Pazartesi 09.03.2015 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 09.03.2015 11:36

Sosyolog Nurhayat Kızılkan:Bir değil binlerce kabataş var

Kadına şiddet konusunda çalışmaları ile tanınan sosyolog Nurhayat Kızılkan: Yıllarca “kadının beyanı esastır” diyen kadın hareketlerinin ZD’ye “tacizin belgesini getir” demeleri utanç verici. Gezi’nin ruhunda Kabataş vardı. Diğer Kabataş’ları sulandırmak için bu olayın üzerine gidiyorlar.

Türkiye 15 ay sonra yeniden Kabataş'ta Gezi eylemcilerinin saldırısına uğrayan ZD'nin kadın gazetecilere yaptığı açıklamaları konuşuyor.
Paralel, Liberal, Sosyalist ve Kemalist köşe yazarları bebeği ile birlikte tacize uğrayan anneye, gözü dönmüş bir şekilde "belgeni getirmezsen sana inanmayız, sana inanan köşe yazarlarını da linç kampanyasına maruz bırakırız" diyor.
Kabataş saldırısı hakkında her şey çaresiz bir kadının yaptığı açıklamalar üzerinden konuşuldu.
Gülen hareketine yakınlığı ile bilinen bir teknoloji kuruluşunun İstanbul Emniyeti'ne ve İDO'ya verdiği MOBESE hizmeti ve çalışmayan kameralar hiç konuşulmadı.
Kayıp 58 saniyelik görüntüler ve farklı kamera açılarından alınan görüntülerin akibeti hiç gündeme getirilmedi.
Sanki Gezi'de hiçbir vandallık yaşanmamış, Türkiye'nin dört bir yanında başörtülü kadınlar Gezi eylemcilerinin sözlü ve fiili tacizine uğramamış gibi bütün tartışma Kabataş'ta bebeği ile birlikte saldırıya uğrayan ZD üzerinden yürütülüyor.
Medyadaki bu iki yüzlülüğü kadına yönelik şiddet ve kadın hakları konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Sosyolog Nurhayat Kızılkan ile konuştuk.

KADINA "BELGENİ GETİR" DEMEK UTANÇ VERİCİ
-1,5 yıl sonra yeniden Kabataş'taki çirkin taciz olayını konuşmaya başladık. Durduk yerde neden bu konu tekrar ısıtıldı?
Seçim süreci yaklaşıyor. Kabataş olayı üzerinden kendi kutubunu sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Özellikle bu konuda taraf olmuş başörtülü kadınların karşılarına Gezi'nin önemli aktörlerini çıkardılar ve bu meseleyi tekrar ülke gündemine getirmeyi başardılar.
-Tacize uğrayan bir kadına ısrarla "belgeni getir" demek ne anlama geliyor?
2013 yılında bu konuda yasa çıkarıldı. Bu yasa aslında kadın örgütlerinin bir başarısıydı. Artık tacize uğrayan kadınlardan belge, görüntü, rapor istenmeyecekti. Bu bir kazanımdı ve AK Parti iktidarına nasip oldu. Yıllarca böyle bir yasa için mücadele edilmemiş gibi sıcağı sıcağına "madem tacize uğradın git belgeni getir, görüntünü bul, Adli Tıp'tan rapor al" diyerek Kabataş'ta tacize uğradığını söyleyen ZD'ye olmadık eziyet ettiler. Böyle bir muameleye maruz kaldığını söyleyen bir kadına "yalan söylüyorsun" demek ne kadar incitici bir şey.

BİR KADIN NEDEN BÖYLE BİR HİKAYE UYDURSUN?
-Evli ve çocuk sahibi saygın bir aileye mensup bir kadının böyle bir senaryoyu uydurması size mantıklı geliyor mu?
Öncelikle şunu anlamak lazım. Yaşanmış olsa bile anlatılması zor olan bir durum bu. Neden böyle bir hikaye uydursun? Ayrıca ZD baştan bu yana yaşadıklarını anlatmak niyetinde değildi. Önce sosyal medyada bir dedikodu olarak yayıldı. Sonra gıyabında köşe yazıları yayınlandı. En sonunda konuşmak zorunda kaldı. Böyle bir senaryoyu uyduracağını, ilgi çekmek için böyle bir yönteme başvuracağına zannetmiyorum. Bunun aksini savunmak vicdansızlıktır.
-Camide bira ve Kabataş'taki taciz olayında önce kışkırtıcı yayın yapan Paralel medyanın bugün tam tersine Gezi provatörleri ile birlikte yayın yapmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Karşı iktidar başörtülü kadınların mağduriyet söylemini küçümsüyor, dalga geçiyor. Bu yöntemle sürekli olarak AK Parti'ye saldırıyor. Bu anlaşılabilir bir şey. Şaşırtıcı olan Gülen cemati bu kesimle aynı argümanları kullanması. Gezi çevreleri ile birlikte muhafazakarların mağduriyetleriyle dalga geçiyorlar. Bu insanlar yakın geçmişte Gülen Cemaati için "Fettoş" diyen bir çevre. Sırf siyaseten cephe değiştirdikleri için bu çirkin söylemi destekliyorlar. Kısa sürede bu kadar savrulmaları içinde bulundukları hırsı gösteriyor.
KADIN HAREKETLERİ KÖTÜ SINAV VERDİ
-Sizce Kabataş olayında feministler iyi bir sınav verdi mi?
Feministlerde iyi sınav veremedi. Yıllarca "kadının beyanı esastır" sözünün yasalarda yeralması için mücadele ediyorsun. Sonra da Kabataş olayında itirazda bulunmayıp çekimser duruyorsun.
-Türkiye'de kadın hareketleri ideolojik olarak hangi çevreye yakın?
Kadın hareketlerini Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Kemalist kadınlar domine etti. 1980 darbesinden sonra bağımsız örgütler çıkmış olsa da zamanla aslına rücu etti. Mesela katıldığım bir toplantılarda Kürtçe'ye de başörtüsüne de tahammül edemediklerini gözlerimle gördüm. Masadaki tabaklara bardaklara vurarak protesto ettiler.
-Kadın örgütlerindeki bu Kemalist dayatmaya neden itiraz etmiyorsunuz?
Yıllarca "kötülüğü yaymayalım" diye susturulduk. Şimdi geldiğimiz nokta ortada. Tamam barışa hizmet edelim ama yıllar boyunca bunlar olmamış gibi davranamayız. Özgecan olayında bile yürüyüşe katılmak isteyen başörtülü kadınlar bazı şehirlerde "sadece Atatürkçüler katılabilir" diyerek izin verilmemiş. Gerisini siz düşünün?
ÖZGECAN OLAYINDA BİLE AK PARTİ SUÇLANDI
-Özgecan olayında bile "Katil AKP" sloganları atıldı. Bu nasıl bir önyargıdır?
Özgecan'ı katleden cani katilin ülkücü işaretleri ile çekilmiş fotoğrafları medyada günlerce yayınlandı. Bu katilin önce milliyetçi yönü ön plana çıkarılda. Daha sonra nasıl olduysa muhafazakarlarla ve AK Parti iktidarı ile bağlantısı kuruldu. Bu anlaşılır gibi değil. Beyaz Türklerden CHP'lisine kadar toplumun her kesiminde kadına şiddet uygulayanlar var. Bu tartışmanın sadece muhafazakar toplum yapısı üzerinden yürütülmesini sağlıklı bulmuyorum.
-Gazetecilerin ortak bir tavır geliştirerek "Diliniz Kaba Vicdanınız TAŞ" sloganı ile aynı başlıkta aynı gün yazı yazmaları da eleştirildi. Sizce doğru bir eylem miydi?
"İktidar istedi yazarlar yazdı" diyerek eleştirmişler. Hatta Cemaat medyası ve merkez medya bu yazarları alay konusu yapmış. Bu yazıları yazanların çoğunu tanıyorum. Bu insanlar Watsapp'tan biraraya gelip bir eylem tarzı geliştirmişler. Baskıya rağmen ortak başlıkta bu yazıyı yazmalarını cesur bir çıkış olarak görüyorum. Çok iyi bir eylem olduğunu düşünüyorumBİR DEĞİL BİNLERCE KABATAŞ VAR!
-Atilla Yayla "Bir değil binlerce Kabataş vardı" dedi. Katılıyor musunuz?
Elbette katılıyorum. Birçok olaya şahit olduk. Birçok olayı şahitlerinden dinledik. Büyük şehirlerde yaşayan her başörtülünün Gezi döneminde benzer şahitlikleri olmuştur. Gezi'nin ruhunda Kabataş vardı. Bütün Gezi eylemcileri Gezi'de böyle bir potansiyel olduğunu biliyordu. Kabataş'ı yalanlayarak diğer Kabataş'ların üstünü örtmeye çalışıyorlar. Kabataş asla münferit bir örnek değildir. Bazı muhafazakar kalemlerin de bu söyleme alet olmasını da çok safça buluyorum.
-Kabataş'ta tacize uğrayan bir kadının sözlerini aktarmaktan başka bir suçu olmayan kadın yazarların acımasızca medya linçine maruz kalmasına ne diyorsunuz?
ZD ile konuşsaydım, o açıklamaları bütün samimiyetiyle bana yapsaydı ben de yayınlardım. O gazeteciyi neden suçluyoruz anlayamıyorum. Ayşe Arman suçlu olduğuna kamuoyunun yüzde yüz emin olduğu insanlarla konuşuyor. Ama kimse Ayşe Arman'ı eleştirmiyor. Ayşe Arman'a karşı bu iyi niyetli bakıştan neden diğer başörtülü kadın gazeteciler mahrum bırakılıyor. Mesleki anlamda eleştirebilirsiniz. Ama o dönemde ZD'ye köşelerini açan kadın yazarların yaptığı bir gazetecilikti. Dünyanın her yerinde bunun adı gazeteciliktir. Ayrıca ZD ile Ayşe Arman'da konuşmak istemiş, onunla konuşmamış. Konuşmayı başarsaydı Gezi çevreleri Ayşe Arman'a da saldıracaklar mıydı? Ayşe'ye güveneceksin ama Elif'i linç edeceksiniz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.