Cumartesi 17.08.2013 00:00
Son Güncelleme: Cumartesi 17.08.2013 15:38

Mısır’da olağan üstü bir hal var…

1 Eylül 2004 tarihinde Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti’ne bağlı Beslan kasabasında bir okulda 777’si çocuk yaklaşık 1100 kişi rehin alındı.

-Beslan katliamı olarak anılan ve 3 gün süren olayın üçüncü gününde Rus güvenlik güçleri tank, yüksek basınçlı bomba ve çeşitli silahlarla binaya giriyor ve eylemcilerle güvenlik güçleri arasında çatışma yaşanıyor. Bu esnada Türkiye'dekiler dahil pek çok uluslararası televizyon kanalı kurtarma operasyonunu canlı yayınladı. Tüm bunların sonunda 186'sı çocuk olmak üzere 334 rehine öldürüldü, yüzlercesi yaralandı.
-22 Temmuz 2011'de Norveç'in başkenti Oslo'da Başbakanlık binası önünde bombalı bir saldırı düzenlendi. Aynı saatlerde Ütoya Adası'nda gerçekleştirilen Norveç Sosyal Demokrat Parti yaz kampına da silahlı baskın yapıldı. Oslo'daki bomba 8 kişinin ölümüne neden oldu. Ütoya'da ise Anders Behring Breivik isimli saldırgan 69 kişiyi öldürdü. Breivik daha sonra yargılanırken pişman olmadığını söyledi ve kendisini kahraman ilan etti. Olay dünya basınında geniş yer buldu.
-15 Nisan 2013'te ABD'nin Boston kentinde her yıl düzenlenen bir maraton koşusunun bitim noktasında bir bombalı saldırı gerçekleştirildi. 3 kişinin ölümüne neden olan patlamada 200'den fazla insan da yaralandı. Olay tüm dünya basınında yankı buldu. ABD Başkanı Barack Obama, saldırıda ölenleri anma töreninde yaptığı duygusal konuşmayla dikkat çekti. Obama, son derece net ve kararlı bir üslupla "Sizi bulacağız ve adalete hesap vereceksiniz" dedi.
Sadece Google ve Vikipedia desteğiyle ulaşılan bu üç olaya ilişkin bilgilerde ortak nokta hemen fark ediliyor. Çok sayıda insanın katledilmesinin, acının, çaresizliğin yanı sıra bu üç olayın ortak noktası şüphesiz ki dünya gündemini uzun süre meşgul etmiş olmaları…
Mısır'da darbe olduğundan bu yana medyada, sosyal medyada, sokakta, her yerde her kim ki darbecilere lanet okursa karşısında hemen bir "falanca olaya da üzülmüş müydün" diyen biri çıkıyor. Bu "falanca" olay bizim ülkemizde genellikle, Taksim'de başlayan ve ülkenin çeşitli yerlerine yayılan gösteriler sırasında yaşanan ölüm ve yaralanmalar oluyor. "Abdullah Cömert'e de üzüldün mü?", "Peki Ali İsmail Korkmaz'a?", "Ya Ethem Sarısülük?" diye arkası kesilmeyen sorularla acı yarıştırmamız isteniyor… Gezi olayları da yukarıdaki üç olayla aynı ortak noktada buluşuyor. Elementary'den hallice İngilizce bilen yazar, çizer, gazeteci, akademisyen kim varsa Twitter aracılığıyla CNN'e, BBC'ye, Reuters'a haber geçti. Bu yayın kuruluşları da bunların paralelinde yayın yaptı, olaylarda ön saflarda yer alan Mehmet Ali Alabora gibi isimleri de canlı yayınlara konuk ettiler. Günlerce Taksim Meydanı'ndan canlı yayın yaptılar.
3 Temmuz 2013'te Mısır'da Abdulfettah El Sisi yönetimindeki ordu, ülkenin seçimle gelen ilk lideri Muhammed Mursi yönetimindeki hükümeti devirerek yönetime el koydu. Ülkedeki Mursi karşıtları Tahrir Medyanı'na akın ederken, darbe karşıtları ve Mursi destekçileri Rabiatül Adeviyye Meydanı'nı doldurdu. Bu dönemde dünya basınında Mısır'la ilgili yapılan haberlerin mahreçleri "Tahrir Meydanı" oldu. Tahrir'deki havai fişekli kutlamalar uzun uzun yayınlandı. Ancak Rabiatül Adeviyye Meydanı'ndaki kalabalığa pek yer verilmedi. Birkaç saat sonra dağılacağı düşünülen meydan, giderek kalabalıklaştı. Mursi'nin "Darbecilere sağduyuyla direnin" sözünden hareketle dualar eşliğinde bir buçuk aydır direniyor Mısır halkı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden yüzlerce insan (bazısı namaz kılarken) darbeciler tarafından öldürüldü. Binlerce insan halen yaralı. Sonuç olarak Mısır'da 1 ay olağanüstü hal ilan edildi. Yani Mısır ordusu Rabiatül Adeviyye Meydanı'nı dümdüz etmek için 1 ay "olağan üstü" çaba sarf edeceğini ilan ediyor.
Mısır'da bu yaşananlar o büyük medya kuruluşlarına yeterince acı gelmedi. Kıyas yaptılar ve Avrupa'da, Amerika'da yaşanan acının Ortadoğu'dakinden daha kaliteli olduğuna karar verdiler. Ordunun yönetime el koymasına "darbe" bile demediler. Mısırlılar için ise öncelikli sorun medyanın Mısır'a olan ilgisizliği değil, özgür bir şekilde hayatta kalabilmek.. Adeviyye Meydanı'nda bir buçuk aydır gerçekten olağan üstü bir hal, direniş, inanç var. Bugün kimse izlemese bile Ahrette hepimiz tüm görüntüleri dev ekranlarda izleyeceğiz nasıl olsa…
Zeynep Ceylan
Kaynak: http://zceylan.wordpress.com/2013/08/15/misirda-olagan-ustu-bir-hal-var/
Blog yazılarının görüşleri yazarlarının görüşlerini yansitmaktadir, Aktuel iyi blogları teşvik etmek amacıyla yayınlamaktadir. Hukuki sorumluluk blog yazarlarına aittir

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.