Çarşamba 15.01.2014 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 15.01.2014 17:08

Benim de evliliğim yorgun mu?

“Şiddetli geçimsizliğin” yerini “evlilik yorgunluğu” alır mı?

Boşanmaların arttığı günlerde boşanma nedenleri olarak yeni kavramlar ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de "evlilik yorgunluğu". Peki "şiddetli geçimsizliğin" yerini "evlilik yorgunluğu" alır mı? Aktüel işin uzmanlarına sordu. Evlenmeye karar vermek, nişanlanıp "büyük gün"ü beklemek ve sonrasında evliliğe alışmanın hayattaki en stres verici gelişmelerden olduğu muhakkak. Ancak evlenmekle iş bitmiyor. Uzmanlara göre son zamanlarda evliliğin rutine binmesi, çiftlerin ayrılık sürecini hızlandıran en büyük boşanma nedenlerinden biri.

Evlilik yorgunluğu ne demek?

Uzmanlara göre "evlilik yorgunluğu" terimi belki yeni bir tanımlama, ancak temsil ettiği kavram epey eskilere dayanan "şiddetli geçimsizlik"in "şiddetsiz" hali. Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Klinik Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, bu durumu birçok çiftin ilişkilerinin niteliğine bağlı olarak yaşadığını anlatıyor:

"Bu, uzun yıllar devam eden, ilişkide bazı çözülemeyen ya da başa çıkılamayan problemlerin sonucunda gelinen bir nokta. Her evlilikte fikir ayrılıkları, kişisel farklılıklar olabilir. Ancak önemli olan ilişkinin niteliğidir. Yıllar içinde birbirine yabancılaşan eşler günün birinde 'evlilik yorgunları' haline gelebilir." Akçeken, "Araştırmalara göre çiftler arasında pozitif olan noktaların negatiflere oranla 1/5 oranda fazla olması evliliği yoluna sokuyor."
Evlilik ve ilişki terapisti Selin Özkök Karacehennem ise, "evlilik yorgunluğu"nun "artık aramızda bir şey kalmadı"nın daha kısa bir tanımı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Benim eşlere böyle durumlarda tavsiyem, hep flört etmeleri yönünde oluyor. Flört zamanlarınızı hatırlayın. Her zaman her konuda çok titiz ve özenli olur, karşınızdakinin ilgisini kaybetmemek için sürekli bir gayret gösterirsiniz. Evlilikte flörtü daim kılmak, 'yorgun' olmamak için en gerekli anahtardır. Çiftler 50 senelik evli de olsa, flört etmeyi bilmeli ve karşılıklı saygıyı asla kaybetmemelidir. Uzun yıllardır birbirlerine sevgi duyan ve birlikte olan çiftler, ne olursa olsun el ele tutuşmayı bırakmazlar, örneğin. Bu, onların ten uyumunu da devamlı hale getirmekte ve rutini delmektedir. İnsanların birbirlerinden elektrik alabilmeleri evlilikte çok önemlidir."

Evlilikte ilk yıla dikkat Atçeken'e göre evlilikte çatışmalar genellikle ilk yıl başlıyor:

"Araştırmalara göre çiftler bekârken çok da iletişim içinde olmadıkları ailelerle evliyken daha fazla bir arada olmak durumunda kalıyor. Bu nedenle boşanmalar en çok evliliğin ilk yıllarında oluyor." Atçeken, evliliğin farklı hayat dönemlerine tekabül eden yıllarında da sıkıntının yüksek olabileceğini söylüyor: "Mesela bekâr bir kişi üniversiteden sonra kendisine bir partner seçer ve evlenir. Yeni evlilik yani iki bekârın bir çift olması yeni hayat dönemidir. Sonra eğer karar verirlerse çocuk sahibi olurlar ve hayatlarında başka bir dönem başlar. Her bir çocukla çift başka dönemlere girer. Çünkü adapte olmaları gerekecek farklı bir sistem ortaya çıkmıştır. Sonra çocuklar ergen olur, ergenlikte yeniden sistem sarsılır ondan sonra çocuklar belki evden gider. Emeklilik, yaşlılık gibi yeni dönemler gelir. Her yeni dönemde bu çok mutluluk verici bir gelişme dahi olsa çift stres yaşar."

Psikolog Atçeken'e göre evliliğin "yorulma" aşamalarını hissetmeye başladığınızda yapmanız gereken en önemli şey, konuşmayı hatırlamak. "Sıkıntılar halının altına süpürülür ve biriktirilirse bir yerlerde patlama yaşanır. Çatışma ve kavgalar o kadar önemli değildir. Önemli olan, insanların bunu nasıl yönettikleri ve onardıklarıdır. Hiç konuşmamak, tartışmamak ve uzlaşmaktan kaçınmak çözüm olamaz" diyor. Atçeken'e göre evliliğin uzun sürmesinin sırrı, çiftlerin birbirlerini değiştirme çabalarından vazgeçmeleri:

"Arkadaşlarımızı olduğu gibi kabul ederiz. Onları değiştirmeye çalışmayız. Ama eşimiz olduğu zaman devamlı dürtebiliriz değiş değiş diye. Birbirini anlamak ve olduğu gibi kabul etmek en önemli nokta."

Evlilik ve Aile Danışmanı, psikolog ve yazar İlkim Öz, eşlerin birbirlerine duyguları tükendiğinde dahi evliliklerini mantık üzerinden yürütmeleri gerektiğinin altını çiziyor: "Çocukların büyümesi, evliliğin sosyal konumu, 'çevre ne der' gibi dinamiklerden dolayı, çiftler aralarında aşk ve tutku olmadığı halde evliliklerine devam ederler. Bu süreç hiç kuşkusuz yorucu bir süreçtir. Bir çeşit 'görev' niteliğini taşıyan, yaşamı paylaşma, keyif yerine zedeleyici bir hal alır ve zaten gitgide eşler arasında paylaşılanlar da azalır." Öz, Türk toplumunda evliliklerini bu şekilde yürüten çok fazla "evlilik yorgunu" çift olduğunu ve aslında çocuklar, sosyal çevre ve aile baskısı, ekonomik sebepler, özgüven eksikliği gibi nedenlerle bu çiftlerin sık sık evliliklerini kurtarmak için danışmanlık hizmeti aldıklarından bahsediyor: "En sık karşılaştığım soru şudur; 'Eşimi insan olarak seviyorum ama ona âşık değilim, tutkularım yok ona karşı. Bu duygular olmadan bir evlilik yürür mü?' Aşk ve tutku olmadan evlilik yürür ancak her iki tarafı da büyük bir risk beklemektedir. Bu riskin adı aşktır. Bir başkasına aşık olma riski, evliliğini mantık kurallarıyla yürüten her çift için geçerlidir" diye konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor.

"Metal yorgunluğu gibi bir şey"
Aile ve eş terapisti, psikiyatr Prof. Dr. Kerem Doksat ise meslektaşları gibi "evlilik yorgunluğu" teriminin literatürde olmadığını, bunun "metal yorgunluğu"na benzeyen bir icat olduğunu söylüyor ve "nasıl olsa yürüyor" denilen evlilik tipindeki eşlerin genellikle işkolikler, sosyal dışadönükler ve bencil yapılı eşler olduğunu söylüyor. Doksat'a göre "evlilik yorgunluğu"nun en sık görülen sebepleri doğum günlerinin unutulması, arada ufak sürprizlerin ihmal edilmesi, hafta sonlarında ailece bir araya gelinmemesi, öpücük ve iltifatların çok görülmesi, cinsel sürprizlerin yerini monotonluğun ve ihmalin alması. Doksat da tıpkı Öz gibi evliliğin iyi ve kötü günde sadakat

ve bağlılık üzerine yapılan bir anlaşma olduğunu belirtiyor: "Bu anlaşmanın adeta canlı bir organizma gibi 'beslenmesi' icap eder. Eğer duygusal ve tensel açıdan beslenmezse, hayatiyetini kaybeder. Eşler birbirine yabancılaşır ve bir süre sonra, aralarında hiçbir husumet yahut kavga olmasa dahi, soğurlar. Bu soğuma vaktinde fark edilip onarılırsa evlilik kurtarılabilir ama eğer bu yapılmazsa, hele tarafların birbirlerine ekonomik bağımlılıkları da yoksa, taraflar birbirinden koparlar." Doksat, kopuş sürecinin sonunun boşanma olduğunu ve bugünlerde bir "boşanma salgını" yaşandığını da sözlerine ekliyor: "Hâlbuki yukarıda saydığım ufak gibi gözüken ama çok önemli şeylere özen gösterilse, pek çok evlilik daha da sağlamlaşarak yoluna devam eder. Unutmamak lazım ki, hepimiz yaşlanıp öleceğiz. İşte, o zamanlarda yapayalnız kalmak mı kalmamak mı, bütün mesele bu!"

Evlilik yorgunu olmamak için neler yapmalı?

Washington Üniversitesi öğretim üyesi, Seattle Evlilik ve Aile Enstitüsü kurucusu, dünyaca ünlü ilişki uzmanı Prof. Dr. John Gottman'ın evlilik yorgunu olmamak için dikkat çektiği noktalar şunlar:

6 YILA DİKKAT: Çiftler genellikle evliliklerinde yardım almak için 6 yıl bekliyor. Oysa daha erken davranmakta fayda var. Çünkü boşanmaların yarısı ilk 7 yıl içinde gerçekleşiyor. Üstelik yardım alan çiftlerin oranı yüzde 1.

KENDİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN: Evliliklerin sarsıldığı ve boşanmaların yaşandığı tartışma sürecinin belirleyici dinamiklerine Gottman "Mahşerin Dört Atlısı" diyor: Olumsuz eleştiri yapmak, aşağılamak, saldırmak ve sıkı sıkı savunmak. Bu dinamikler genelde evliliklerin 16 ila 20. yılları arasında oluyor. Çünkü bu dönemde aşka dair pozitif düşünceler yok oluyor.

"BAŞLANGICI" YUMUŞATIN: Tartışmaların kaderi genellikle ilk üç dakikada belli oluyor. Eğer yumuşak bir giriş yaparsanız, sonuca da yumuşak bir inişle varırsınız, diyor Gottman.

DİNLEMEYİ ÖĞRENİN: Karşı tarafın fikrine katılmasanız bile onu dinlemek ve haklı olduğu noktaları takdir etmek tartışmaların çözümünde kilit bir rol oynuyor. Araştırmalar gösteriyor ki en çok kadınlar erkeklerin başarılarını kabul ediyor ve onları dinliyor, erkekler ise bu konuda biraz eksik.

GÖRMEZDEN GELİN: Ufak tefek kusurları görmezden gelmeyi öğrenin. En az tartışmanın yaşandığı yeni evlilik döneminde dahi karşı tarafın ufak tefek kusurlarını görmezden gelmek ilişkide onarıcı bir rol oynuyor.

TARTIŞMAYI BİTİRMEYİ ÖĞRENİN: Başarılı çiftler, tartışmayı bitirmesini bilen çiftlerdir. Konuyu değiştirmeyi, mizahı devreye sokmayı bilin, en kötü ihtimalle tartışmaya 20 dakika ara verin, diyor Gottman.

• ARKADAŞLIK EDİN: Gottman'a göre hayat arkadaşınızla arkadaşlık etmek mutlu bir evliliğin devamlılığı için şart. Zira boşanma nedenlerinin yüzde 80'i duyguların ve bağlılığın kaybolması, yalnızca yüzde 40'ı çok sık kavga etmek.

04-17 Ağustos 2011 / Aktüel

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.