Pazartesi 22.04.2013 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 22.04.2013 20:06

Özür neyi degiştirir ?

Bir önceki yazımda İsrail`in Türkiye’den dilediği özrün sebepleri ve zamanlaması ile ilgili üç ana unsurdan bahsetmiş ve yazının sonunda bu özrün İsrail –Türkiye ilişkileri ve Ortadoğu’da neyi ne kadar değiştireceğini sormuştum.

Yunus Sönmez*
Bir önceki
yazımda İsrail`in Türkiye'den dilediği özrün sebepleri ve zamanlaması ile ilgili üç ana unsurdan bahsetmiş ve yazının sonunda bu özrün İsrail –Türkiye ilişkileri ve Ortadoğu'da neyi ne kadar değiştireceğini sormuştum.
Bu soruya kısaca "ilişkiler eski seyrine döner" ya da "bundan sonra ilişkilerin eski seviyesine dönmesi imkansız" gibi kesin bir cevap vermek oldukça zor. Her iki ülkedeki mevcut siyasi iktidarlar yönetimde olduğu sürece tarafların birbirlerine temkinli yaklaşacağı ve aralarında güven inşa etmenin zor olacağı aşikar. Ancak Mavi Marmara saldırısından özre kadar geçen sürede yaşananlar bize ilişkinin sınırları ile ilgili bir takım ipuçları verebilir .
Türkiye - İsrail ilişkilerinde üç yıllık dönemde en az etkilenen alan ticari ilişkiler olmuştu. Türkiye'de kamu kurumları krizden sonra İsrailli şirketlerle yapılan anlaşmaları dondurmuş, İsrail`de ise özellikle savunma sanayi ile ilgili anlaşmaların yükümlülükleri askıya alınmıştı. Ancak özel sektör kaynaklı ticaret bu dönemde büyümeye devam etti. Mevcut sürecin pürüzsüz ilerlemesi durumunda ekonomik ilişkilerin de hızlı bir şekilde ilerleyeceğini öngörebiliriz. Bahsettiğimiz ekonomik iyileşmenin savunma sanayi alanında da aynı hızla olacağını hatta krizden önceki seviyeye ulaşacağını düşünmekse yanlış olur. Özellikle krizin ilk zamanlarında Türkiye'nin daha önce sipariş ettiği insansız hava araçlarının teslimiyle ilgili yaşanan problemler, Türkiye'nin kritik savunma teknolojileri konusunda bundan sonra daha temkinli davranmasına sebep olabilir. Ayrıca geçtiğimiz üç yılda Türkiye`nin kritik savunma araçlarının yerlileri ile ikamesi için daha çok yatırım yapmaya başladığı da bilinen bir durum.
Geçtiğimiz üç yılda değişen bir başka şey ise İsrail - Yunanistan ve İsrail - Güney Kıbrıs ilişkileri oldu. Krizden önce İsrail, Türkiye ile olan ilişkilerini zedelememek ayrıca Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ta Filistin'i destekleyen sol siyasi akımların güçlülüğü sebebiyle her iki ülkeyle de sınırlı ilişki geliştirmişti. Türkiye ile yaşadığı kriz esnasında Tel Aviv ekonomik krizdeki bu iki ülke için yeni ekonomik fırsatlar sunarken, kendisine de askeri ve stratejik yeni hareket alanları oluşturdu. Özrü takip eden günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu, özrün İsrail'in bu iki ülke ile ilişkilerini etkilemeyeceğini ilan etti. İsrail, Yunan-Rum ikilisi ile iyi ilişkiler opsiyonunu her zaman elinde tutmak isteyecektir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde İsrail'in Türkiye ile olan ilişkilerinde dikkat edeceği yeni bir parametre daha karmaşık ilişkiler ağına eklenmiş oldu.
İsrail iç siyasetindeki gerilim
Özür sonrası Türkiye dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, özellikle Türkiye'nin Suriye ile olan ilişkisini kastederek, Türkiye – İsrail ilişkilerinin Türkiye'nin üçüncü ülkelerle olan ilişkisini etkilemeyeceğini belirtti. Davutoğlu'nun Türkiye'nin İsrail'in yanlışlarını eleştirmekten çekinmeyeceğini hatırlatması İsrail – Türkiye ilişkilerinin sınırını bir kere daha göstermiş oldu. İsrail iç politikasında artan radikal sağcı söylem ve bu söylemin siyasal alanda yansımalarından birisi olan İsrail hükûmetinin yasadışı yeni yerleşimlere göz yumması ve benzeri yaklaşımlar Türkiye'nin İsrail`e olan eleştirilerinin gelecekte de devam etmesine sebep olacaktır. Bu da İsrail iç siyasetinde Türkiye ile gerilimi tırmandırmak isteyen taraflara yeni fırsatlar sunacaktır.
Türkiye-İsrail ilişkilerinde yukarıda bahsettiğimiz kısıtlayıcı unsurlar kısa dönemde ikili ilişkilerin hızlı bir iyileşme göstermesinin zorluğunu ortaya koyuyor. Ancak, özürle birlikte kısa dönemde hiçbir şeyin değişmeyeceği anlamına da gelmiyor. Türkiye'nin çok taraflı uluslararası platformlarda İsrail'e karşı uyguladığı ambargonun kalkması, diplomatik temsil seviyesinin büyükelçiler düzeyine gelmesi iki ülke arasında varılan anlaşmanın uygulanmasına bağlı olarak kısa zamanda değişebilecek önemli konular.
İsrail ve Türkiye arasında yaşanan bu kriz, içinde bulunduğumuz dönemle ilgili bir gerçeğe dikkat etmemize de sebep oldu. Ortadoğu'da yaşanan değişim sadece bölge ülkelerinin iç yönetimlerini değil ülkelerin birbirleri arasındaki ilişkilerini de yeniden tanımlayan bir siyasi durum ortaya çıkardı. Bu kritik dönemde yeniden tanımlanan ilişkiler önümüzdeki yılların Ortadoğu`su için önemli bir altyapı oluşturacaktır.


*John Hopkins Üniversitesi, Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Fakültesi
(USASABAH)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.