Perşembe 22.03.2012 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 22.03.2012 10:09

Kurumsal rüşvetle mücadele

Albert J. Stanley'in belki de son gideceği yer hapishaneydi. Fakat petrol sektörünün efsane simalarından biriyken, 23 Şubat'ta, 6 milyar dolarlık bir sözleşme karşılığında Nijeryalı yetkililere rüşvet vermekten iki buçuk yıl hapse mahkum oldu.

Leslie Wayne
Albert J. Stanley'in belki de son gideceği yer hapishaneydi. Fakat petrol sektörünün efsane simalarından biriyken, 23 Şubat'ta, 6 milyar dolarlık bir sözleşme karşılığında Nijeryalı yetkililere rüşvet vermekten iki buçuk yıl hapse mahkum oldu.

Davanın ayrıntıları bir yana (Stanley alkolizmin bunda payı olduğunu söylüyordu), olayı belki de en ilginç kılan şey, büyük şirketlerden herhangi birinde böyle bir şeyin yaşanabileceğiydi. Uluslararası iş dünyasında rüşvet artık o kadar yaygınlaştı ki, ABD Adalet Bakanlığı buna karşı sert (ve tartışmalı) bir seferberliğe girişti.
Şu an en az 78 şirket Yurtdışında Yolsuzluklar Yasası'nı ihlal etmiş olabilecekleri gerekçesiyle soruşturma geçiriyor. 35 yıldır yürürlükte olan bu yasa, Amerikalı şirketlerin yabancı devlet görevlilerine rüşvet vermeyi yasaklıyor. Söz konusu şirketler arasında, hiçbiri resmi olarak suçlanmamakla beraber Alcoa, Avon, Goldman Sachs, Hewlett-Packard, Pfizer ve Wal-Mart Mağazaları gibi iyi bilinen kuruluşlar da var.
Ayrıca daha geçtiğimiz günlerde anlaşıldı ki FBI, Rupert Murdoch tarafından kontrol edilen ve İngiltere'deki telekulak skandalından gördüğü zararı atlatmaya çalışan News Corporation'ı da (hem İngiltere'de, hem Rusya'da rüşvet vermiş olabileceğinden dolayı) soruşturuyor.
Federal savcılar, çokuluslu şirketler ve yöneticilerinin yurtdışında rüşvet vermesiyle ilgili davaların neredeyse hepsini yakın zamana kadar anlaşma yoluyla kazanıyordu. Fakat Adalet Bakanlığı Şubat sonunda utanç verici bir aksilik yaşadı ve ilgili yasadan bir bireye karşı açılmış en büyük davayı geri çekti. Olayın mahiyetine gelince, davaya bakan Federal Yargıç Richard J. Leon hükümetin tutumunu, "beyaz yakalılara uygulanan cezai yaptırımların tarihinde uzun, hüzünlü bir sayfa" olarak niteledi.
Yargıç Leon, devletin yasayı "çok ama çok saldırganca" kullandığını söyledi. Bu gelişme yurtdışındaki yolsuzluklarla mücadele etmeye çalışan federal mercilerin çizgiyi aştığını ileri sürenler için bir kapı araladı. Bu kesimler üç yıl önce ciddi bir boyuta ulaşan baskıların sonucunda şirketlerin meşru yoldan iş almasının zorlaştığını ve yöneticilerde gereksiz korku uyandırdığını dile getiriyor. Onlara göre birçok şirket suçlamalar karşısında kendini mahkemede savunmaktansa kısa yoldan savcıyla anlaşıp para cezası vermeyi tercih ediyor.
Yasanın değiştirilmesi için çaba harcayan ABD Ticaret Odaları Yasal Reform Enstitüsü'nün Başkanı Lisa A. Rickard, "Şirketlerin katı uygulamalar ve soruşturmalardan yıldığını görüyoruz. Adalet Bakanlığı militanca bir kültüre teslim olmuş durumda" diyor. Fakat yasanın uygulanmasını kademe kademe güçlendiren ABD Adalet Bakan Yardımcısı Lanny A. Breuer, personel sayısını artırdığını (ve hedeflerinin kapsamını genişlettiğini) belirtiyor. Breuer, "Bazı davaları kaybetmeyi de göze alabilmeliyiz. Sadece kolay davaları kazanırsak olmaz" diyor.
Bakan yardımcısı kendini haklı tarafta görüyor ve bunda Arap dünyası ve başka ülkelerdeki kamu yolsuzluklarına karşı yükselen seslerin de payı var. 1977'de kabul edilen Yurtdışında Yolsuzluklar Yasası, hisseleri ABD borsalarında işlem gören Amerikalı ve yabancı şirketlerin iş almak ve mevcut işi korumak için yabancı devlet görevlilerine rüşvet vermesini kesin bir şekilde yasaklıyor. Uzun yıllar boyunca bu yasa pek kullanılmadı.
Örneğin 2003'te hiç kimseye karşı suç duyurusunda bulunulmadı. Son dört yıldaysa 58 şirket yolsuzluk davalarında anlaşma yoluna giderek toplam 3.74 milyar dolar ceza ödedi. 2009'dan beri suçlanan kişilerin sayısıysa 67. Onlardan 20'si hâlâ duruşmayı bekliyor veya kaçak durumda, 42'si de (bazıları 2009'dan önceki suçlamalardan olmak üzere) mahkûm oldu. Toplam 22 kişi beraat etti veya davası düştü. Amerikan devletinin peşinde olduğu kişilerden biri de Ekvator Ginesi devlet başkanının oğlu.
Yetkililerin belirttiğine göre Teodoro Nguema Obiang Mangue, yolsuzlukla ve kara para aklayarak sadece ABD'de 100 milyon dolarlık bir servetin sahibi oldu. Oysa devletten aldığı yıllık gelir 100 bin doların altında. Bunun üstüne ABD'li makamlar Mangue'nin malvarlığına el konması için Ekim ayında işlemleri başlattı. Bu yolla 38.5 milyon dolarlık özel jet uçağını, California'nın Malibu kentindeki 30 milyon dolarlık villasını, 1.8 milyon dolara aldığı Michael Jackson'a ait eşyayı ve en az 530 bin dolarlık 2011 model Ferrari arabayı geri almayı umuyor. Dünya Bankası'na göre devlet görevlilerine yılda 1 trilyon dolar rüşvet ödeniyor.
Yolsuzlukları takip eden Uluslararası Şeffaflık Örgütü de yalnızca Afrika'da bu yolla yılda 148 milyar doların cebe indirildiğini belirtiyor. New Jersey, Princeton'da avukatlık yapan Jeffrey M. Kaplan, "Temiz su bile bulamadığınız ülkelerde ulusal kaynakları satan diktatörlerin hortumladığı milyonlarca dolardan söz ediyoruz. İnsanın olduğu yerde rüşvet de var. Fakat bunun kökünü kurutamıyorsanız bile eliniz kolunuz bağlı oturamazsınız.
Yurtdışında Yolsuzluk Yasası'nın yaptığı şey işte budur" diyor. Yasa kapsamındaki en büyük davalardan biri de 2008'de Alman firması Siemens'le ilgiliydi. Şirket bazı ülke yetkililerine rüşvet vermekle suçlanıyordu ve sonunda anlaşarak ABD'deki makamlara 800 milyon, Almanya'daki davada da bir 800 milyon dolar daha ödedi. Fakat Siemens'in sekiz eski yönetici ve taşeronu aleyhindeki ceza davası hâlâ sürüyor.
Bu kişiler, eski Devlet Başkanı Carlos Menem dâhil, Arjantinli yetkililere 100 milyon dolar rüşvet vermekle suçlanıyor. ABD'de rüşvet suçlamalarıyla ilgili büyük anlaşmaların içi boş zaferler olduğu, şirketlerin kötü reklam olmaması için mahkemelere çıkmak istemediğini söyleyenler var. Aynı eleştirileri getirenler, devletin çabalarındaki zaaflara örnek olarak bazı yenilgileri dile getiriyor. Los Angeles'ta federal bir yargıç Aralık'ta savcının suiistimaline hükmetmiş ve Meksika'da rüşvet vermekle suçlanan iki Amerikalı işadamının mahkûmiyetini bozmuştu.
Ocak'ta da Texas'taki başka bir federal yargıç, İsviçreli bir şirket için çalışan Amerikalı bir işadamına karşı açılmış yolsuzluk davasını kanıt yetersizliği gerekçesiyle reddetti. T ica ret Odası yasanın uygulanmasının yeni bir yönetmeliğe bağlanmasını istiyordu ve bu isteğin önümüzdeki aylarda gerçekleşmesi bekleniyor. Rickard, odadaki bir konuşmasında, "Cezai bir sorumlulukla karşı karşıyayız ve bu da kurumlarımızda korku ve dehşet saçıyor" demişti.
Oda, 30'dan fazla meslek örgütünün imzaladığı bir mektupta, "yabancı devlet yetkilisi" t anımının sınırlanmasını ve satın alınan bir şirketin geçmişindeki suiistimallerden sat ın alan şirketin sorumlu tutulmamasını istiyor. Adalet Bakanlığı'ndan Breuer'ınsa her mücadeleye hazır bir hali var. Ona göre yasanın zenginleri ağına düşürmesi normal. "İtham ettiğimiz insanların bazıları çok zengin. Onların da çoğu olağanüstü avukatlar tutabilen olağanüstü güçlü insanlar" diyor Breuer.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.