Çarşamba 12.03.2014 00:00

Maklubeci Aristo ve gaydırıgubbak CHP

Salih Tuna maklubeci ittifakla dalgasını geçti...

İran'da Ayetullah Mehdevi geçen gün Albert Einstein'ı Şii ilan ederken, bizim mübarekler AK Partilileri nerdeyse topyekûn Şii ilan edecekler.
Tutturdular bir muta nikahı, bitmek bilmiyor. Artık nerden öğrendiyseler muta nikahını...
Son günlerde ev toplantılarından sanal medyaya kadar hemen her mecrada, önlerine çıkan her AK Partiliyi İrancılıkla ve muta nikahı yapmakla suçlamaya başladılar.
Nasıl ki kimi Ortodoks Sünni şebeklerin, Alevilik denilince akıllarına 'mum söndü' düşüyor, bunların da aklına İran denilince kadim bir medeniyet değil, muta nikahı geliyor.
Demek ki, ilgi alanları aynı...
Birkaç yıl öncesine kadar bu mübarekler daha seçici davranırlardı.
Ne bileyim, 'İrancı, Şii, hatta muta nikahı' isnadını Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'la sınırlı tutarlardı.
İçlerinden biri, 'Beşir Atalay yılda 11 defa niye İran'a gitti?' diye manidar bir şekilde sormuştu da, 'devlet adamı değil mi, gider gider, ne var bunda' demiştim.
Meğer Sayın Atalay İran'a (bu süre zarfında) hiç gitmemiş!
Geçenlerde bir televizyon programında, 'İran'a şu 11 yılda ne özel ne resmi hiç gitmedim...' dedi.
***
Adamcağız hasta, 25 yıldır tedavi görüyor, üstelik de 83 yaşında; belki de gözüne ışık görünmeye başlamıştır.
Yoksa ne diye 'Albert Einstein Müslüman oldu, Şii'liği seçti ve İmam Cafer-i Sadık'ın yolundan gitti' falan desin.
Ayetullah Mehdevi'yi diyorum canım.
Hazretin ağzına bakacak olursak, Einstein, 'Müslümanlar ışık hızını bizden çok önce keşfetmiş...' demiş.
Olabilir, bilmiyorum.
Einstein da maşallah az hızlı değilmiş. Müslüman olmakla yetinmemiş, bir de kendine şappadak mezhep seçip İmam Cafer-i Sadık yolunu tutturmuş.
Bu durumda, Şiiliğin iflah olmaz muhalifi bizim mübareklerin ne yapmaları gerekirdi peki?
El yükseltip, mesela, Aristo'yu Sünni ilan edebilirlerdi.
Hatta bununla da yetinmeyip şakirtti; maklubeye de çok düşkündü diyebilirlerdi.
***
Hemen kaşları çatmayın mübarekler, azcık da şaka yapalım. Gerginlik gerginlik de nereye kadar?!
Şaka iyidir.
İnsanileştirir; yabancılaştırma sağlar, oyun bozar.
Şakadan ancak gizli kapaklı ve karanlık işler çevirenler nefret eder. Umberto Eco'nun Gülün Adı romanında vardı gülmeyi yasaklayacak kadar şakadan nefret eden keşişler.
Yazık ki, son günlerde kimsecikler en ufak şakayı kaldırmıyor.
Geçen gün, hastalığım nedeniyle 20 gün ayrı kaldığım bu köşede düz koşulara başlamış, 'Pensilvanya'daydım' demiştim; 'Alaattin Kaya'yla herhangi bir hukukum yoktu, mecburen tek başıma gittim...'
Alaattin Kaya Beyefendi şuncacık ifadeden maalesef çok alınmış.
Gönderdiği mailde, 'alaycı ifadelerle kaleme aldığınız yazınızda ismimin geçmesi beni ciddi rahatsız etti...../ ayrıca..... / kesinlikle.... Hocaefendiye kimseyi de götürmüş değilim....uzun yıllara varan dostluğum nedeniyle de zaman zaman ziyaret ederim.... / Fehmi Koru ile son gidişimiz ise sadece bir tevafuktur...'
Bir yığın mufassal izah, sitem ve ithamla devam eden mezkur mail, 'Eski Tuna'ya selam.. Alaeddin Kaya' diye nihayete eriyor.
Demek 'Yeni Tuna'ya bir 'geçmiş olsun'u bile çok görmüş. Canı sağ olsun.
Kimin nereye ne şekilde kiminle nasıl ve niçin gittiğini sorgulamak gibi ağır bir yükü taşıyamayacak kadar çelimsiz bir nüktenin, alegorinin bu kadar sitemi hak ettiğini düşünmüyorum ama istemeden de olsa kalbini kırdıysam özür diliyorum.
Ayrıca adını doğru yazdığı için de teşekkür ediyorum. Benim gibi birçokları da 'Alaattin' veya 'Alaaddin' diye biliyordu. Doğrusu 'Alaeddin' olacak.
Neyse, şaka iyidir.
Yolsuzluk üzerinden AK Parti'ye yüklenip de yolsuzluk nedeniyle partisinden ihraç edilen Sarıgül'ü desteklemek...
Veya...
Dindarlık yahut ibadetler üzerinden AK Partilileri eleştirip de, bu topraklarda 18 sene ezan okutmayan (Evet, İsmet Özel haklıdır; Türkçe ezan, ezan değildir) CHP'yi arkalamak, ancak ve ancak şaka olabilir.
O da Equus asinus şakası, fazlası değil.
Şayet şaka değilse...
Ankara'ya MHP'li, İstanbul'a 'Şaibeligül'ü koyan bu gaydırıgubbak CHP'yi desteklemek için 'maklubeci Aristo' olmak lazım gelir.
NOT 1: Berkin Elvan'ın ailesinin acısını paylaşıyor, baş sağlığı diliyorum.
NOT 2: Ergenekon tutukluları da tahliye oldu ama 60 kitabın müellifi Salih Mirzabeyoğlu 14 yıldır hâlâ içerde. Vicdanım kanıyor.
NOT 3: Fazıl Say, Mezopotamya Senfonisini aylar öncesinden imzalayıp göndermişti. Gecikmiş de olsa çok teşekkür ediyorum. Gün boyu dinliyorum; hastalığın ardından ilaç gibi geldi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.