana göre en iyisi erken ve zamanında bırakmak. Bak mesela Hakan Şükür, 38 yaşına kadar oynadı, sessiz sedasız kayboldu, Metin Oktay için 3 şehirde jübile yapılmıştı, Hakan zamanında bıraksaydı, yani 3-4 sene önce bıraksaydı, en az 10 şehirde jübile yapardı, ama çok uzatınca böyle akıldan silinip gidiyorsun, şimdi kimsenin aklına bile gelmiyor Hakan Şükür'ün futbolu bırakması. Hakan'ı kötülemek için söylemiyorum aksine çok sevdiğim birisi Hakan Şükür, kendisi bir santraforun defans oyuncusuna pres yapması gerektiğini Türkiye'ye öğreten ve bu olayı Türkiye'ye getiren futbolcudur."
-Ve şu Galatasaray meselesi, doğuştan Fenerbahçeli biri olarak nasıl oldu da Galatasaray'a gittiniz.?
"Öncelikle şunu söyleyeyim ben doğuştan Fenerbahçeliyim, Sarıyer'de oynarken Fenerbahçe beni alacağını söyledi, Sarıyer'den ayrıl gel dediler, benim evim vardı Sarıyer'de 800 bin liraya evimi sattım onu Sarıyer kulübüne verdim, bonservisimi aldım ve Fenerbahçe'ye geldim fakat baktım beni transfer eden yok, hem 800 bin liralık evimden oldum, hem de ortada kaldım."

-Bundan sonra mı karar verdiniz Galatasaray'a gitmeye?

"Bırakmayı da düşündüm ama ortada kalınca, üstüne üstlük bir de Galatasaray çok ısrar edince, kabul ettim. Galatasaray'dan bir lira bile para almadım, futbolu bırakacaktım kararım buydu fakat Galatasaray'da Alp Yalman benimle konuşmak istedi, o dönem Galatasaray'a çok genç oyuncu gelmişti, Tugay, Bülent, Arif, Hamza, Okan gibi, genç bir takımdı, Alp Yalman benden gençlere ağabeylik yapmamı istedi, 'sen yine Fenerbahçeli Selçuk olarak kalacaksın, gel burada ağabeylik yap, bir sene kal yeter' dedi. Ondan önce Galatasaray'dan Büyük Mehmet ağabeylik yapmak için Fenerbahçe'ye gelmişti, onun gibi bir şey olacaktı."
-Hiç para almadınız mı Galatasaray'dan?
"Oynadığım 1 ya da 2 maçtır, onların primi vardı, onun dışında 1 lira bile almadım, evim Bostancı'daydı, her gün Bostancı'dan Florya'ya antrenmana gidiyordum, Amerikan arabam vardı, çok benzin yakardı, benzin paramı bile cebimden ödedim. Maya tutmadı, sonra da lig bitmeden kendi isteğimle ayrıldım ve futbolu bıraktım, yazarlığa başladım."
-Galatasaray'a gittiniz diye tepki oldu mu?
"Benimkisi transfer bile sayılmaz çünkü futbol, transfer bunlar profesyonel işlerdir ama ben Galatasaray'a profesyonellik icabı gitmedim çünkü para almadım, mesela Tanju Fenerbahçe'ye profesyonellik icabı geldi, Hasan Vezir de Fenerbahçe'den Galatasaray'a giderken profesyonel olduğunu düşünerek gitti. Alp Yalman bana imza atarken, 'elin titremesin sen Fenerbahçeli Selçuk olarak imza atıyorsun' demişti. Galatasaray'a gitmem benim Fenerbahçeliliğimi zedeleyemez aynı zamanda ben Galatasaray'a gittiğimde Galatasaray takımında çok koyu Fenerbahçeli futbolcular vardı, şimdi onların isimlerini söylersem yer yerinden oynar."
Peki jübileniz ne oldu?
"Jübile yapamadım, hem jübilem gitti, hem evim gitti, sonra Galatasaray'dan ayrılıp, yazarlığa başladım. O dönemler Aziz Bey de iyi bir Fenerbahçe taraftarı olarak maçlara gelirdi, beraber deplasmanlara giderdik, sonra kendisi Fenerbahçe başkanı olunca, bana jübile yaptırdı. İade-i itibar jübilesiydi bu. Bana verilecek en güzel hediye oldu, bu jübile futbolu çubuklu formayla bıraktım, bundan dolayı da çok mutluyum, jübilemden de bir kuruş para almadım."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.