Duayen Türk gazetecinin cenazesi Cuma günü

12 Nisan, Cuma günü, saat 11:00'de merhumun naaşı 46th Sokak üzerinde, Türkevi binasına ait arkadaki otoparkın önüne getirilecek. BM Daimi Temsilci Yardımcısı Sn. Levent Eler ve Başkonsolos Sn. Levent Bilgen'in de katılımıyla burada kısa bir anma merasimi düzenlenecek. Ardından cuma namazına mütekaip cenaze namazı kılınmak üzere Brooklyn Fatih Camiine götürülecek, akabinde de defnedilmek üzere JFK'den Türkiye'ye gönderilecek.
Behzat Barış kimdir?

1956 yılından bu yana Birleşmiş Milletler'de gazetecilik yapan ve aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi New York temsilcisi olan usta isim, bugün Brooklyn'deki evinde ölü bulundu. Barış, BM'de 50 yılı aşkın bir süredir gazetecilik yapan tek kişiydi.

Meslek hayatına Tasvir-i Efkar'da başladı
1918 doğumlu olan Barış meslek hayatına ünlü Tasvir-i Efkar gazetesinde başlamıştı. Galatasaray Lisesi mezunu, Rumca, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca konuşabilen Barış, New York Üniversitesi'nden de gazetecilik üzerine yüksek lisans diploması sahibiydi. İngilizce öğrenmek amacıyla 1956 yılında ABD'ye gelen ünlü gazeteci, BM'nin ilk genel sekreteri Trygve Lie dışındaki tüm genel sekreterlerle çalışmıştı.
Son dönemde Turkish Journal websitesinin başyazarlığını da yapan Barış'ın BM hakkındaki gözlemi ise oldukça şaşırtıcı: "BM misyonunu bitirmiş bir kurumdur."
Yaklaşık 5 yıldır kendi halinde bir hayat yaşayan Barış, New York'taki Türk toplumundaki çok başlılık nedeniyle sert eleştiriler kaleme alan ve birlik çağrılarında bulunan bir isimdi.
Bir dönem Birleşmiş Milletler Muhabirleri Derneği Başkanlığı da yapmış olan Barış, Türk Gazeteciler Cemiyeti tarafından 1997 yılında Burhan Felek Basın Hizmet Ödül'üne layık görülmüştü. Aynı zamanda Türk-Amerikan Gazeteciler Cemiyeti kurucusu olan Barış, sıkı bir Galatasaray taraftarıydı. Barış'ın Galatasaray Lisesi tarafından kendisine tevdi edilen 50. yıl üyelik beratı ve madalyası da bulunuyordu.
2008 yılında yazdığı bir makelede ölüm sorusuna yanıt arayan Barış, "Ruhun yaşamı sonsuz mudur?" sorusuna şu şekilde yanıt veriyordu:

"Ölüm maddi varlığımızın sonu, manevi varlığımızın başlangıcı olarak kabul edilirse vukuundan itibaren zaman mefu'umu o varlık için sona erer ve zaman durur. Duran bir mefumun nihayeti olmayacağı içindir ki ruh da ölümsüzdür. Ölmesi, son bulması için bir sebeğ-zaman- kalmamıştır. "
(USASABAH)