Çarşamba 10.11.2010 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 11.11.2010 10:39

Yılın devlet adamı Chatham House'taydı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçtiğimiz pazartesi dünyanın en etkin düşünce kuruluşlarından biri olan Chatham House’un her yıl verdiği yılın politikacısı ödülünü almak için İngiltere’ye geldi.


(USASABAH)

Yusuf Yerkel* / Londra
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçtiğimiz pazartesi dünyanın en etkin düşünce kuruluşlarından biri olan Chatham House'un her yıl verdiği yılın politikacısı ödülünü almak için İngiltere'ye geldi.

Dünyanın en saygın düşünce kuruluşlarından Chatham House'un, 'Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü 2010 Ödülü' dün akşam Londra'da Bakanlıklar Caddesi'ndeki Banqueting House'da düzenlenen özel bir törenle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Kraliçe 2. Elizabeth tarfından takdim edildi. Cumhurbaşkanı Gül, salona Kraliçe ve eşi Hayrünnisa Gül ile girdi. Salona girerken Kraliçe'ye Chatham House Başkanı eski Muhafazakar başbakanlardan John Major da eşlik etti. Kraliçe konuşmasında Türkiye ve Abdullah Gül'ü övdü.
Ödülü alması için Gül'ü İngiltere'ye kendisinin davet ettiğini belirten Kraliçe, 2 "Yıllar boyunca saygın bir liderlik ve uluslararası bir devlet adamlığı sergilediniz. Bu ödülü Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü adına sunarak sizi tebrik ediyorum" diyerek Gül'e ödülü takdim etti. Gül, bu ziyaret kapsamında "Turkey, Europe and the International System to 2025" başlıklı bir sunum yaptı. Sunumunda önemli noktalara işaret eden Cumhurbaşkanı özellikle Soğuk Savaş sonrası dünyanın yeni bir uluslararası stratejik çerçeveyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
Tarihin sonu tezini eleştirdi
Cumhurbaşkanı, bu yeni dönemde Soğuk Savaş boyunca var olan blok endeksli kamplaşmanın ve tehditlerin yok olduğunu, buna karşın yeni tehditlerin ortaya çıktığına vurgu yaptı. Bazı akademik çevrelerde dillendirilen tarihin sonu tezini eleştiren Gül, özellikle Soğuk Savaş sonrası tarihin akışının daha da hızlandığını söyledi.
Konuşmanın en önemli vurgu noktası ise var olan uluslararası sistemin politik, ekonomik ve insani temelli üç boyutlu kusurlu bir denge "imperfect equilibrium" halinde olduğu yönündeki tespitti.
Bu kusurlu dengenin ortaya çıkış sebebinin ise Soğuk Savaş sonrası dönemde cari gerçeklerle uyumlu bir uluslararası düzenin kurulmamış olmasına bağladı. Nitekim kısaca BRİC grubu olarak adlandırılan ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin gibi yükselen ülkeler uluslararası sistemin ağırlık merkezinin Batı'dan Doğu'ya doğru kaydığını teyit eden bir gerçeklik olduğunu hatırlattı.

Değişen güvenlik algısı
Gül, aynı zamanda geleneksel güvenlik anlayışının yeni dönemde tamamen farklı bir içerik kazandığını ve dolayısıyla da uluslararası sistemin artık yeni tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirtti. Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz yıllarda küresel boyutta sarsıntıya sebep olan ekonomik krizin güvenlik olgusunun değişen yüzünü göstermesi bakımından önemli olduğuna vurgu yaptı.
"Etkin bir küresel ekonomik yönetişimin eksikliği bu anlamda uluslararası sistemin bütün aktörlerini tehdit eden bir olgu haline gelmiştir. "
Gül devamında, Cari ekonomik yapının bu minvalde devam etmesi ise hem küresel hem de bölgesel boyutta simetrik şoklara sebebiyet vereceğinin altını çizdi.
"Yabancı düşmanlığı bir trend halini aldı"
Cumhurbaşkanı'nın değindiği diğer önemli bir husus ise hukukun üstünlüğü, siyasal çoğulculuk, eşitlik ve farklılıklara saygınlık gibi kavramlardı. Gül, bu nosyonların sadece bazı devletlerde bulunurken birçok ülkede bu değerler uygulanmadığını bunun da yoğun göçlere sebebiyet verdiğini söyledi. Bunun neticesinde ortaya çıkan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve tahammülsüzlüğün gittikçe artan trendler haline geldiğini belirten Abdullah Gül, cari küresel sistemin insanı değerler konusunda da kusurlu olduğunu söyledi. Gül'ün çözüm önerisi
Bütün bu sorun alanlarına çözüm olarak Gül bazı noktalara dikkat çekti. Cumhurbaşkanı, oluşturulacak olan yeni düzenin yukarda belirtilen bütün sorun alanlarına temas etmesi gerektiğini; Soğuk Savaş dönemindeki gibi devlet bazlı sınıflandırmanın yapılmaması; sorunlara evrensel değerler üzerinden yaklaşılması ve Avrupa merkezli bir dünya algısından kaçınılması lazım geldiğini söyledi.
Gül, kriz alanlarına çok aktörlü çözüm formülünün ortaya konulması; uluslararası düzenin çok kültürlü, çok boyutlu ve farklıkları kabul edecek bir harmoni içerisinde sürdürülebilir bir sisteme doğru dönüştürülmesi ve son olarak da retorikten ziyade eyleme dönük bir çerçeveyi merkez edinen bir düzenin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti. insanların semboller ve din üzerinden ayrıştırmaya tabi tutulmaması gibi olgular daha adil bir sisteme doğru evrilmenin önünü açacağının altını çizdi.

Türkiye'nin yeni küresel düzendeki rolü
Küresel sistem ile ilgili görüşlerini açıklayan Abdullah Gül, Türkiye'nin kurulacak olan düzendeki rolünü ve geleceğini bir kaç maddede ortaya koydu.
Türkiye'nin ilk olarak komşu ülkelerle ilişkilerini sıfır sorun politikası üzerinden yeniden inşa ettiğini ve "Soğuk Savaş"ın baskın parametresi olan zero-sum game (sıfır toplamlı oyunu) olgusunu win-win game (kazan-kazan oyunu) doğru dönüştürmeye çalıştığını ve bu çerçevede komşu ülkelerle serbest ticaret, enerji ve ulaşım alanlarında anlaşmalar imzaladığını belirtti.
Gül adil ve etkin bir küresel sistemin motor gücünü bölgesel yapılanmaların oluşturduğunu ve bu tür girişimlerin daha da desteklenmesi gerektiğinin önemine işaret etti.
Cumhurbaşkanı, bir yandan da Türkiye'nin kendi içerisinde gerçekleştirdiği demokratik ve sosyal reformlara paralel olarak kendi yakın bölgesel havzalarında da aynı girişimlerin en büyük destekleyicisi olduklarını ve insan hakları, karşılıklı anlayış, hoşgörü ve saygı, anti-ırkçılık konusundaki kavrayışın tamamına ermesi için bütün gücüyle çalıştığını söyledi.
Türkiye'nin yumuşak gücü
Konuşmasının bence en önemli noktalarından bir tanesi ise Türkiye'nin kendi yakın bölgesinde kazanmış olduğu yumuşak gücü ve bunun bölgesel kriz alanlarındaki etkinliği konusundaydı. Gül, Türkiye'nin bölgesel ülkelerle var olan tarihsel ve kültürel bağlar Türkiye'ye eşsiz bir zenginlik kazandırdığını ve bu zenginliğin bölgesel diyalog, kriz yönetimi ve çözümü gibi durumlarda yumuşak gücünü etkin bir şekilde devreye sokabilecek bir aktör olduğuna dikkat çekti.
Bu durumun ise Türkiye'ye uluslararası düzene ciddi katkı sağlama imkanı verdiğini iddia eden Gül, Türkiye'nin kendi yakın kara havzasında ortaya çıkan krizlerde hemen devreye girerek krizlerin daha da büyümesini engellemeye çalışmasının bunu teyit eden politikalar olduğunu belirtti.

Yeni-Osmanlıcılık soruları
Sorular kısmında özellikle çeşitli uluslararası platformlarda dillendirilen Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığı ve bir imparatorluk mirasını tekrar canlandırma idealinde olduğu gerçeğini sembolize eden Yeni-Osmanlıcılık konusunda gelmesi Batı'da var olan algıyı gözler önüne sermesi bakımından önemlidir. Tarihsel olgularla kodlanmış olan hafızaların ister istemez insanların zihinlerine güçlenen Türkiye'yi "Yeni Osmanlıcı" olarak anlamasına sevk ediyor.
Türkiye bu algıyı yok edebilir mi bilinmez ama bu durum realist ekolün iddialarının aksine tarihsel olguların bugünün siyasal arenasındaki aktörleri nasıl şekillendirdiğini göstermesi bakımından güzel bir örnek teşkil ediyor.
Gül bu soru karşısında Türkiye'nin bölgedeki etkinliğinin tek taraflı bir kazanç ve güç unsuru olmadığını, bölgedeki aktörlerin de bu durumdan siyasi ve ekonomik olarak istifade ettiğini ve bölgede demokratik ve liberal değerlerin yerleşmesinin önünü açtığını ve bu durumun Batılı müttefikleri için iyi olduğunu belirtti. Bu cevap tatmin edici olarak algılanıyor mu bilinmez ama Türkiye katıldığı her uluslararası platformlarda Osmanlı'nın devamı olduğu gerçeğini hatırlatan sorular ve yorumlarla daha uzun yıllar yüzleşecek gibi duruyor.
* SOAS- Londra Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü, Doktora programı

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.