Perşembe 15.01.2015 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 15.01.2015 17:50

Pardon. Zebani miydiniz?

Suheyb Öğüt

Hatırlıyorum da ortaokulda ve lisede sınıfın en serserileri, en bıçkınları, en ahlaksızları, sınıftaki talebelere ve derslere giren hocalara çoğu kez hakaret bazen de fizikî darp yoluyla işkence edip duruyorlardı.
Ve her seferinde ahlak yasasının hatırlatıcılığı vazifesini üstlenen yılmaz ahlak bekçileri gibi hareket ediyorlar ve bu suretle kendilerini süperego yerine koyuyorlardı.
Yani ahlaksız davranışlarını sadece ahlaksızlıklarının basit bir dışavurumu olarak sergilemiyorlardı.
Bilakis onlar, tam da en az kendileri kadar ahlaksız olduklarından emin oldukları talebe ve hocaları, ahlaki yasayı ihlal ettikleri ya da edebilecek bir karaktere sahip oldukları gerekçesiyle cezalandırmaya çalışıyorlardı.
MEĞER BİZ SİZİ DEĞİL, BİZİ DE YANLIŞ TANIMIŞIZ (!)
Nitekim (isimleri atıyorum) Kaya'yla dalga geçmelerinin sebebi, Kaya'nın -her ne kadar göstermese de- aslında "şerefsizin" teki olmasıydı. Kopya vermeyen Murat'ı darp etmelerinin sebebi, Murat'ın "bencil" olmasıydı. Emel'i ısrarla taciz etmelerinin sebebi, Emel'in "iffetsiz" olmasıydı. Mehmet Hoca'ya olmadık adilikler yapmalarının sebebi, hocanın öğrencilere düşük not vermekten zevk alan "ezik" bir adam olmasıydı.
Ezcümle işkence ettikleri herkes, en az kendileri kadar ahlaksızdı; ama bunu bir şekilde maskelemeyi, kendi aralarında riyakar (sinik) bir ilişki kurmayı başarabiliyorlardı.
Bu yüzden daha da ahlaksızdılar; kendi ahlaksızlıklarını bile inkar ediyorlar, ikiyüzlü davranıyorlar, utanmadan yalan söylüyorlardı.
Kendilerine gelince, onlar bu gerçeği ifşa edip sınıfın içindeki çarpıklıkları, adaletsizlikleri kristalize eden; böylece ahlak yasasının bütün o ağırlığını sınıftakilerin omuzlarına yükleyen masum yasa zebanileriydiler sadece.
Sınıfın ahlaksızları, failliklerini kaybetmişlerdi; onlar talebelik için falan değil, sırf işkence yaptıkları için oradaydılar. Dolayısıyla insan da değillerdi, aksine her biri birer yürüyen Yasa'ydı.
PARADOKSUNUN KEYFİNİ ÇIKART! KENDİNMİŞSİN GİBİ..
Bu da onları son derece paradoksal bir durumun içine sokuyordu:
Bir taraftan kendilerini öteki talebe ve hocalardan tefrik ediyor, kendileri ile ötekileri arasındaki kat'î ahlakî farkın altını çizip duruyorlar, diğer taraftan ötekilerinin aslında kendileri gibi olduklarını, kendi narsistik yansımalarına tevafuk ettiklerini, kendileri kadar ahlakî yasayı ihlal ettiklerini ya da etmeye çalıştıklarını göstermeye gayret ediyorlardı.
Fakat kimseler bu paradoksu telaffuz dahi etmeye cesaret edemiyordu.
Ortaokul-lise yıllarımdan kalan bu hatıralarla mevcut siyaset ve cemiyet sahnesinde baktığım zaman benim için her şey daha bir netleşmeye başlıyor:
YERSEN...
Bu sahnede aynı anda hem demokrasi ve özgürlük temelli etik Yasası hem de Müslümanlara işkence etmekle mükellef, mevcut laik cehennemin zebanisi rolünü deruhte edenler, Cumhuriyet Gazetesi'nden T24'üne, Müseccel Fetocu Medya'dan Taraf Gazetesi'ne, Doğan Medyası'na kadar her türden "laik(çi)" ajandır.
Atatürk'e ufacık bir tenkit gelecek, Atatürk'ün sansürlü hayatından bir hakikat kırıntısı ortaya çıkacak diye göğsü inip kalkalarak, gözleri büyüyerek, militarizmin kucağında "yobaz"lara türkürüp tükürüp parmak sallayan Cumhuriyet Gazetesi özgürlükçü.
Ananas düşkünü olduğu kadar Cebrail aleyhisselam'a da rest çekmeye hazır; tek ceketinden çıkan 1 milyon lirayı, kendisi hakkında yazan tüm gazetecileri susturmak için mahkemelere yatıran o beddua müptelası hoşgörülü "Hocaefendi"lerine değil laf söylemek dudak büktüğünüzde bile İsrail'deki abileriyle operasyon planları yapmaya başlayan Zaman Gazetesi özgürlükçü.

(Bu arada, peygamberimizin (sav) -haşa!- sizden ikiye katlamasını istediği tweetler arasında, kendisine küfreden Charlie Hebdo'ya ve onun aşağılık karikatürlerini yayınlayan laikçi medyaya destek atma tweetleri de mi vardı yoksa?.. Şizofren misiniz oğlum siz?!)
Bütün bu "laik(çi)" ajanların "demokrasi elden gidiyor" yaygaraları koparmasının ardında müthiş bir narsistik yansıtma mekanizması işlemektedir:
Sınıfımdaki ahlaksızların kendi ötekilerinin ahlaksız olduklarından emin oldukları gibi, onlar da ötekilerinin –AKP'nin ve Müslümanların- totaliter ve hatta terörist olduklarından emindirler.
BEN EZELDEN BERİDİR SUÇLUYUM
Müslümanlara yönelik her türden ırkçı amelin, her türden totaliter siyasanın faili olan bu güruh, zulümlerini hep, Müslümanların günümüzün laik dünyasında affedilemez bir cürüm olarak tebarüz eden "irrasyonel" imanlarıyla tâlil etmektedir.
Olsa olsa ellerinden kan damlayan bir terörist olabilecek Müslüman'a ne yapılsa adalettir. Her hangi bir cürüm işlemesine gerek yok; Müslüman Müslüman olduğu sürece, bu zebanilerin her tür işkencesini sonuna kadar haketmektedir.
-KEYİF AL!
-YOK BEN ALMAYAYIM

Lacan süperego hakkında ne diyor biliyor musunuz?
Süperego yalnızca yasaklama faaliyetiyle sınırlı bir meleke değildir. Daha ziyade faile yasakladığını arzu ettirmekle muvazzaf bir Şeytandır.
Onun asıl buyruğu "Keyif al!"dır.
Başka bir ifadeyle "(ahlakî, hukukî, örfî, dinî) Yasa'yı ihlal et!"tir.
Bu yüzden süperego açısından suçlu olduğunuz asıl zaman Yasa'yı tatbik ettiğiniz zaman değildir; bilakis Yasa'ya ne kadar tâbî olursanız, o kadar suçlu olursunuz.
Bizim bu süperego kılıklı zebanilerin Müslümanlara yönelik öfke ve ithamlarının asıl sebebi, "sapıkça" keyif almamayı tercih etmeleridir.
Laik dünyadan keyif almadan "sapıkça" Yasa'nın keyfini çıkartmalarıdır. Laikçiler işkence etmesinler de ne yapsınlar?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.