Perşembe 25.11.2010 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 25.11.2010 10:36

ABD için NATO, NATO için ise bir tehdit gerek

Bugün uluslararası sistem içerisinde NATO'yu askeri olarak tehdit etmesi mümkün herhangi bir güç görünmüyor, yakın gelecekte de bunun böyle olacağı istatistiklerle aşikar.

(USASABAH)

Baha Erbaş* / New York

"NATO, SSCB'yi dışarda, Amerika'yı içerde ve Almanya'yı aşağıda tutmak için var"
Lord Ismay NATO Genel Sekreteri -1955
2.Dünya Savaşı'nda, Sovyet Rusya, Berlin'e kadar gelmişti. Dinyeper Nehri'nden Atlantik Okyanusu'na kadar baştan başa yıkılmış olan Avrupa, savaştan sonra Sovyetler Birliği tehdidi ile karşı karşıya kaldı.
Sovyetler Birliği'nin bu yayılma stratejisine karşı Avrupa'yı koruyacak, Avrupa ülkeleri arasında herhangi bir askeri örgütlenme, güvenlik anlaşması ya da iş birliği yoktu.
NATO'nun kısa tarihi

İngiliz Mareşal Montgomery "Askeri bir örgütlenme ve iş birliğinin Avrupa'nın gelecegi için hayati olduğunu" söylüyordu. Bu NATO olacaktı. Enkaz altında kalmış olan Avrupa'nın ise kendi başına böyle bir örgütlenmeyi ve savunma düzenini dizayn edecek gücü ve imkanı yoktu. O güç ise zaten Normandiya Çıkarması ile kıtaya ayağını basmış olan ABD olacaktı. Tam da Lord Ismay'ın dediği gibi kurulduğu 1949'dan Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağılana kadar NATO, SSCB'yi dışarda ABD'yi ise içerde tutmuştu. ABD, Normandiya Çıkarması'ndan 1999 Yugoslavya Krizi'ne kadar tartışmasız bir şekilde Avrupa'nn güvenliğini hem temin etmiş hem de mutlak bir söz sahibi olmuştur. Bu yarım asır boyunca Avrupa, güvenliğini NATO ve ABD'ye havale etmiştir.
O gün için NATO, Sovyet Yayılmacılığı bir tehdit olarak var olduğu için mevcuttu. Ama 1989'a geldiğimizde önce Varşova Paktı ardından Sovyetler Birliği tarih sahnesinden tasfiye oldu. NATO'nun varlık nedeni olan tehdit ortadan kalkmıştı.O gün 16 bugün 28 üyesi olan NATO'nun kurucu birçok üyesi içinde dahi şu sorulmaya başlandı: "Eskiden Komünizm ve SSCB tehdidi vardı ve NATO da bunun için vardı. Ama artık SSCB de Komünizm de yok. Peki NATO bundan sonra neye ve kime karşı var olacak? Varlığının sebebi hangi tehditten kaynaklanacak? Kime, hangi tehdide karşı üyesi olan devletleri koruyacak ve savunacak? Acaba Varşova Paktı'nın dağılması NATO'nun misyonunu kerhen sonlandıracak mıydı? "
Dolayısıyla 1990'lara girerken NATO böyle bir kimlik krizi ile yüzleşiyordu.


Değişken tehlikeler NATO'nun 90 sonrası varlık nedeni oldu

Fakat 1990'larda Balkanlardaki etnik çatışmalar, Bosna, Kosava, Somali Krizleri, Afganistan Savaşı, Ortadoğu, Afrika ve Balkanlar'da artan istikrarsızlık,enerji kaynakları ve yollarının güvenliğinin temini ve önemi, nükleer güç ve nükleer tehdit gerçeğinin süren varlığı, kitle imha silahları, uluslararası terörizm, geride bıraktığımız 20 yılda NATO'nun tehdit listesinde yer almış ve dolayısıyla varlık nedeni olmuştur.
Bu süreçte NATO, Soğuk Savaş'ta olmadığı bir şekilde kendi sınırlarının ötesinde misyonlar üstlenmiş ve müdahil olmuştur. Bu durum ise geride bıraktığımız 20 yılda NATO'nun varlık nedenini oluşturmuştur.
Değişen dengeler ve güvenlik krizleri, dünya ekonomisini, barış ve istikrarını tehdit eder hale gelmiş bu durum ise NATO'nun Soğuk Savaş sonrasındaki yeni küresel ortamda "Yeni Stratejik Konsepti"ni yaratmıştır.
Girilen yeni dönem, artık NATO'nun karşısında adresi olan bir düşman, devlet ya da ideolojinin olmadığı, güvenlik konseptinin küresel bir veçhe kazandığı bir dönem olmuştur.
Soğuk Savaş'ta bölgesel bir savunma örgütü olan NATO, Soğuk Savaş bittikten sonra kendi sınırları dışında Somali, Yugoslavya, Afganistan'da var olabilmiş bu ise teorisyenlerince NATO'nun yeni dönemde bir "Küresel Güvenlik Örgütü" olacağının işaretleri olarak sunulmuştur. NATO Soğuk Savaş bitince kendisine gerek kalmadığı iddialarını bu konsept değişikliği ile aşmaya çalışmıştır. Kolektif bir savunma örgütü olmaktan küresel bir 'Güvenlik iş birliği' modeli bu şekilde ve ortamda doğmuştur. "Barış İçin Ortaklık Projesi" ile, düne kadar namlusu Batı'ya çevrili olan Komünist Doğu Avrupa ülkeleri, 2000'lerde birer birer NATO üyesi olmuşlardır. Bu ise NATO'yu tarihte ilk defa Baltık-Karadeniz Ekseni'ne taşımıştır.
Fakat Batı'da Soğuk Savaş'tan sonra hiç bir zaman NATO'nun varlığı ve geleceğine dair algı ve kimlik krizi aşılamamıştır.Geçenlerde Foreign Policy dergisinde Stephen M. Walt şunları yazdı: "NATO'nun modern tarihteki en başarılı siyasi askeri ittifak olduğu hemen herkesçe kabul edilir. Diğer tüm ittifaklardan daha fazla mensubu bulunan NATO, en uzun süre hayatta kalan ittifak niteliğinde olup,amaçlarına tek bir kurşun dahi atmadan ulaşabilme başarısını sergiledi. Ben yine de William Pfaff'ın NATO'nun çok da uzun bir ömrü kalmadığı şeklindeki görüşüne katılıyorum."
Acaba bir sistem için mevcudiyetinin limitleri nelerdir? Tehdit algılamasının gerçekçi ve mukayese edilebilir olması mı? Eğer öyle ise koskoca NATO'nun, Rasmussen'in dediği gibi İran'ı tehdit olarak görmesi komik olmanın ötesinde masal değil midir?

ABD için NATO, NATO için de bir tehdit gerek

Bugün uluslararası sistem içerisinde NATO'yu askeri olarak tehdit etmesi mümkün herhangi bir güç görünmüyor, yakın gelecekte de bunun böyle olacağı istatistiklerle aşikar. Fakat yolun başında ve sonunda ABD için NATO, NATO için ise bir tehdit gerek. 19-20 Kasım'da Lizbon'da yapılan NATO Zirvesi, NATO'nun paradigma transformasyonu;"Yeni Stratejik Konsept" için toplandı.
Düne kadar Füze Kalkanı'nın Doğu Avrupa'ya inşa edilmesini dolaylı bir savaş sebebi sayan, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya alınmak istenmesini büyük tehdit olarak gören ve bu uğurda Gürcistan'a savaş açıp 3'e böldüren Rusya'nın, Füze Kalkanı konusunda NATO ile beraber çalışacağına dair beyanı NATO açısından yeni bir paradigmanın inşa edileceğinin habercisidir. Acaba buradan yeni donemde o tehdidin Rusya olmayacağı kesin olarak anlaşılabilir mi?

Gizli gündem Çin mi?

Rusya'nın Füze Kalkanı konusunda NATO ile birlikte çalışabileceğini beyan etmesi Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya'da ABD-Rusya arasında büyük yansımaları olacak yeni bir sürecin zımni bir başlangıcı olabilir. Kremlin'in Berlin ile sırt sırta vererek adım adım ilerlettiği ilişkileri, ABD açısından Avrasya'nın geleceği adına mutlaka önemlidir. Ayrıca Rusya'nın NATO ile iş birliği hedefinin arkasındaki gizli gündeminin Çin olduğu da akıllara gelmektedir. Çünkü bugünkü şartlarda Rusya'nın Çin'e karşı uzun vadeli hiçbir stratejik planı yoktur. Bunun için çok araca da sahip değildir. Tıpkı ABD gibi...
Ayrıca Lizbon Zirvesi'nde, AB ülkeleri arasında stratejik herhangi bir konuda kat'i bir fikir ve hedef birlikteliğinin olmadığını bu vesile ile bir kez daha gördük.
Her şeye rağmen dünyadaki mevcut askeri gücün % 80'i şu veya bu düzeyde NATO ile bağlantılıdır. NATO'nun en büyük silahlı gücü olan ABD tek başına dünya savunma harcamalarının % 40'ını yapmaktadır.Bu oran kendinden sonra dünyada en çok askeri harcamar yapan Çin'in 6.5 katıdır. Bugün 28 üyesi olan NATO, üyeleri dışında dünyanın 90'a yakın ülkesine askeri eğitim ve teknoloji transfer etmektedir. Birliğin yakın veya orta vadede dağılması ya da etkinliğinin minimize edilmesi, yerini ikame edecek herhangi bir askeri gücün bulunmadığı da göz önüne alındığında mümkün görünmemektedir.
*Araştırmacı

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.