Giriş Tarihi: 17.1.2011 18:07 Son Güncelleme: 26.7.2018 18:26

Clinton'ın Müslüman Dünyası ile ilişkilerden sorumlu özel temsilcisi Farah Pandith: "Facebook nesline odaklanıyoruz"

1.5 yıl önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Müslüman Dünyası ile İlişkilerden Sorumlu Temsilci görevine atanan Farah Pandith, Nur Özkan Erbay'ın sorularını yanıtladı.

(USASABAH)
Nur Özkan Erbay / Washington DC


1.5 yıl önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Müslüman Dünyası ile İlişkilerden Sorumlu Temsilci görevine atanan Farah Pandith, Müslüman dünyasına yönelik Bakanlığın bugüne kadarki çalışmaları ve izledikleri stratejileri, ABD'nin Müslüman dünyası ile ilişkilerinde gelinen noktayı, ABD'de ve dünyada Müslümanların karşılaştıkları sorunları ve Müslüman dünyası ile diyalog sürecinde Türkiye'nin rolüne ilişkin soruları yanıtladı.

1997-2003 yılları arasında Boston'da bulunan Uluslararası bir firmada Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Pandith'in Tufts Üniversitesi Fletcher- Hukuk ve Diplomasi Okulu'ndan Yüksek Lisans Derecesi bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı'ndaki son görevine Haziran 2009'da atanaan Pandith, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Müslüman dünyası ile diyaloğu genişletme vizyonunun yürürlüğe konmasından sorumlu. Daha önce yine Dışişleri Bakanlığı'nda Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden Sorumlu Müsteşarının başdanışmanlığı görevini yürüten Pandith, bu görevi boyunca Avrupa'daki Müslüman Toplumlara yönelik entegrasyon, demokrasi ve İslam politikaları üzerine çalışmış.

***

ABD yönetiminin dünya genelindeki Müslümanlara ulaşmadaki stratejisinin ana parametreleri nelerdir?
Siz de biliyorsunuz ki bu mesele Başkan'ın öncelik verdiği konuların başında geliyor. Başkan Obama defaatle bu alanda kurulacak ortaklıkların önemini ve başkanlık yemin töreninde yaptığı konuşmada da dünya genelindeki Müslümarlarla yakınlaşmaya yönelik dileklerini ifade etmişti. Birkaç ay sonrasında sizin Meclisinizde de yaptığı konuşmada yine bu yöndeki mesajını; Müslüman toplumlara olan diyaloğun, ortaklaklığın ortak saygı ve ortak çıkarlar doğrultusunda artırılmasının amaçlandığını tekrarlamıştı.
Kahire'de yaptığı konuşmada Başkan bu konudaki vizyonunu ortaya koydu ve bunun gerçekleştirilmesinde geniş bir alana yayılan birçok imkan olduğunu ifade etti, aynı zamanda var olan zorluklardan da bahsetti ve yönetimimizin her bir birimine bu konuda daha proaktif bir ortaklığın nasıl kurulabileceğini sordu.
Herkesin ortak iyiliğini hedefleyen bu ortaklığı gerçekleştirebilmek için birçok araç var elimizde. Bilim ve teknoloji alanında ortaklaşa yapılacak projeler var. Diğer yandan dünya genelinde bu konuda nasıl bir eko-sistem yaratılabiliriz birlikte bunları düşünüyoruz. Başkan Nisan ayında bu alanda Girişimcilik Zirvesi'ne de evsahipliği yaptı. Girişimciliğin arkasında yatan fikir sadece bir kişinin birçok şeyi değiştirebileceğiydi. İster iş alanında ister sosyal alanda olsun... Kendisi ayrıca geniş bir kitlenin beraber çalışabileceği diğer alanlara da işaret etti ki bunlar sağlık, eğitim sorunları, okur-yazarlık ve eğitimde teknoloji fırsatlarının genişletilmesi gibi konular... Kahire'deki konuşmasında Kahire'deki bir kişi ile Kansas'taki diğer bir kişinin bu anlamda iletişim halinde olmasını örnek verdi.
Kendisi bu konuda çok güçlü ve kapsamlı bir vizyon ortaya koydu. Yeni iş alanlarının yaratılması, bilim, teknoloji, girişimcilik alanlarında ve bu araçlar vasıtasıyla herkesin yararını gözeten daha güçlü bir dünyanın nasıl kurulabileceği yönünde mesajlar verdi. Spesifik olarak da tüm bunların karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde olacağı mesajını verdi ki bu çok önemli bir nokta..


(Farah Pandith göreve başlamak için yemin ediyor)
"MÜSLÜMAN ÜLKELERDEKİ HALK TABANLARIYLA İLGİLENİYORUM"

Sizin bu süreçteki göreviniz nelerdir?
Benim görevim de Dışişleri Bakanlığın'da bunu nasıl gerçekleştireceğini organize etmek. Sayın Clinton benden Müslüman toplumlar nezdinde özel temsilcisi olmamı istedi. Bu çerçevede dünya genelindeki büyükelçiliklerimizle birlikte o ülkelerdeki halk tabanına odaklanarak çalışıyorum. Hükümetler seviyesinde çok iyi iletişim kanallarımız var ancak bu halk tabanında bu denli sık yapılmıyor. Ben daha çok halkın perspektiflerini, fikirlerini dinleyerek nasıl bir ortaklık inşaa edebileceğimize konusuna odaklanıyorum.
"ELÇİLERİMİZ TÜM DÜNYADAKİ MÜSLÜMANLARLA İLETİŞİME GEÇİYOR"
2009'da Obama yönetimimin göreve gelmesinden sonraki ve ondan önceki dönemde ABD'nin Müslümlanlarla ilişkilerinde somut değişimler oldu mu?
Öncelikle şunu söylemeliyim Müslümanlar tek bir yapı değil. Bu anlamda doğal olarak dünya genelindeki müslüman toplumlar arasındaki çeşitlilikleri, farklılıkları düşünmek ve göz önünde buundurmak önemli. Bu konuda dünyanın çeşitli yerlerinde her zaman sesi duyulmayan Müslümanların sesinin duyurulmasında duyarlı olunması gerekiyor. Biz sadece geleneksel ilişkilerimizin olduğu kesimlere yönelmiyoruz, gelecek nesilleri de anlamaya çalışıyoruz. Bu konuda özellikle 30 yaşın altındaki demografik gruba yöneliyoruz. Çünkü dünya genelindeki 1.6 milyar Müslümanın büyük çoğunluğu 30 yaşının altında. Bu kesimin düşüncelerini dinlemek, onlarla irtibatta olmak, iletişim kurmak istiyoruz ve bu alandaki imkanları artırıp ortak çıkarlar için birlikte yol almayı hedefliyoruz. Bu da önemli bir fark. Konu sadece ABD yönetiminde Dışişleri Bakanlığı'nın bakışı değil. Tüm yönetimin parçaları özenli ve yoğun bir şekilde bu işbirliklerini, ortaklıkları kurmaya çalışıyor.
Bu yıl aynı zamanda özel sektör şirketlerine de yoğunlaştık. Örneğin bu yıl Nisan ayında özel sektörde yeni bir insayitif oluşturuldu. Burada Coca Cola gibi özel sektörden şirketler ve Aspen Enstitüsü de yer alıyor. Eski Dışişleri Eski Bakanı Madaliene Albright'ın başkanı olarak yer aldığı bu oluşum da Dışişleri Bakanlığı ile birlikte koordineli bir şekilde çalışıyor. Bunları yaparken "saygı" unsurunu odak noktada tutulmasına, birbirimizi gerçekten dinlemek, zor şartlar da olsa birbirmizle konuşmak için fırsatların yaratılmasına özen gösteriyoruz. Özellikle çeşitlilik konusuna geri dönersek; Türkiye'deki bir Müslümanla, Nijerya'daki, Malezya, Brezilya, İtalya'daki ve dünyadaki tüm Müslümanlar...Elçiliklerimiz dünya genelindeki tüm Müslümanlarla bağlar kuruyor. Dünya nüfusunun 4'te 1'ini oluşturan bir toplumdan bahsediyoruz ve amacımız onların düşüncelerini dinlemek ve ileriye götürerek bu ortaklığı kurmak.

(Bağdat'ta Başkan Barack Obama'nın Kahire'de yaptığı konuşma izleniyor)

"NASIL ORTAK FAYDA İÇİN ÇALIŞABİLİRİZ, BUNU ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Sizce son iki yıldır Müslüman toplumlarla ABD yönetimi arasında verimli ve etkilili bir iletişim kanalı kurulabildi mi?
Diyalog, ve yeni ortaklık kanallarının açılması uzun vadede yönetiminiz tarafından gerçekleştirilen bir çalışma. Gelecek nesillere yöneldiğimizi söyledim, bu çok önemli çünkü güvenin inşaası zaman alıyor, hemen oluşmuyor. Yerel halkla, dernekleri ile, girişimcileri ile, bloggerlarıyla, dini liderleri ve aktivistleri ile sivil toplumu oluşturan kesimlerle biraraya geliyorum. Toplumun farklı kesimlerinden, farklı açılardan fikirleri almak ve paylaşmak bu anlamda çok önemli.
Bu anlamda üç şey yapıyoruz.
Öncelikle ilişkiyi inşa etmeye çalışıyoruz ki bu zaman alıyor. İkinci olarak ise katılımcı, girişimci fikirlere sahip olan ve ortak iyiliği hedef edinen toplumların daha güçlü olması için kullanabilen kişileri bir ağ ile birbirlerine bağlamak. Örneğin Stockholm'den bir girişimci ile Orta Asya'da aynı fikirlere sahip girişimcileri buluşturmak. Bu alanda ağın içinde diyalog halinde ne kadar kişinin olduğu çok önemli.
Burada "bize" ya da "onlara" yok burada "Biz" var ve "Nasıl ortak fayda için birlikte çalışabiliriz" mesaji var. Buna yönelik fırsatları artırmaya çalışıyoruz. Burada amaç yaratıcı, yenilikçi fikirlerin canlandırılması ve farklı bir ortaklık anlayışının inşaası için fırsatların artırılması.

(İstanbul'da düzenlenen sansür karşıtı bir yürüyüş)
"FACEBOOK NESLİNE ODAKLANIYORUZ"

ABD'nin bugün Müslüman dünyasındaki imajı ile ilgili ne söylersiniz? Dünya genelindeki Müslümanlardan size gelen sorular neler?
Ben Eylül 2009'da göreve başladım. Geçen sürede dünyanın 37 ülkesine ziyaret gerçekleştirdim. Güney Amerika'dan Doğu Asya'ya kadar. Bu ülkelerdeki sivil toplum örgütleri ile yüzlerce görüşme yaptım.
Buaralarda küresel tartışmanın bir parçası olmak isteyen birçok genç gördüm. Sivil toplumda iletişimle çok pozitif sonuçlar aldık. Aynı zamanda benim "facebo
ok nesli" olarak tanımladığım nesilden de olumlu tepkiler aldık. 21.yy'in iletişim araçlarını kullanıyoruz. Ben Facebook ve Twitter'dayım ve buralarda ne görüyorsam, insanların bana sorduklarını, duyduklarımı insanlarla paylaşıyorum. Bu daha şeffaf bir iletişimi de beraberinde getiriyor. Zor, iyi ya da kötü, soru ne olursa olsun insanların burada karşılıklı bir konuşma halinde olmaları, izole edilerek değil ve bu konuşmanın içerisinde olmamız çok önemli. Dünya genelindeki elçiliklerimiz de bu anlamda "Facebook Nesline" odaklanıyor, 21.yy'ın bu yeni iletişim ortamında dünyanın herhangi bir yerinden bir vatandaş bana, bir devlet memuruna direkt olarak mesaj gönderebiliyor ve bu mesajı duyuluyor Washington'da.
Bana Müslüman dünyasından gelen çok çeşitli sorular var. Birçok müslüman Amerika'da İslam'ı soruyor ve bu konuda çok meraklılar. Yine birçoğu Başkan'ın Kahire konuşmasında çerçevesini çizdiği ortaklık konusuda neler yaptığını, bu alandaki çalışmaların nasıl ortaya konduğunu soruyorlar. Bu anlamda sosyal medya özellikle bakanlığımızın bu alandaki çalışmalarında büyük yer teşkil ediyor.


"EN ÖNEMLİ SORUN GENÇ NESLİN KİMLİK ARAYIŞI"

Sizce Müslüman dünyasının şu ana kadar karşılaştığı en önemli sorun nedir?
Süreklilik arz eden bir konu var. O da genç jenerasyondaki kimlik arayışları. Dünyanın neresine gidersem gideyim 30 yaşın altındaki grupta gençler din ve kültür arasındaki farklılıkların neler olduğu yönünde bir kimlik krizinin oluştuğunu söylediler. Modern ve müslüman olmak ne demektir? 12 Eylül'den beri Müslümanlar ya da İslam her gün gazetelerin ilk sayfalarında. Bu nedenle bu jenerasyon ailelerinden çok farklı bir ortamda büyüdü. Kafaları bu nedenle gerçekten karıştı. Dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi genç insanlar kimlikleri ile ilgili daha çok şey bilmek istiyorlar. Benim temaslarım sırasında duyduğum önemli bir husus bu oldu. İkinci olarak ise dünya genelinde birçok kişi "İslam dini ile islam dini adını kendi politikaları adına kullanan şiddet yanlısı aşırılıkçıların arasındaki fark var" mesajinın küresel alanda daha çok duyurulmasını istiyor. Bu noktada artan bir endişe var. Müslüman dünyasında çok küçük bir azınlık olan ve din adına bunları yapan teröristlerin ön plana çıkmaması için gerçek Müslümanların seslerini daha fazla duyurmamız ve buna daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Başkan Obama bu konuda net bir ifadede bulundu: Amerika İslam'a saygı duymaktadır ve İslam'ın Amerika'nın bir parçası olduğunu açık bir şekilde belirtmektedir.

"DÜNYADA HER ZAMAN ÖNYARGILILAR VE BAĞNAZLAR OLACAKTIR"

Dünya genelindeki İslamofobik gelişmeler konusunda neler söylersiniz? Geride bıraktığımız dönemde özellikle Amerika'da Kur'an yakma, New York'ta kurulması amaçlanan İslam Kültür Merkezi konusunda yoğun tartışmalar yaşandı... Bunlar hakkında ne söylersiniz?

Karşılıklı saygıdan bahsettim. Bu çok önemli. Birbirimize olabildiğimiz kadar fazla saygılı olmalıyız. Bugün dünyanın çeşitili yerlerinde farklı dinlere yönelik saygısızca birtakım tartışmalar olabiliyor. İnsanlar daha fazla saygı bekliyor. Buarada çoğulculuğun ne kadar önemli olduğunu konuşmalıyız. Amerika'da Anayasa ile herkese inanç özgürlüğü getirmektedir ve aynı Anayasa herkesin dini inancını istediği gibi yaşama ve ibadetini yapma özgürlüğünü vermiştir.
Zamanlamaya bakarsak son 10 yılda dünya sahnesinde bu konuda değişik olaylarla karşılaşıldığnı görürüz. Örneğin Geert Wilder'ın "FİTNE" filmi ya da Florida'da cemaatinde sadece 50 kişi olan bir papaz... Her zaman önyargılı ve bağnazlar olacaktır bu dünyada. Müslümanların böylesi saygısız muamelerle karşılaşa geldikleri kadar Hristiyanların ve Yahudilere yönelik de bazı karikatürlerde ve kitaplarda saygısızca yaklaşıldığını görüyorum. İngiltere'de bir kitapçıya girdim ve bir kitapta "tüm yahudiler domuzdur" yazıyordu. Bu tarz nefret dolu yorumlar dünyanın tamamının görüşlerinin temsil etmemektedir. Dünyada herkes için saygıyı ve haysiyet isteyen ve bunu benimseyen çok daha geniş bir toplum var.
Floridalı Papaz konusunda sizce yeterli tepki verildi mi? Sizin bireysel girişimleriniz oldu mu?
Hayır bulunmadım. Amerika'nın birçok yerinden insanlar bunun nasıl bir yobazlık ve önyargı olduğu, ne kadar utanç verici olduğu yorumlarında bulundu. Cemaatinde 50 üyesi olan bir papaz benim yaşadığım ülkenin görüşlerini temsil edemez. Burada Amerika'nın uzun mirasına bakmak gerekir. Her etnik gruba, her inanca saygı duymayı öngören bir Anayasaya sahip bir ülkede bu papazın nefret dolu söylemleri reddedildi. Burada farklı dinlerin liderlerinin biraraya gelerek işbirliği içinde oldukların gördük. İşte Amerika bu.
"BAŞKAN İSLAM KÜLTÜR MERKEZİ'NE SAHİP ÇIKTI"
New York 'taki İslam Kültür Merkezi-Park 51 konusundaki tartışmalara hakkında neler söylersiniz? Bir İslami Kültür Merkezi neden bu kadar tartışma yarattı günün sonunda peki?
Teknoloji çağında yaşıyoruz ve bu nedenle bir kişinin söylediği o anda çok büyük bir hızla yayılıyor. Her zaman her yerde saygısızca söylemlerde bulunanlar olacaktır ancak bu dünyadaki insanların çoğunluğu birbirine saygı duymanın ne kadar önemli olduğunu biliyor ve yan yana yaşıyor. Park 51 İslam Merkezi konusunda Başkanımız herkesten çok daha ikna edici bir şekilde bu konuda görüşlerini bildirdi, ona odaklanalım. Konuya ilişkin "Herkesin ABD'de inancının gereği olan ibadethanelerini inşa etme hakkı vardır" ifadesi var. Başkan herkesin bu ülkede ibadethanesini inşa etme özgürlüğünün hukuki olarak temin edildiğini belirtmiştir.
"TÜRKİYE'DEKİ GENÇLERİ TANIMAK BÜYÜK BİR ZEVKTİ"

Türkiye'nin Müslüman dünyasındaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye'ye muhteşem bir ziyaret gerçekleştirdim. Ankara ve İstanbul'daki temaslarım boyunca birçok girişimci ile yenilikçi fikirleri olan Türklerle görüştüm. Türkiye'nin yeni nesil yaratıcı fikirlere sahip genç temsilcilerini tanımak benim için büyük bir zevkti. Türkiye gençlerin bu sürece katılımlarında çok önemli bir role sahip. Türkiye'ye gerçekleştirdiğim ilk ziyaretti ve çok enterensandı.

ABD'nin Müslüman dünyasına ulaşmasında Türkiye'nin etkisi ne olur?

Türkiye çok güçlü bir ekonomiye sahip. Türkiye güçlü bir yenilikçi anlayışa sahip bunu vurgulamak isterim. Genç jenerasyon çok yaratıcı ve muhteşem işler yapıyorlar. Global seviyedeki karşılıklı iletişime ve diyaloğa Türk gençleri dahil olmalılar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.