Büyükelçi Tan: "Türkiye artık pasif değil, yapıcı bir aktör"

(A.A.)
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, "bugünün Türkiyesi'nin dünün parametreleriyle incelenemeyeceğini ve küresel düzen değişirken Türkiye'nin de değiştiğini" belirterek, "Türkiye artık pasif, verileni alan değil çıkarlarının, sorumluluklarının ve kapasitesinin farkında olan yapıcı bir aktör" dedi.
Tan, ABD'deki Türk çatı kuruluşu Turkic American Alliance'ın (Türki Amerikan Birliği-TAA) düzenlediği "Bölgesi ve Ötesinde Türkiye" başlıklı konferansta konuştu.
Türk dış politikası üzerinde çalışan gözlemcilerin son dönemlerde Türkiye'nin, bölgesi ve ötesine yönelik artan ilgisinden bahsettiğine işaret eden Tan, "Aslına bakarsanız Türkiye, doğu veya yakın çevresiyle olan temasını hiçbir zaman koparmadı. Değişen ve 'Türkiye'nin yükselen rolü' izlenimini veren unsur, 'Türkiye'nin bölgesi ve ötesindeki gelişmeleri etkileme ihtiyacı ve yeteneği" diye konuştu.
"Türkiye Ortadoğu'da olan bitenlere seyirci kalamaz"
Büyükelçi Tan, şunları söyledi: "Türkiye'nin politikalarını değerlendirirken, dünyanın en kargaşalı bölgelerinden birinde yaşadığımız gözönünde bulundurulmalı. Batı dünyasının güvenliğine karşı potansiyel ve mevcut tehditlerin çoğu, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeden kaynaklanıyor. Çevremizde vuku bulan tüm gelişmelerin, Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve sosyal refahına doğrudan ve süratli etkileri oluyor. Bu yakınlık, bölgede barış ve istikrarı sağlamaya dönük politikaları takip etme ihtiyacımıza muazzam bir etkide bulunuyor. Gizli ihtilaflar belirgin hale gelirken, buna seyirci kalamayız."
Bunun son örneğinin Ortadoğu'daki gelişmeler olduğuna işaret eden Tan, Arap dünyasındaki değişimlerin başta İslam dünyası olmak üzere dünya genelinde yüksek umutlar doğurduğunu, ancak bu değişimlerin, geleceğe dair bazı geçerli soruları da uyandırdığını dile getirdi.
Büyükelçi Namık Tan, Suriye hükümetine yönelik mesajlarının da bundan farklı olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasiye duyulan ihtiyacı ve bunların herkes için vazgeçilemez, meşru haklar olduğunu vurguladık. Bu hakları ertelemek, geciktirmek ya da daha kötüsü, görmezden gelmek işleri çıkmaza götürür. Aile üyeleri ya da komşular, acı ama gerekli tavsiyeler verirler. Türkiye de ailenin bir üyesi ve Arap ülkelerinin bir komşusu. Ortadoğu'da tarihin önemli bir sayfasının çevrildiğine tanıklık ederken, omuzlarımızda ağır bir sorumluluk duruyor ve ailenin bir üyesi olarak, bu sorumluluğu yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız. Dolayısıyla, Türkiye tiranlığın demokrasi ve özgürlükler karşısında üstün gelmesine asla izin vermeyecek."
Türkiye'nin, yakın çevresine olan aktif ilgisini şekillendiren ikinci unsurun ise büyüyen ekonomisi olduğunu belirten ve ekonomi alanında sağlanan başarılardan örnekler veren Tan, Türkiye'yi daha aktif dış politika yürütmeye iten üçüncü özelliğin ise Ankara'nın, "farklı dünya görüşlerini anlama, onlarla empati ve iletişim kurmadaki eşsiz yeteneği olduğunu" kaydetti.
"Türkiye her iki dünyayı da anlıyor"
Tan, Türkiye'nin her zaman Doğu ile Batı arasındaki köprü olarak tanımlandığına işaret ederek, "Bugünün Türkiyesi hakkında doğru terminolojinin, 'medeniyetler arasında köprü değil, farklılıklara ilişkin farkındalığın merkezi' olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye, Doğu ve Batı'nın farklı kültürel ve tarihsel deneyimlerini çekme yeteneğiyle, her iki dünyayı da 'anlama' kapasitesine sahip. Müslüman çoğunluklu nüfusa sahip bir laik demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ve hem Avrupa hem de Ortadoğu'da tarihi bulunan tek ülke olarak Türkiye, farklı dünyalardaki farklı kimliklere erişebilir ve erişmektedir" diye konuştu.