Salı 06.08.2013 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 08.08.2013 09:05

Seri katil yakayı nasıl ele verdi?

Seri Katil Deniz Yağmur, 43 günlük sürede beş cinayet işledi. Dört cinayetinin ardından olay yerlerine, birlikte yürüdüğünü fark etmediği yanılgılar zinciri ile “beni yakalayamazsınız!” notu bıraktı.

Cinayet soruşturmacılarına meydan okuyan Deniz Yağmur, İstanbul Cinayet Masası'nın çok katlı soruşturması tamamlandığında "beş müebbet hapis cezası' ile karşı karşıya kalacaktı…
06 Temmuz 2005 (Çarşamba)
İstanbul İtfaiyesi'nin sirenlerini yükselten olay, Büyükçekmece'de yer alan Av-Kon Sitesi'nde meydana geldi. Site içerisindeki 5. Blok'un 13'üncü katında çıkan yangını güçlükle söndüren ekipler ile site çalışanları dumanlarla kaplanan daireye girdiklerinde dokuz yaşındaki Vedat Karabudak ile karşılaştı. Dumandan aşırı derecede etkilenmiş, bedeni kısmen yanmış fakat ölmemişti. Alevlerle baş başa kalan ve yaralı olduğu anlaşılan Vedat Karabudak ambulansa taşındıktan sonra yaşamını yitirdi. Ceset, gerekli olan işlemlerin yapılması adına bulunduğu noktaya geri taşınmış, yangının ise kaza neticesinde çıktığı rapor edilmişti. Cinayet Büro Amirliği A Bölgesi'nin ekip şefi Komiser Fatih, Vedat Karabudak'ın babası ile görüştü. Eşi ile birlikte olay öncesinde evde olmadıkları belirlenen baba M. Karabudak, dairesini inceledikten sonra evdeki eşya ve dolaplarının karıştırıldığını, oğlunun ise cinayete kurban gittiğini iddia etti.
Soruşturma derinleştirildi; ceset İstanbul Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Ön raporda, Vedat Karabudak'ın yangından kısa süre önce boğularak öldürüldüğü, cinayetin ardından dairenin ateşe verildiği yazıyordu. Komiser Fatih ve ekibi, karanlık cinayeti karşılarına almış, olayı aydınlatmak adına kovuşturmaya başlamışlardı.
02 Ağustos 2005 (Salı)
Bahçelievler'de fotoğrafçılık yapan Hilmi Ekici'nin (34) Rehber Caddesi üzerinde sahibi olduğu "Foto Hilmi" isimli iş yerinde gece 03:00 sıralarında çıkan yangını söndüren ekipler, iş yeri içerisinde kısmen yanmış erkek cesedi ile karşılaştı. Hilmi Ekici, tıpkı 27 gün önce hayatını kaybeden Vedat Karabudak gibi boğularak öldürülmüş, iş yerinin içerisinde alevlerin ellerine bırakılmıştı. İncelemelerde, hırsızlık tespiti yapıldı. Fotoğraf makineleri ve bazı malzemelerin çalındığı not edildi. Cinayet mahalline gelen Komiser Fatih'i el yazısı ile iş yerinin iç duvarına yazılmış bir not karşıladı: "Beni yakalayamazsınız!"
10 Ağustos 2005 (Çarşamba)
İzmir Aliağa'da yer alan Öğretmen Evi Lokali'nin bahçesinde öğlen saatlerinde erkek cesedi bulundu. Maktul 15 yaşında, adı Cihan Karayel'di. İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerin aklında boğulma şüphesi vardı. Cesedin bulunduğu kumsalda, cesede sadece 50 metre uzaklıkta kumlar üzerinde yazılı olan notu gördüklerinde yanıldıklarını anlayacaklardı. Olay Yeri İnceleme Ekipleri'nin fark ettiği "Beni yakalayamazsınız!" notu, hemen İstanbul Cinayet Masası ile paylaşıldı. Stil aynıydı; el yazısı ile kaleme alınmıştı. Karayel'in şişlendiği, boynunun kırıldığı ve öldürüldükten sonra denize atıldığı ortaya çıktı.
17 Ağustos 2005 (Çarşamba)
Sabah saat 10.00 sıralarında soluğu Bahçelievler Cumhuriyet Mahallesi'nde alan Komiser Fatih, girdiği adreste 22 yaşındaki Gökhan Yazıcı'nın cesedi ile karşılaştı. Gökhan Yazıcı'nın, bir miktar toz esrar ile uyutulduktan sonra boğularak öldürüldüğü netleşti. Komiser Fatih, salonda hissettiği boya kokusunun peşine düştü. Odaları dolaşmaya başladı. Baktığı son duvarda o notu gördü. "Beni yakalayamazsınız!" yazıyordu. Hem de el yazısı ile… Hücrelerinde esen rüzgar, fırtınaya dönüşmüştü. Cep telefonu ile katilin bıraktığı notu fotoğrafladı. O fotoğraf rüyalarına girecek, motivasyon kaynağı olacaktı. Uzun uzun baktı. Katile kilitlenerek odasına çekildi. Uyumak istiyordu. Cinayet Büro'dan çıktı; evine gitmek üzere aracına bindi. İşte tam o esnada katil, cinayetlere bulaştırdığı eldiveninin içerisine parmaklarını yerleştiriyordu. Akşam saat 19:20'de Bahçelievler'de görevli ekibinden gelen telefonu açtığı gibi "Var mı gelişme?" diye sordu. Ekibindeki sivil dedektifin soluksuz konuşmasını sessizce dinlemek zorunda kaldı: "Abi, Bahçelievler Rehber Caddesi… Maktulün adı Erdal Gürel... Almanya doğumlu, 21 yaşında. Ailesi ile birlikte orada yaşıyor. Tatile gelmiş. Uyuşturucu verildikten sonra boynu kırılarak ex olmuş."
Kısa süreli sessizliğin ardından bir Cinayet Polisi ile ekip şefi arasındaki diyalog şöyle tamamlandı:
- Abi!
- Geliyorum, ayrılmayın.
- Anlaşıldı; olay mahallinde bekliyoruz abi, bir konu daha vardı abi.
- Evet.
- Duvara yazmış abi. Aynısından…
Ve telefon kapandı. Katil zanlısı, gün geçtikçe popülarite sahibi bir "seri katil"e dönüşüyor, cinayetleri aydınlatacak olan ekibin yükü katlanıyordu. Komiser Fatih, hemen nöbetçi savcıyı aradı. Bilgilendirdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.