Pazartesi 23.09.2013 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 25.09.2013 10:25

"Yakalanmak için cinayet işliyorlar"

Bir insanın anne babasını nasıl olur da öldürdüğünü herkes merak eder… Bu cinayetleri işleyenler birer canavar mı? Bu cinayetlerin ortak noktası nedir? Bu cinayetlerin amacı ne? Uzman psikologlar ve psikiyatrisiler bu konuda ne diyor?

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kerem Doksat, bu cinayetleri işleyen kişilerin "Suç işleyip ceza çekmek isteyen kişiler" olduğunu söylüyor. "Bu tip cinayetler, yakalanmak için yapılır. Suç işleyip ceza çekmek istiyorlar. İşlenilen günahtan sonra kendini cezalandırmak çok sık rastlanan bir durumdur. Bunun böyle olduğu en ince ayrıntısına kadar planlanmalarından belli" diyen Prof. Dr. Doksat, bu cinayetleri işleyenlerin ortak özellikleri ile ilgili ise şu bilgileri veriyor:

"Bu cinayetleri ya çok yaşlıların ya da ergenlerin işlediğini görürüz. Yaşlılarda, "yalnız kalmak", "aldatılmış olmak", "sevdikleri tarafından ihanete uğramak" gibi nedenlerden cinayet işlendiği görülür. Bu tip cinayetler, orta yaşlarda pek görülmez. Genellikle en çok ergenlikte görülür. Bu cinayetleri işleyenlerin yaptıkları işten sorumlulukları tamdır. Yani cezai ehliyetleri vardır. Bu kişiler 'sınırda kişilik bozukluğu' (borderline) olan kişilerdir. Çoğunlukla depresiflerdir. Lezbiyen aşıklarda da çok görülür. Homoseksüel eğilimleri olanların cezaevine girmek gibi fantezileri de vardır."
Bu cinayetlerin anne ve babayı hedef almasının en önemli nedenini ise "Hayatta en çok kızdıklarımız anne ve babalarımızdır. Çünkü bize en çok yasağı onlar koyar" sözleriyle açıklayan Prof. Dr. Doksat, karşılaştığı bir örneği de şu sözlerle paylaşıyor:
"Anne, babasını, ardından da kardeşini öldüren bir kadını hatırlıyorum. Bu kadın, psikoloji doçentiydi. Gençliğinde bu cinayetleri işlemiş, ardından da bence 'kendisini bulmak, kendisini tedavi etmek' için psikoloji okumuş, doçentliğe kadar yükselmişti. Durumun ortaya çıkmasının üzerinden okuldan atıldı."
'İĞDİŞ EDİLMEKTEN KORKUYORLAR'
Prof. Dr. Doksat, 13 Eylül günü İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü önce elektro şok cihazıyla bayıltıp, ardından 26 bıçak darbesiyle öldüren kız kardeşler Şeyda P. ve Beyza P. İle ilgili ise şu tespitlerde bulundu:
"Bu kızlar, cinayeti, 'annelerinin başka erkeklerle görüşmesi, annelerinin kendilerini fuhuşa sürüklemeye çalışması' gibi nedenlerle işlediklerini söylediler. Bu iki kardeş, anneleri gibi 'orospu' olmak istemiyorlar. Aslında diğer yandan babalarına da öfkeliler. Annelerini babalarına da yar etmek istemiyorlar. Böylece baba da cezalandırılmış oluyor. Bu durum, Sigmund Freud'un sözünü ettiği 'Electra kompleksi'nden de kaynaklanıyor olabilir. Kız çocuklarının bu komplekse girmelerine neden olan şey 'iğdiş kaygısı'dır. Buna göre, iğdiş edildiğine inanan kız çocuğu, annesinden nefret eder ve ona bir çocuk vermesi için babasına yönelir. Kız çocuğu ise babasına sahiplenmek için bir kadın olmaya, annesi gibi davranmaya çalışır; annesiyle özdeşleşir, yani bir anlamda bu kompleksten hiç kurtulmaz."
'ANNESİNİ DEĞİL KÖTÜ KADINI ÖLDÜRÜYOR'
Psikiyatr ve Psikoterapist Doç. Dr. Armağan Samancı da anne ve babalarını öldüren kişilerin 'duygusal yakınlıktan uzak' olduklarını belirtiyor:
"Yakın yaşayan insanların, iyi ve sorunsuz yaşamasını aşağılayan şey duygusal yakınlıktır. Duygular birçok şeyin katlanılması noktasında yardımcı olur. Hiçbir insan aile ile geliştirdiği ilişki kadar yakın başka birisiyle yakınlaşamaz. Çünkü bunun için yeterli zaman da yok. Herkes, normal şartlarda en azından 20 yılını ailesiyle geçirir. Bu duygusal yakınlaşmada yaşanacak en ufak bir eksiklik, kızgınlığa ve duygusuzluğa neden olur. Bu eksikliğin nedeni genellikle genetiktir. Muhtemelen anne de kendi annesinden yeterince yakınlık görememiştir ve dolayısıyla çocuğuna da aktaramaz. Toplumda suç işleyen kişilerin, yakınlarına ya da başkalarına zarar vermesi de yine genellikle parçalanmış, sevgi yerine duygusuzluğun hakim olduğu ailelerden gelmelerinden kaynaklanır. Çocuğun annesini öldürmesinin nedeni, en yakınında onun bulunmasından kaynaklanıyor. Kiminle daha çok çatışıyorsa ona daha çok zarar verir. Kim onu kontrol etmeye çalışıyor, kim kısıtlıyorsa doğal olarak ona yöneltir öfkesini. Anne baba ayrıldığında da genellikle çocuk annede kalır ve bu nedenle babayı değil, en yakınındaki anneyi öldürür."
Bütün bunlara karşın "çok iyi şartlarda yetişmiş bir bireyin de toplumun kabul etmediği yönde hareket eden annesini öldürebileceğini" ifade eden Doç. Dr. Samancı, "Anne ve namus kavramları iç içedir. Annesinin 'namussuzluk' yaptığını düşünen çocuk için 'anne' artık 'anne' olmaktan çıkar ve 'kötü kadın'a dönüşür. Dolayısıyla cinayet işlediğinde 'anne'sini değil, 'kötü bir kadın'ı öldürdüğünü düşünür" diyor.
Annesini ya da babasını öldüren çocukların kızgınlık katsayılarının da bazı durumlarda ebeveynleri tarafından artırıldığına ifade eden Doç. Dr. Samancı, "Çocukların kimi kızgınlıkları, daha yumuşak bir davranış sergilendiğinde azaltılabilir…" diyerek sorunlu ya da bencil, duygusuz çocukların, sevgi gösterildiğinde, sahiplenildiğini düşündüğünde duydukları kızgınlıklarının cinayetle sonuçlanmayacağına da dikkat çekiyor.

'CİNAYETLERİN ERGENLİKLE İLGİSİ YOK'
Bu cinayetlerin çok nadir görüldüğünü, bu nedenle genelleme yapmanın yanlış olacağı vurgusunu yapan Uzman Psikolog Alanur Özalp ise, ebeveynlerini öldürenlerin ortak noktasını, "Genelleme yapmak bizi doğru olmayan sonuçlara götürür. Ama yine de bu çocukların cinayetleri işleme nedenleri açısından ortak noktaları; 'Annem bana iyi davranmadı, uzun süredir de kötü davranıyordu' demeleri… Buradan hareketle edersek bu çocukların 'örselenmiş, ortamdan dışlanmış ya da kendilerini dışlamış, umutsuz çocuklar' olduğunu söylemek mümkün. Ama bunu kendilerini savunmak için de söylüyor olabilirler. Çünkü yaptıkları çok ağır" sözleriyle açıklıyor.
Bu cinayetleri yalnızca gençlerin işlediğini söylemenin yanlış olduğunu da savunan Uzman Psikolog Özalp, "Ergenlikle, bu olayların hiçbir ilgisi yok. Bu cinayetleri işlemek için, yaş aralığından çok 'ağır bir travma gerektiren' bir durumun varlığının daha önemli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Acaba ne oluyor da bu çocuklar kendilerini bu kadar değersiz hissediyor? Gerçeği değerlendirme fonksiyonlarında bir sorun olduğu açık… İşledikleri cinayetlerden pişmanlık duyduklarını söylüyorlar ama gerçekten böyle hissediyorlar mı bunu bilmiyoruz. Annesinin 'kötü kadın' olduğunu düşünen çocuklar üzerinde toplumsal bir baskı da var. Yakın çevre ve akrabalar da bu baskının bir parçası olabiliyor kimi zaman. 'Annem kötü bir kadın ve ben de onun çocuğu olduğum için ben de öyle olabilirim. Annem yaşamayı hak etmiyor. Annemi 'temizleyerek namusumu temizleyebilirim' diye düşünebiliyorlar."

Aktuel.com.tr/ÖZEL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.