Giriş Tarihi: 15.11.2010 11:45 Son Güncelleme: 24.11.2010 18:03

Türkiye'nin değil, Dünya'nın ekseni kayıyor (2)

Son yıllarda daha önceki hiçbir dönemde yaşanmamış bir yoğunlukta, dünyanın gündeminde bir ''Türkiye'' tartışması var.

(USASABAH)
Baha Erbaş* / New York

Son yıllarda daha önceki hiçbir dönemde yaşanmamış bir yoğunlukta, dünyanın gündeminde bir ''Türkiye'' tartışması var.

Amerika'dan Avrupa'ya, Batı'da birçok önemli düşünce kuruluşları Türkiye ile ilgili araştırmalar,analizler yapıyor, toplantı ve konferanslar düzenliyorlar.
(Soldaki fotoğrafta Rusya Devlet Başkanı Medvedev, İtalya Başbakanı Berlusconi ve Başbakan Erdoğan görülüyor)

Bütün konuşulanları şu iki başlıkta toplamak mümkün:
a) Türkiye artık Batı'nın sadık müttefiki değil. Ortadoğu'ya yöneliyor ve ''Eksen Kayması'' yaşıyor.
b) Türkiye oyun kuran ve bozan bölgesel bir büyük güç oldu ve geleceğin küresel büyük aktörlerinden biri olmak yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.
Batı'da bunlar konuşuluyor.
Peki gerçek ne?
Türkiye'nin uluslararası gücü ve konumu sadece "Bölgesel Büyük Güç" olmak ile ekseninin kayıp kaymaması arasında mı? Ya da Türkiye'nin uluslararası sistem içindeki yeri ve katkıları, yönünü Doğu'ya dönmek ya da Batı'dan kopmak şeklinde özetlenebilir mi?
Önceki bölümde aktardığımız EKSEN bütün şartları ile varken Türkiye de içinde bulunduğu EKSEN'in sadık bir müttefikiydi. Ama o EKSEN'in varlığının birçok hükmü ve sonucu ortadan kalkmış ve Küresel Düzen içindeki gücü ve etkinliği geçen her gün biraz daha sorgulanır hale gelirken, neden Türkiye'den eski şartlarda ve dengelerde sergilediği politik tutumlar bekleniyor?
Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği dağılınca Batı'da birçok gözlemci ve analist "Soğuk Savaş bitti. Artık Türkiye'nin Batı için bir önemi kalmadı" dedi. Fakat Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın tarih sahnesinden tasfiyesi, Balkanlar'dan Çin'e kadar bütün Avrasya'nın haritasını yeniden çizdi. Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'da bağımsızlıklarını yeni kazanan devletlerin Türkiye ile tarihten gelen etnik, dini, kültürel bağları Türkiye'nin önüne farklı bir jeopolitik ortam ve daha geniş bir coğrafya çıkardı.
"Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" söylemi bu iklimde doğdu. Irak, Bosna, Kosova, Afganistan, Yukarı Karabağ savaş ve krizleri, yeni küresel güç dengelerinin de, yine neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye'nin merkezine düştüğü "Eski Dünya"da; Afroavrasya'da kurulacağını onayladı. Türkiye yine aynı coğrafyada aynı sınırlar içindeydi ama sınırlarının çok ötesinde hem Doğu da hem de Batı'da yeni imkan ve avantajlarla tarihsel olarak karşı karşıyaydı.

(Başbakan Erdoğan ve Çin Başbakanı Wen Jiabao)

Değişen şartlar ve uluslararası sistemde yerini alan yeni aktörler Türkiye'ye hem bir Balkan hem bir Kafkas hem bir Ortadoğu hem de Akdeniz ve Karadeniz ülkesi olmasının yanında John Nye'in "Yumuşak Güç" olarak tanımladığı avantajı da beraberinde verdi.
Türkiye, Bosna ve Kosova'da hesaba ve dikkate alınan; söyleyecek sözü olması gereken, Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri ile beraber hem Rusya ve ABD'nin, hem de Çin'in bölge ile ilgili hesaplarında yeri ve şerhi olan, Ortadoğu'da arabulucu olabilen bir ülke haline geldi. Türkiye Batı'yı İran'a, İran'ı Batı'ya taşıyabilen bir konuma yükseldi.
Acaba EKSEN'in kaymamış olması için Türkiye'nin bunların hiçbirini yapmıyor olması mı gerekirdi ya da bu kayma gerekliydi miydi?
Eğer bugün Türkiye'nin ekseni, geçmişte olduğu gibi 10'ar milyonluk Yunanistan ve Suriye ile düşman olup olmamasına endeksli olacak ise EKSEN"i de kaymıştır.

Herkesin yönünü hem Doğu'ya hem Batı'ya çevirebildiği böyle bir jeopolitik ortamda, acaba Türkiye'nin sadece Batı ile değil, aynı zamanda Doğu ile ilgilenmesi jeopolitik varlığının bir sonucu mu yoksa "Eksen Kayması" mıydı?
Jeopolitiğin büyük güçlere dikte ettiği hususlar vardır. Türkiye'nin hem bir Balkan hem bir Kafkas hem bir Ortadoğu ve bir Akdeniz-Karadeniz ülkesi olmasından doğan büyük jeopolitik avantajları olduğu gibi aynı durumlardan kaynaklanan jeopolitik mecburiyetleri ve hassasiyetleri de vardır. Çünkü jeopolitik avantajlar, doğarken jeopolitik zorunluluk ve hassasiyetleri de beraberinde getirirler. Türkiye için şart olan, bugün içinde bulunduğu jeopolitik ortamda hem Doğusu'nu hem Batısı'nı iyi gözlemleyip gereken stratejik hamleleri yerine getirerek Türkiye'ye özgü olan EKSEN ve farklılığı yaratabilmektir.
Türkiye'nin küresel vizyon ve misyonu ancak ve yalnız bu yoldan doğacaktır.
*Araştırmacı

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.