Salı 25.01.2011 00:00
Son Güncelleme: Salı 25.01.2011 09:53

Arap dünyasında kargaşa dönemi

Hâlâ kesin konuşmak için çok erken ama 2011 Ortadoğu'daki Arap statükosunun devam ettirilemez olduğunun açığa çıkacağı ve çözülmeye başlayacağı yıl olabilir.

Hâlâ kesin konuşmak için çok erken ama 2011 Ortadoğu'daki Arap statükosunun devam ettirilemez olduğunun açığa çıkacağı ve çözülmeye başlayacağı yıl olabilir.
Bu süreç bir zamanlar Arap dünyasının tartışılmaz lideri olan Mısır'la başladı. Mısır şimdi dış politikası İsrail-Filistin müzakerelerinde Amerika'nın arabuluculuğunun ufak bir parçası görünümünde olan bir ülke. Yılbaşı gecesi İskenderiye'deki bir kiliseye yapılan bombalı saldırı, Mısırlıların zaten bildiği bir şeyi gözler önüne serdi: Yıllardır ekonomik durgunluğun neden olduğu işsizlik sorunu daha büyük felaketlere neden olabilir.
Özellikle de Hıristiyan-Müslüman çatışmasına. Lübnan'da ülkeyi kimin yöneteceğiyle ilgili altı yıldır devam eden krizin tekrar patlak vermesi, zaten güçsüz olan hükümeti felce uğrattı. Lübnanlılar kaygılı ama umutsuz değil. Son 6 yıl boyunca, işleyen bir hükümetin olduğu zaman, hükümetsiz olan zamandan daha az. Ama artık alıştılar.
Sudan'da, güneydeki siyahî Afrikalılar referandumla kuzeyde onları yöneten Araplardan ayrılmak istediklerini gösterdi. İki grup arasında tarihin en kanlı iç savaşlarından ikisi meydana gelmişti. Irak'ta radikal Şii lider Mukteda El- Sadr ülkeye döndüğü zaman, binlerce müridi tarafından karşılandı. Marjinal, agresif ve ülkeyi yönetmek isteyen bu lider, ülkeye döndüğü anda söyledikleriyle Amerika'nın müttefiklerinin zor başa çıkacağı bir güç olduğunu gösterdi.
Tunuslular işsizlik, yolsuzluk ve Arap dünyasının en baskıcı rejimlerinden birinden bıkıp diktatörün ülkeden kaçmasına yol açtı. Zeynel Abidin Bin Ali'yle ilgili Facebook'ta yazılan bir mesaj, "Halk uyandı ve sana karşı ayaklandı. Ne düşündüğümüzü söyledik: Senden nefret ediyoruz. Tunus halkı bastırılamaz. Derhal istifa et!" diyordu.
Tunus'un turizm merkezlerinden Hammamet'in sokaklarında, Sadr Şehri'nin kalabalık mahallerinde ya da Beyrut'un boğucu semtlerinde, din ve aşiret bağlılıklarının en ilkel örnekleri toplumu bölmüş durumda. Arap rejimleri ise bitkin, katılaşmış ve ideolojik olarak iflas etmiş görünüyor. Görünüşe bakılırsa tek hedefleri kendilerini idame ettirebilmek.
Beyrut merkezli solcu As Safir gazetesinden Alfadel Çalak 14 Ocak tarihli bir köşe yazısında, "Bizim tanık olduğumuz şey, Arap devlet anlayışının çöküşü. Arap dünyasında nereye baksak savaş görüyoruz. Arap dünyasındaki iç savaşlar, ne lider ne de kurtuluşa götüren stratejiler yaratıyor" diye yazdı. İki farklı Lübnan var. Eski Başbakan Refik Hariri'nin 2005'te öldürülmesinden beri huzursuz bir birliktelik sürdüren bu iki Lübnan'da siyasi kriz eksik olmuyor. Son kriz ise bir öncekilerden pek farklı değil. İki taraf 2008'de Doha'da bir anlaşma imzaladı.
Ancak eski sorulara hâlâ bir cevap bulunamadı. Lübnan'ın amacı İsrail'e direnmek mi yoksa onun varlığını kabul ederek beraber yaşamaya çalışmak mı? Hizbullah mı yoksa hükümet mi daha güçlü? Hizbullah veya bir başka değişle ülkedeki Şii toplum mu Lübnan'ı yönetiyor? Ve son olarak, Lübnan'ı tanımlayan grup hangisi? Tüm bu sorulardaki değişmez öğe ise devletin bu iki güç arasında denge bulamaması. Lübnan'ın işlevsizliği uç bir örnek.
Lübnan'da güç dini topluluklar arasında kesin bir şekilde bölünmüş durumda. Bu sistem azınlıkları korusa da belli bir vatandaşlık kavramının ortaya çıkmasını engelliyor. Ancak başarısız devlet anlayışı, sadece Lübnan'a özgü değil. Genelde 2003'teki Amerikan işgalinden sonra ülkeye dönen eski sürgünlerden oluşan Irak hükümeti, ülkenin en önemli problemlerini çözme konuşunda inanılmaz bir başarısızlık örneği sergiliyor.
Mısır'daki kilise saldırısından sonra devlet televizyonunda milliyetçi sloganlar yayınlandı. Ancak bu gururlu ülkenin itibarının yavaş yavaş azalmasına öfkelenenleri sakinleştirmeye yetmedi. Tunus'taki protestolardan çıkarılacak bir anlam da şu: "Üzerimdeki baskıya ancak bir yere kadar sessiz kalırım." Washington'daki Uluslararası Kriz Grubu'ndan Orta Doğu ve Kuzey Afrika Uzmanı Robert Malley, "Havada değişim var" diyor.
Arap rejimleri için sonun başlangıcının nedenlerini şöyle sıralıyor: Enerji kaybı; sözde ılımlı Arap ülkeleri arasında gelecek vizyonu olmaması; rejimlerin kendilerini idame ettirmek dışında insanları birleştiren bir mesaj bulamaması. Arap devletleri çoğulculuğu ve vatandaşlık bilincini teşvik etmeyi başaramadı. Kötü yönetim yüzünden insanlar daha dar görüşlü kimlikler edindiler. Kendilerini Sünni, Şii, Hıristiyan ve başka kimliklerle tanımlıyorlar.
Dar ve katı görüşlü kimlik tanımlamalarının olduğu Lübnan, artık bir istisna değil. Daha somut bir değişim faktörü ise eğitimli genç nüfusun öfkesi. Bir devletin sağlayacağı en temel gereksinimlere sahip olabilirler ancak ne bir gelecekleri ne de yarının dünden daha iyi olabileceği konusunda ümitleri var. Bunun nelere yol açabileceğini ise Tunus gösterdi.
Beyrut'taki Amerikan Üniversitesi'ndeki Issam Fares Kamu Politikası ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün Başkanı Rami Khouri, "Şu anda orada gördüğümüz şey huzursuzluk, öfke ve ümitsizliğin son derece kısıtlı siyasi haklar veya ekonomik fırsatlar, yolsuzluk ve polis devlet anlayışı ile bir araya gelmesi. Bu bir açıdan bardağı taşıran son nokta" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.