Giriş Tarihi: 16.5.2013 16:53 Son Güncelleme: 16.5.2013 17:02

New York’ta boğaz keyfi: The River Cafe

İstanbul, benim doğup büyüdüğüm, deniz kıyılarında muhteşem anılar biriktirdiğim şehir. Özel merakım ve aile yaşantım sebebiyle birçok şehri gezme fırsatı buldum. En çok sevdiklerim hep denize kıyısı olanlar oldu.

Esra Yerebakan / BROOKLYN
İstanbul, benim doğup büyüdüğüm, deniz kıyılarında muhteşem anılar biriktirdiğim şehir. Özel merakım ve aile yaşantım sebebiyle birçok şehri gezme fırsatı buldum. En çok sevdiklerim hep denize kıyısı olanlar oldu. İstanbul'un sahip olduğu muhteşem boğaz manzarası benim için adeta bir güzellik kriteridir. Bir şehrin denize dokunduğu yer İstanbul'dakine ne kadar benziyorsa o kadar güzeldir benim gözümde. Gittiğim her yerde yeni yerler görmek ilk hedefim olsa da, vefalı gözlerim sevdiği yerleri arar hep.

New York'ta da İstanbul'da hissettiren birkaç mekân buldum. Daha önceki yazılarımdan birinde New York köprülerini konu almıştım ve ilerleyen günlerde Brooklyn Köprüsü'nün adeta ayağında bulunan birkaç mekândan bahsedeceğimi yazmıştım. Bugün bana İstanbul'u hatırlatan güzellikte bir manzaraya sahip The River Cafe'den bahsetmek istiyorum.
New York'a gelmişken muhteşem New York ve Brooklyn Köprüsü manzarası eşliğinde şık bir akşam yemeği yemek isteyenler için tabiri caizse tam isabet bir mekân The River Cafe. Özellikle yaz aylarında hizmete açtığı terası müdavimlerini oluşturmuş durumda. Brooklyn Köprüsü'nün Brooklyn ayağına son derece yakın olan The River Cafe'ye gitmek için, A,C ya da 2 numaralı metrolardan birini kullanarak Clark St. durağında inmeniz ve yaklaşık 10 dakika yürümeniz yeterli.
The River Cafe'nin kurucusu Micheal Ozzy O'Keeffe, 1960'ların başında, o dönemlerde kamyonların park edildiği ve atıl haldeki bu alanı bulduğunda hayallerinde The River Cafe'yi işletmeye başlamış. Ancak gerekli izinler için tam 12 yıl sabretmesi gerekmiş.
1974 yılına gelindiğinde uzun yıllar hayalini kurduğu bu proje için gerekli kaynağı aramaya başlamış fakat kıyı şeridine inşa edileceğinden sağlamlığından endişe duyan banka görevlileri gerekli krediyi hemen vermemişler. Adeta yeni bir mücadeleye giren Michael Ozzy O'Keeffe, hayalinden asla vazgeçmemiş ve bu durumun da altından kalkmayı başarmış. Azimle mücadele ettiği 3 yılın ardından 1977 yılında bu güzel mekân nihayet hizmet vermeye başlamış.
İlk günden beri hedeflediği kaliteli müşteri kitlesine ulaşması uzun sürmemiş. Açılıştan kısa bir süre sonra New York'un önde gelen iş adamları tarafından misafirlerini ağırlamak için sıkça tercih edilmeye başlanmış.
Düğün, nişan ve benzeri özel günler için de hizmet veren The River Cafe özellikle yaz aylarında muhteşem terasında "Evet" demek isteyenlere harika ev sahipliğini cömertçe sunmaya halen devam ediyor.
Dünyaca ünlü birçok magazin dergisi ve kuruluşu tarafından defalarca övülen The River Cafe, Amerika'nın en romantik restoranı olma unvanını da elinde tutuyor.

The River Cafe, tamamen kapalı ana restoran bölümü, muhteşem Brooklyn Köprüsü ve New York manzarasına daha hâkim kapalı teras bölümü ve açık teras bölümü olmak üzere toplamda üç kısımda hizmet veriyor. Teras kısımları kapalı restoran bölümüne nazaran çok daha rahat edebileceğiniz ve kafe hizmeti alabileceğiniz bölümler. Teras kısımları oldukça iyi bir çalışmayla yeşillendirilmiş ve bir bahçe havası verilmiş. The River Cafe, özel günlerinizde mekânda fotoğraf çekimi yapmanıza da müsaade ediyor.
Saat 17.00'den sonra New York'un ışıklarının da yanmasıyla birlikte daha romantik bir hal alan restorana girmek için, günlük tatil kıyafetlerinizi çıkararak biraz daha şık bir şeyler giyinmeniz gerekiyor. Detaylarının internet sitesinde belirtildiği kıyafet kuralları ve rezervasyon şartı sadece kapalı ana restoran bölümü için geçerli. Kapalı ana restoran bölümü dışında kalan teras alanlarında aynı konsept akşam saatlerinde de devam ediyor.

Özel olarak yetiştirdiği aşçıları ile hizmet veren The River Cafe'nin deniz ürünlerinden et çeşitlerine kadar oldukça zengin bir menüsü var. Ayrıca uzun Pazar kahvaltılarına güzel bir manzara eşlik etsin isteyenler, Pazar günlerine özel kahvaltı saatlerini de değerlendirebilirler.
Bunca övgüyü alan ve harika bir manzara eşliğinde keyifli vakit geçirme imkânı veren bu restoranın verdiği hizmet düşünülürse, çok da yüksek olmayan bir fiyat politikaları var. İyi bir akşam yemeği bir kişi için -tercihe göre azalıp artmakla birlikte- 50-150 dolar gibi geniş bir aralıkta tutulmuş.

Bu hafta New York'un en özel mekânlarından birinden bahsetmeye çalıştım. Haftaya aynı adreste buluşmak üzere…
(USASABAH)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.