Cuma 17.04.2015 00:00
Son Güncelleme: Cuma 17.04.2015 18:11

Montpellier’de Türkiye mutfağı tanıtıldı

Mutfak Dostları Derneği danışma kurulu üyesi Sevim Gökyıldız, geçtiğimiz günlerde Montpellier’deki Méditerranée à Déguster (Akdeniz’i Tatmak) festivalinde Türkiye’yi temsil etti. Bu 3 günlük etkinlikte Akdeniz ülkeleri, şefleri aracılığıyla ülkelerinin lezzetlerini anlattılar, firmalar ise temsil ettikleri ülkelerin beslenme kültüründe yer alan ürünleri tanıttılar. Sevim Gökyıldız’la bu yıl ilki düzenlenen festivali konuştuk.

İPEK AHU SOMAY

-Montpellier daveti size nasıl geldi?
-Geçen sene Antalya'da Anfaş fuarındaydım. Fransa'dan birilerini davet edelim diye konuşmuştuk. Bu vesileyle bir Fransız'a, Sébastien Ripari'ye, rehberlik yaptım. Ripari Türkiye'ye ilk kez geliyordu, çok şaşırdı, çok beğendi. Montpellier'de bir Akdeniz festivali düzenlemek istediğini anlattı. Ben de ticaret odalarına, zeytinyağcılara, düşünebildiğim, elimin ulaştığı, sesimi duyurabileceğim herkese "böyle böyle bir şey var" dedim. Kimseden bir dönüş olmadı. Denenmemiş bir organizasyon olduğu için diye düşünüyorum. Bir de tabii yapılması gereken ufak masraflar var. Onları karşılamak istemediler. Açıkçası tek başıma çalıştım.


-Hangi ülkeler vardı? Ne gibi etkinlikler düzenlendi? Siz neler yaptınız?
-10 ülke vardı. Akdeniz ülkeleri. İsrail, Lübnan, Mısır, Tunus, Yunanistan… Benim giderken bir prensibim vardı. "Oraya iddialı gitmeyeceğim" demiştim. Ekiplerle yarışabilmem mümkün değil çünkü. Türk mutfağından bir yemek yapmam istendi. Bunun dışında bir de seminer verdim. Sabah saatlerindeki programda ilk yemeği ben pişiriyordum. Herkes kendi pişireceği yemeğin malzemesini getirsin demişlerdi. Ekipler malzemeleri ve insan gücüyle hazırlanmışlardı. Ama ben bir otelde tek başımayım. Enginar yapmak istiyordum. Dolayısıyla buradan hazırlıklı gitmek lazım oldu. Montpellier'de de enginar var ama soyulmuşu hazır bulunmuyor. Satın alanlar evde kendileri soyuyorlar. Enginarcımdan Adana enginarı buldum, onu aldım. Bir de kapari götürdüm. Gitmeden önce şef kadınlara akıl danıştım. Şemsa Denizsel, Defne Koryürek, Didem Şenol'la konuştuk . Bizim Akdenizli olarak temsilimizi sağlayan enginarda karar kıldık. Zeytinyağlı olarak pişirip içini hangi malzemeyle dolduracağıma karar vermem gerekiyordu. Yer elmalı yapmaya karar verdim. Bol arpacık soğanlı ve havuçlu, hepimizin pişirdiği gibi. Tabağa aldıktan sonra dereotu ve kapariyle süsledim. Yemek podyumda pişiriliyor. 300'e yakın kişi vardı. Türkiye'den geldiğimi ve şef olmadığımı söyledim. Bir anneanne olarak torunlarıma pişirdiğimi anlattım. Herkes çok ilgilendi. Animatör kişi bana sorular sordu. Ben de biz nasıl bir ülkeyiz?, neler yeriz?, nasıl kadınlarız ve neler pişiririz? Bunları anlattım. Bir sonraki gün ise konuşmamız vardı. Moderatör tüm konuşmacı kadınlara Akdenizlilik, Akdeniz ülkelerinde kadın olmak ve mutfakta çalışmak hakkında sorular sordu. Her şeyden bahsettim. Mutfakta çalışmanın anneden kıza geçtiğini, zeytinyağlı yemeklere düşkünlüğümüzü, sokaklarımızı, sokakta yemek yediğimizi, Türk kahvesini, helvayı, patlıcan beğendiyi Sultan Abdülaziz ve Eugénie'yle olan bağını anlattım.
- Fuarda Türkiye adına neler eksik kaldı?
-Zeytinyağlı bir yemek yapacağımı söylediğimde hemen genç bir çocuk geldi, 2 şişe zeytinyağı getirdi. Fransız bir marka. Daha sonra web sitelerinde Türkiye'den gelen Sevim Gökyıldız'ın kendi zeytinyağlarıyla enginar pişirdiğini yazıp, çalışma esnasındaki videoyu yayımladılar. Bu biraz acı. Bizden bir markayla katılabilmeyi isterdim. Yemek pişirmek ruhi bir olay. Sadece karnımızın açlığıyla ilgili değil, bir tutku. Tanıtımın etkisini de yadsıyamayız. Bu sene bu etkinliğin ilkiydi. Önümüzdeki yıl, hep beraber Türkiye'nin de kapsamlı bir katılımını sağlamalıyız. Şimdiden çalışmaya başlamalıyız. Beni mutlu eden olaylar da oldu. Paris tanıtma müdürümüz Serra hanımın yönlendirmesiyle Marsilya başkonsolosumuz Deniz Erdoğan ve eşi geldi. Programımıza katıldılar.
-Unesco'nun Somut Olmayan Kültürel Miras çalışmalarının Türk mutfağına olan ilgiyi artırdığını düşünüyor musunuz?
- Unesco'yla çok ilgiliyim. Unesco Paris daimi delegemiz büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı bu işi ele aldı. Unesco'nun koruma altına aldığı ürünlerimizin bir tanıtımını yapmayı planlıyoruz. Unesco'nun bu listesi kesinlikle çok önemli.
-Yazılı ve görsel basında, internette yemek reçetelerinin ve Türk mutfağına dair bilgilerin aşırı miktarda ve dağınık olarak yer aldığını görüyoruz. Tüm bu bilgiler nasıl toparlanabilir?
-Mani olamayız, bu bir dalga. Kurumsal ya da resmi olarak da mani olamayız, suç değil. Zamanla iyi olanlar belli olacak. Bundan 5 sene önce Fransa'da da benzeri bir durum olmuştu. Şimdi öyle değil. Basın hala yemekle ilgili haberleri aktarmak için büyük bir güç.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.