Cuma 10.08.2012 00:00
Son Güncelleme: Cuma 10.08.2012 16:52

Bilge Kral'ın ABD'li danışmanı: "Bosna-Hersek parçalanacak"

ABD'nin Ilinois Üniversitesi Uluslararası Hukuk Öğretim Üyesi ve merhum Aliya İzzetbegoviç'in uluslararası hukuk danışmanı Prof. Dr. Francis Boyle, Bosna-Hersek'in 1995 yılında savaşı durduran Dayton Antlaşması'yla işlemez bir devlet yapısına sahip olduğunu belirterek, ''Büyük güçler, bilinçli ve kasıtlı olarak Dayton Barış Antlaşması ile hiç işlemeyecek ve yavaş bir şekilde çöküş yaşayacak bir devlet kurdular'' dedi.


(AA)
ABD'nin Ilinois Üniversitesi Uluslararası Hukuk Öğretim Üyesi ve merhum Aliya İzzetbegoviç'in uluslararası hukuk danışmanı Prof. Dr. Francis Boyle, Bosna-Hersek'in 1995 yılında savaşı durduran Dayton Antlaşması'yla işlemez bir devlet yapısına sahip olduğunu belirterek, ''Büyük güçler, bilinçli ve kasıtlı olarak Dayton Barış Antlaşması ile hiç işlemeyecek ve yavaş bir şekilde çöküş yaşayacak bir devlet kurdular'' dedi.
Bosna'daki savaş döneminde verdiği insan hakları mücadelesi ile tanınan, merhum Aliya İzzetbegoviç'in uluslararası hukuk danışmanlığını yapan, Bosna-Hersek'in 1999 yılında Sırbistan-Karadağ'a karşı Uluslararası Adalet Mahkemesi'nde yürütülen ''işgal ve soykırım davasında'' Bosnalı avukatların hukuk danışmanlığını üstlenen Prof. Dr. Boyle, AA muhabirine verdiği mülakatta, Bosna-Hersek'le ilgili ilginç iddialarda bulundu.
''ABD'lilerin Bosna'daki savaşı durduran Dayton Barış Antlaşması sırasında diğer büyük güçlerle anlaşarak 15 yıllık süresi olan bir Bosna Hersek devleti kurduklarını'' iddia eden Boyle, Bosna savaşında arabuluculuk görevi yürüten Amerikalı yetkili Richard Holbrooke'un planına göre, ''Bosna-Hersek'in parçalanmasının yavaş ve kesin bir şekilde gerçekleştirileceğini'' ileri sürdü.
Prof. Dr. Boyle, "Bugün neredeyiz? Büyük güçler, Dayton'la bilinçli ve kasıtlı olarak hiç işlemeyecek ve yavaş bir şekilde çöküş yaşayacak bir devlet kurdular. Nihai olarak da sakin bir şekilde Bosna-Hersek'in bölünmesi gerçekleşecek" dedi.
Bosna-Hersek'in tek kurtuluşunun bu ülkede yaşayan halk olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Boyle, ''Eğer Bosna-Hersekliler kendi ülkelerini seviyorlar ve onu istiyorlar ise daha duyarlı olmak zorundalar. Bosna-Hersek'in geleceği kendi halkının elindedir. Halk ülkesine sahip çıkmalı ve daha duyarlı olmalı'' şeklinde konuştu.
''Saldırgan değil kurban cezalandırıldı''
Büyük devletlerin, Bosna-Hersek'e karşı savaşın başında silah ambargosu uyguladıklarını, Dayton'la ''saldırganın değil kurbanın cezalandırıldığını'' ifade eden Prof. Dr. Boyle, bu şekilde ülkedeki hükümetin elinin bağlandığını kaydetti.
Prof. Dr. Boyle, Bosna-Hersek'te son zamanlarda yabancı askerlerin sayısının azaltıldığına da dikkati çekerek, bunun soykırım ve etnik temizliğin sonuçlarını silmek için yapıldığı görüşünde olduğunu söyledi.
''Bosna-Hersek'in kalkınması için gösterilen büyük çabaların ardından, uluslararası toplumun ülkenin bölünmesini kabul etmesinin mümkün olup olmayacağı'' yönündeki soruyu Prof. Dr. Boyle, şöyle yanıtladı:
''Amerikalıların yapması gereken tek şey işlevselliği olan bir devlet kurmaktı. Bunu biliyorlardı, fakat bunu yapmak istemediler. Şu anda yaptıkları şey, arkada oturmak ve ülkenin çöküşünü izlemektir. Ve bir gün kalkıp diyecekler ki 'neden bunu bitirmeyelim artık?'. Onlar asla bir zaman parçalanacak bir ülkeyi bilerek kurduklarını kabul etmeyecekler, fakat 1994 yılında imzalanan Washington Anlaşması (Bosna ile Hırvatistan arasında savaşı sona erdiren antlaşma) bunu bilerek yaptıklarını gösteriyor. Daha sonra, Dayton'da Richard Holbrooke tarafından sunulan anlaşmada, ülkenin Federasyon ve Sırp Cumhuriyeti olarak bölünmesinin hedeflendiği çok açıktı. Yıllar önce olduğu gibi, uluslararası toplum (Amerika ve Avrupa), Bosna-Hersek diye bir devleti istemiyor, istedikleri tek şey bu ülkenin çöküşüdür."

''Yeniden savaş çıkacağına inanmıyorum''

Prof. Dr. Boyle, Bosna-Hersek'te yeniden savaş çıkacağına inanmadığını da vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bosnalı Sırpların, Sırbistan ile yakın bağı olan Sırp Cumhuriyeti var. Bosnalı Hırvatların çifte vatandaşlıkları var, Hırvatistan'ın AB'ye katılımı yakın zamanda olacak. Bosnalı Müslümanlar nerede? Onlar neye sahiptir?''
Uluslararası toplumun, 1991 yılında dönemin Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç ile Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franko Tucman arasından imzalanan Karacorcevo Anlaşması'na (Bosna-Hersek'in paylaşılmasını öngören antlaşma) geri döndüklerini iddia eden Prof. Dr. Boyle, "Siyasette hiçbir şey sebepsiz ve tesadüf değildir. Miloseviç ve Tucman Karacorcevo'da anlaştılar, Richard Holbrooke ise Dayton'da, anlaşmaların yerine getirilmesi için biraz zaman gerekeceğini söyledi" dedi.
Prof. Dr. Boyle, 1999 yılında Bosna-Hersek'in Sırbistan'a karşı açtığı ''soykırım ve işgal davasında'' Uluslararası Adalet Mahkemesi'nin Sırbistan'ın soykırımla ilgili sorumluluğunun olmadığı yönünde verdiği kararı anımsatarak, bu karar ile Bosna-Hersek'e karşı gelecekte yeni bir saldırının önünün açıldığını ileri sürdü.
Uluslararası Adalet Mahkemesi'nde Sırbistan-Karadağ'a karşı yürütülen davada kendisinin Bosnalı avukatların hukuk danışmanlığını yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Boyle, şöyle devam etti:
"Uluslararası mahkeme önünde, Bosna-Hersek'i, o zaman Sırbistan ve Karadağ'ı içinde barındıran Yugoslavya'dan korumayı başardım. Savaşta, Sırbistan'ın yanında olan Büyük Britanya aleyhine bir karar çıkmasını da neredeyse sağlamıştım. O zaman iç ve dış sabotaj oldu. Büyük güçler, Bosna-Hersek hükümetinden beni görevden almalarını istediler. Daha sonra uluslararası mahkemeden tamamen siyasi bir karar çıktı, o da Sırbistan ve Karadağ'ı, Srebrenitsa da dahil olmak üzere, Bosna-Hersek'te soykırımdan sorumlu
tutmadı.''
''Eğer Bosnalı Müslümanlar 40 bin Hristiyana tecavüz etseydi...''
Uluslararası toplumun Sırbistan'ı AB'de ve NATO'da görmeyi arzuladığını ve Hırvatistan'ın ise zaten NATO üyesi ve yakında da AB üyesi olacağını dile getiren Prof. Dr. Boyle, şöyle konuştu:
"Ancak onlar bu topluluk içinde Müslüman çoğunluğun olduğu Bosna'yı istemiyor. Bu basitçe böyle ve acı. Eğer Bosnalı Müslümanlar 40 bin Hristiyan'a, tıpkı onların 40 bin Müslümana yaptığı gibi tecavüz etseydi, Avrupa ve ABD aynı gün onları ortadan kaldırırdı. Kendi topraklarından silerdi. Ben Bosna'da tecavüze uğramış 40 bin Boşnak Müslüman kadınının avukatıyım. BM'den kendilerini koruyabilmem için gerekli emri vermelerini istedim; ancak BM Güvenlik Konseyi bu isteğimi geri çevirdi. Avrupa ve Amerika bir jenerasyon önce Yahudilere de aynı şekilde davrandı. Boşnaklar ve Yahudiler aynı aşamalardan geçtiler. Filistin'i ve Hindistan'ı karıştırıp böldükleri gibi, burada da aynısını yaptılar. Bunda hiç şüphe yok."

''Karaciç ve Mladiç'in akıbeti de aynı Miloşeviç gibi olabilir''

Sırbistan'ın eski lideri Slobodan Miloşeviç'in hazırladığı soykırım planı için diğer dünya liderlerinin de desteğini aldığını iddia eden Prof. Dr. Boyle, ''İlginçtir ki diğer dünya ülkelerinin Bosna'daki savaşta parmağının olduğunun ortaya çıkmasından hemen önce Miloşeviç, Lahey'de yargılandığı mahkemenin cezaevinde ani bir şekilde ölmüştür. Karaciç ve Mladiç de aynı şekilde çok şey biliyorlar ve sonları da aynı şekilde olabilir. Mahkeme sona ermeden ölebilirler.
Miloşeviç tam da Holbrook, birçok Avrupalı ve Amerikalı ile olan ilişkisi üzerine konuşması gerekirken ansızın öldü. Tüm sırlarını da beraberinde mezara götürdü. Miloşeviç, uluslararası temsilcilerin başlarından kendi soykırım planını uygulaması için onay aldığını söylemek istemişti.
Miloşeviç'in hiçbir zaman nasıl öldüğü açıklanamadı. Resmi açıklamaya göre kalp kriziydi, ancak bunun onun başına gelmesi anlamsızdı. Çünkü sağlık raporlarında Miloşeviç'in bir sorunu gözükmüyordu. Şu anda Ratko Mladiç'in yargılanma süreci de aynı sebepten askıda. İddiaya göre Mladiç hasta. Benim kanaatimce Mladiç'in savunmasına şahitlik edemeyeceğiz. Mladiç ve Karaciç, tıpkı Miloşeviç gibi Bosna'daki soykırımda ABD'nin, Avrupa'nın ve BM'in sessiz kalmaları, hatta yardım etmeleri konusunda çok fazla şey biliyor. Bu kişiler, dünya liderlerini Bosna'daki utançları dolayısıyla sıkıştırabilecek bilgilere sahipler. Bu yüzden Karaciç'in ve Mladiç'in, Miloşeviç'in kaderinden kaçabileceğini düşünmüyorum. Büyük olasılıkla kilit kanıtların ortaya çıkmasından önce ani bir şekilde öleceklerdir."
Prof. Dr. Francis Boyle
Bosna-Hersek'in Sırbistan ve Karadağ'a karşı 1999 yılında Uluslararası Adalet Mahkemesi'nde yürütülen ''işgal ve soykırım davasında'' Bosnalı avukatların hukuk danışmanlığını yapan ve Bosna savaşı sırasında merhum Aliya İzzetbegoviç'in hukuk danışmanlığını da yapan ABD'nin Illinois Üniversitesi'nde Uluslararası Hukuku hocası olan Francis Boyle (62), ABD'nin ''İsrail yanlısı politikasını'' en çok eleştiren kişilerden biri olarak da biliniyor.

Francis Boyle, daha önce ''İsrail devletinin ortadan kalkacağı'' şeklindeki açıklamasıyla ABD medyasında geniş yer almıştı.



X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.