Çarşamba 09.02.2011 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 09.02.2011 13:28

1 Mart bizim için utançtı

Rumsfeld'in anılarını kaleme aldığı, merakla beklenen yeni kitabı "Known and Unknown" (Bilinen ve Bilinmeyen) bugün piyasaya çıktı.

(USASABAH ve Ajanslar)
Rumsfeld'in anılarını kaleme aldığı, merakla beklenen yeni kitabı "Known and Unknown" (Bilinen ve Bilinmeyen) bugün piyasaya çıktı.

Kitapta Türkiye'nin adı, ABD'nin 11 Eylül sonrası Afganistan'a operasyon hazırlıklarından bahsedildiği bölümde geçiyor.
O dönemin Ekim ayında, Suudi Arabistan, Umman, Mısır, Özbekistan ile birlikte Türkiye'yi de ziyaret ettiğini ve bu ülkelerin hükümet yetkilileriyle, ABD'nin Afganistan'a yönelik planları konusunda istişarede bulunduğunu, onların tavsiyelerini dinleyerek ne tür destekler sunabilecekleri hakkında bilgi aldığını anlatan Rumsfeld,
"Türkler, Kuzey İttifakı'nı silahlandırma ve onlara malzeme temin etme planımızın güçlü destekçisiydi, Taliban'ın dünya genelindeki Müslümanların çıkarlarını tehdit ettiğini biliyorlardı. Yıllar boyunca Türkiye'yi, ABD için kilit bir ülke, Batı'ya yönelen bir Müslüman demokrasi ve Doğu ile Batı arasında bağlantı işlevi görebilecek bir NATO üyesi olarak gördüm. ABD'deki siyasi olarak aktif Yunan-Amerikalı nüfusun çokluğu ve Kongre'deki temsil düzeylerinin de kısmen etkisiyle, ABD'nin Yunanistan'ı Türkiye'nin üzerinde tercih etme eğiliminden her zaman endişe duydum. Aralık 2001'deki bir notumda, ihtiyacımız olduğunda onların yardımını alacaksak, ABD'nin kamuoyu önünde Türkiye'ye daha çok destek vermesi gerektiğini söyledim."
"Tezkerenin geçeceğinden emindik"
Kitapta, Irak savaşı ve öncesindeki hazırlıklar ile 2003 yılı Mart ayında ABD ve Türkiye arasında yaşanan "tezkere krizi"nin anlatıldığı bölümlerde de Türkiye'nin adı sıkça geçiyor.
"Amerikalı diplomatların iyimserliğine rağmen, ABD'nin Türkiye'yi, kuzeyden Irak'a giriş yapmak üzere topraklarından geçiş izni vermeye ikna etmede zorluklar yaşadığını" belirten Rumsfeld, şunları kaydetti:
"TBMM'nin kritik oylamasına uzanan aylarda, Amerikan yönetimi, istediğimiz onayın bize verileceğinden emindi. Hiç kimse, tezkerenin geçmeyeceğini beklemiyordu. (ABD'nin eski başkanı George) Bush döneminin ilk aylarında, Türklerle yakından çalışmanın bizim için önemli olduğunu, çünkü onların işbirliğine ihtiyacımız olabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. O gün gelmişti. Ancak TBMM, jilet farkıyla ABD'nin geçiş talebini onaylamamıştı.

"Türkiye'den destek alamamak bir utançtı"
Bölgedeki kilit bir NATO müttefikinden destek alınamaması, operasyonel açıdan ciddi terslik olmasının yanında, siyasi bir utançtı ve büyük ihtimalle de bundan kaçınılabilirdi. (ABD Dışişleri Bakanı Colin) Powell, durumumuzu şahsen izah etmek için Ankara'yı ziyaret ederek çabalarımıza yardımcı olabilirdi. Ben de bu kritik haftalarda Türkiye'yi ziyaret edebilir ya da Başkan Bush'u veya (o dönemki) Başkan Yardımcısı Dick Cheney'yi Türk yönetimine kişisel çağrıda bulunmaları için teşvik edebilirdim.
Saddam'ın ülkenin kuzeyi ve batısındaki güçlerine karşı, Türk topraklarından ilerleyecek Amerikan askerlerinin tehdidinin olmaması, düşman savaşçılara, kuzeye kaçma ve o dönemde hiçbir koalisyon askerinin bulunmayacağı Sünni ağırlıklı bölgelerde faaliyet gösterme fırsatını verebilecekti. Irak'ı Türkiye'den işgal edemememiz, büyük muharip operasyonların sona ermesinden sonraki Sünni destekli isyanın yükselişinde kilit bir faktör olmuş olabilir. Türkiye'nin kararı, (dönemin ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Tommy) Franks'ın koalisyon güçlerinin Bağdat'a ve Irak'ın kuzeyine mümkün olduğu kadar erken ulaşmasının ve Irak ordusunun kaçış rotalarını kapatmanın başka yollarını bulmasını gerekli kıldı".

"TBMM iki tümen asker göndermeyi kabul etti ama Iraklı liderler reddetti"

Kitabın ilerleyen bölümlerinde, "1 Mart tezkeresinin" sonuçlarına tekrar değinen Rumsfeld, direnişin merkezinin, Irak'ın batısındaki Sünni bölgelerde toplandığını belirterek, "Çünkü 3'üncü Piyade Tümenine Türkiye üzerinden Irak'ın kuzeyine giriş izni verilmediği için, savaşın ilk günlerinde Sünni bölgelerin çoğu Amerikan askerlerinin kapsamı içine girmemişti. ABD askerleri buralara ulaştığında büyük çaplı muharip operasyonlar sona ermişti. Bu şu anlama geliyordu, Felluce, Tikrit ve Ramadi gibi (Sünni) kentler, Amerikan askerleriyle büyük muharebeler yaşamamıştı ve isyancılar için barınak olmuştu" ifadesini kullandı.
Rumsfeld, "Irak operasyonu devam ederken El Cezire kanalında yayınlanan, 'Amerika, İslam'a karşı savaş yürütüyor' şeklindeki propogandayı yalancı çıkarmak için, bir Müslüman askeri birliğin Irak'a gitmesi için büyük gayret gösterdiğini" kaydederken, bir noktada TBMM'nin iki tümen asker göndermeyi kabul ettiğini, ancak Iraklı liderlerin, Irak'ın güvenliği ve Türk-Amerikan ilişkilerinin zararına olacak şekilde, bunu reddettiğini belirtti.
Kitaptan notlar
Rumsfeld kitabında, Bush yönetiminde görev alan bazı isimlere de eleştiriler yöneltti. Rumsfeld örneğin, eski dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice'ı, bazı ülkelerle ilişkilerde demokrasi ve insan haklarını ABD'nin güvenliğinin üzerinde çok fazla tutmakla, Irak'taki eski Amerikalı sivil yönetici Paul Bremer'i de, niyetleri konusunda ABD Savunma Bakanlığını bilgilendirmemekle eleştiriyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.