2016'nın Latin Başkan adayı?

(USASABAH ve Ajanslar)
ABD Başkanı Barack Obama'nın tekrar başkanlığa aday olduğunun resmen ilan edileceği Demokrat Parti Ulusal Kurultayı'nda ''baş konuşmacı'' olarak seçilen San Antonio'nun Latin kökenli belediye başkanı Julian Castro, Cumhuriyetçilerin başkan adayı Mitt Romney'nin orta sınıfın yaşadığı zorlukları anlamadığını ve halktan kopuk olduğunu savundu.
Ulusal düzeyde henüz çok tanınmasa da Demokrat Parti içerisindeki yükselen yıldızlardan biri olarak görülen Castro, şu ana kadar Demokratların bir ulusal kurultayında ''baş konuşmacı'' olarak kürsüye çıkan ilk Latin kökenli kişi oldu. Castro'nun, ''prime time'' olması dolayısıyla milyonlarca Amerikalı'nın televizyonları başında kurultayı takip ettiği bir saatte ''baş konuşmacı'' olarak seçilmesi, Obama'nın ülkedeki Latinlerin desteğini almayı ne kadar kritik önemde gördüğünü gösteriyordu.
Siyasi kariyerinin en önemli konuşmasında hem samimi hem de coşkulu üslubuyla izleyicilerden yoğun alkış alan 37 yaşındaki Castro için, kimi çevrelerce, ABD Başkanı Barack Obama'nın 2004 yılındaki Demokrat parti kurultayında ''baş konuşmacı'' olarak yaptığı konuşmayla benzerlik kurularak, ''Acaba Castro, partinin gelecekteki Barack Obama'sı olabilir mi?'' sorusu soruldu. O yıl Boston'daki kurultayda da parti içinde yükselen yıldızlardan biri olarak görülen, ama tıpkı Castro gibi çok tanınmayan dönemin Illinois senatörü Barack Obama, izleyicileri coşturan konuşmasıyla dikkati çekmişti.
Ailesini anlattı
Konuşmasında aile hayatından kesitler sunan Castro, anneannesinin 6 yaşında yetim halde Meksika'dan Teksas'a göç ettiğini, 4'üncü sınıfta okulu bıraktığını ve hayatını temizlikçilik, çocuk bakıcılığı ve aşçılık yaparak geçirdiğini anlattı.
Anneannesinin, kızına ölmeden önce kendisine torun vermesi için yalvardığını ve en sonunda dualarının, kendisi ve ikiz kardeşi Joaquin'in doğumuyla ''iki kez kabul olduğunu'' söyleyen Castro, ''Anneannem bizim kamu hizmetine başladığımızı görecek kadar yaşamadı, ama San Antonio'ya geldikten sadece iki nesil sonra, bir torununun belediye başkanı, diğer torununun ise Kongre üyeliği yolunda olduğunu görse herhalde bunu olağanüstü bulurdu'' dedi.
Castro, ''Benim ailemin hikayesi özel değil. Özel olan, Amerika'nın bizim hikayemizi mümkün kıldığı gerçeği. Ülkemiz, diğer hiçbir ülkeye benzemiyor, tek bir nesilde büyük seyahatlerin olabileceği bir yer. Kim olursanız olun, nereden gelirseniz gelin, yol her zaman size açık'' ifadesini kullandı.
Amerika'nın tesadüfen fırsatlar ülkesi haline gelmediğini, bu noktada ''yarınların refahı için bugünün fırsatlarına yatırım yapılmasının'' önem taşıdığını dile getiren Castro, ''Hepiniz gibi ben de geçen hafta Cumhuriyetçilerin kurultayını izledim. Bazı bireysel başarılara dair hikayeler anlattılar. Bireysel başarıları hepimiz kutluyoruz. Ama burada sorulması gereken soru şu: Bu başarıyı nasıl katlarız? Cevap Başkan Barack Obama'' diye konuştu.
''Romney anlamıyor''
Castro, Cumhuriyetçilerin başkan adayı Mitt Romney'nin birkaç ay önce Ohio eyaletinde bir üniversiteyi ziyaretinde, öğrencilere girişimcilik konusunda tavsiyelerde bulunurken, onlara iş kurmaları önerisinde bulunduğunu, bunun nasıl olacağı sorusuna cevaben de ''Gerekirse ailenizden borç alın'' dediğini belirterek, alaycı bir üslupla, ''Vay canına, bunu nasıl düşünemedim'' ifadesini kullandı. Castro, ''Bazı insanlar, ailelerinden borç alabilecek kadar şanslılar, ama bu, sizin hayallerinizin peşinde koşup koşamayacağınızı belirlememeli. Bence Romney kötü niyetli değildi, iyi biri, ama sadece durumu anlamıyor'' dedi.
Multi milyoner Romney'yi orta sınıfın karşılaştığı zorlukları kavrayamamak ve halktan kopuk olmakla eleştiren Castro, şöyle devam etti:
''Serbest piyasa ekonomimizde bazılarının diğerlerinden daha fazla kazanacağını biliyoruz. Ancak bazılarının bir fırsata bile sahip olamaması fikrini kabul etmiyoruz. Sorun şu ki, Mitt Romney ve Cumhuriyetçi Parti böyle bir Amerika'dan hiç rahatsız değiller.
Aslına bakarsanız, bize vadettikleri şey tam da bu. Romney-Ryan bütçesi, sadece kamu eğitimini değil, Medicare'i, ulaştırmayı ve mesleki eğitimi de kesiyor, orta sınıfa zarar vermekle kalmıyor, onu parçalara ayırıyor. Önceki nesillerin inşa ettiği, herkesin orta sınıfa girebilmesi ve orada kalabilmesi imkanlarını yok ediyor.
Orta sınıfın tekrar iş sahibi olmasına Mitt Romney 'hayır' diyor. Kadın haklarına saygı gösterilmesine Mitt Romney 'hayır' diyor. İnsanların istedikleri kişileri sevmeleri ve istedikleri kişiyle evlenmelerine Mitt Romney'nin 'hayır' diyor. İyi düzeyde sağlık hizmetlerine Mitt Romney 'hayır' diyor. Aslında Mitt Romney önceden 'evet' diyordu, şimdi 'hayır' diyor. Romney, aşırı düzeyde bir değişimden geçmiş durumda ve bu hoş değil. O halde Kasım ayında da biz Romney'ye 'hayır' diyeceğiz''.
Castro, ''Cumhuriyetçiler bize, aramızdaki en zenginlerin kazançlarını daha da artırmaları halinde, diğerlerinin de durumlarının daha iyi olacağını söylüyor. Bunu daha önce de duyduk. Bu teori daha önce denendi, başarısız oldu ve bedeli orta sınıf ödedi. Aileleriniz ödedi, Mitt Romney bunu anlamıyor'' diye konuştu.
Ancak Barack Obama'nın bunu anladığını, insanlara yatırım yapıldığı zaman, paylaştıkları refaha da yatırım yapıldığının, bu ihmal edildiğinde ise ülke olarak umutlarının riske atıldığının farkında olduğunu kaydeden Castro, Obama'nın görevi süresince ekonomi konusunda attığı adımlardan örnekler verdi.
Castro, ''Amerikan rüyası bir koşu, hatta maraton bile değil, bir bayrak yarışı. Ailelerimiz her zaman tek bir nesilde bitiş çizgisine ulaşamıyor, ancak her nesil, çalışmalarının meyvelerini bir sonraki nesle aktarıyor. Anneannem, hiçbir zaman bir ev sahibi olmadı. Başkalarının evlerini temizledi ve bu sayede kendi oturduğu evin kirasını ödeyebildi. Ancak kızının, ailede üniversiteden mezun olabilen ilk kişi olduğunu gördü ve benim annem sivil haklar için sıkı mücadele verdi, bu sayede de şu anda temizlik bezi yerine, bu mikrofonu tutuyorum'' diye konuştu.