Perşembe 30.05.2013 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 30.05.2013 17:26

Amerikalı Müslümanlar endişeli

ABD'deki Müslüman toplumu, Başkan Barack Obama'nın yeni terörle mücadele stratejisini memnuniyetle karşılıyor ancak terörle mücadele adına güvenlik güçlerinin Müslümanlara yönelik gözetlemelerini artırmaları riski ve kendilerine yönelik ayrımcılığın devam etmesi ve korku propagandaları karşısında hala endişeli.


Obama'nın yeni terörle mücadele stratejisi, "kapsamı ve sınırı olmayan ucu açık bir savaş"tan, insansız hava araçları (İHA) ve özel operasyon timlerinin yoğun olarak kullanıldığı daha akılcı ve hesap verebilir bir yapılanmayı içeriyor. Buna göre, artık sadece ülkeye dışarıdan gelebilecek saldırılara değil, kendi içinde büyüyebilecek aşırılıklara da odakanacak olan ABD, stratejisinin temel dayanaklarını da halkın "terörizm korkularını besleyerek" veya bundan hareket ederek değil, akla dayanan bir mantık çerçevesinde yürütecek. Ancak, ülke içinde "radikallik" denildiğinde daha çok Müslüman topluma göndermeler yapıldığı için yeni stratejinin en fazla etkileyeceği grupların da ABD'deki Müslümanlar olması bekleniyor.
Müslüman toplum temsilcileri, Obama'nın yeni stratejisini, önceki başkan George W. Bush dönemine göre daha "olumlu" ve "olgun" bulsa da, Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve korku propagandalarının devam etmesi karşısında hala endişeli olduklarını belli ediyorlar.
Obama'nın duruşunu beğeniyorlar
ABD'deki düşünce kuruluşlarından New America Foundation uzmanı ve Güvenli Ulus İşbirliği girişimi kurucusu Rabia Chaudry, Obama'nın yeni terörle mücadele konuşmasını, üzerinde dikkatle düşünülmüş bir çalışma olarak gördüğünü söyledi.
Obama'nın, İslam'ın aşırılık ve radikallik kaynağı olmadığını vurgulayarak, Amerikan Müslümanlarının da toplumun bir parçası olduğunu hatırlattığını belirten Chaudry, böylece Müslüman karşıtlarına güçlü bir darbe vurduğunu kaydetti.
Chaudry, "Bu konuşma, İslam'ın, Kur'an-ı Kerim'in, Hz. Muhammed'in hayatının problem olduğu yönünde İslamofobi'nın temellendirildiği şeylerin altını oyuyor ve Obama, sıfır noktası (New York'taki yıkılan İkiz Kulelerin yeri) yakınlarına cami yapımına yönelik protestolar sırasında olduğu gibi birçok açıklamasında Amerikan Müslümanlarını ve haklarını savundu. Dolayısıyla, Obama'nın duruşunda hep bir tutarlılık olduğunu düşünüyorum" dedi.
Müslüman Halka İlişkiler Konseyi Başkanı Haris Tarin de Obama'nın yeni terörle mücadele stratejisine yaklaşımını ve üslübunu gayet olumlu bulduklarını söyledi. Tarin, ABD Başkanı'nın konuşmasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde terörden en fazla etkilenenlerin Müslümanlar olmasından, iç radikalleşme ile mücadelede Müslüman toplumun rolünden bahsetmesinden memnun kaldıklarını dile getirdi.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı danışma komitesi üyelerinden Muhammed Elibiary de, Obama'nın konuşmasını çığır açan bir konuşma olarak değerlendirdi. Elibiary, "Cumhuriyetçiyim ama bu yönetime de kredi veriyorum. Demokratların başta olduğu bir yönetime danışmanlık yapıyorum. Obama yönetimi, son 4 yıldır , Müslümanların çözümün parçası olabileceği bir masada sandalyeye sahip olması için ABD'deki Müslüman toplumunun çok farklı kesimlerinden seslere açık oldu. Dolayısıyla, övgüyü hak ediyorlar ama benim partimde ise Obama'nın bu konuşmasına tamamen karşı çıkış var. Dolayısıyla, siyasi olarak bu konuda ortak paydaya varmak zaman alacak" yorumunda bulundu.
Boston'da İslam Toplumu Kültür Merkezi imamı Suhaib Webb, Obama'nın yeni stratejisini Bush yönetiminden daha olgun bulduğunu kaydederek, "Bu Bush döneminde hiç yapılmadı" diye konuştu.
Hangi radikal "terörist" hangisi değil?
Müslüman toplumunun bazı kesimleri, ABD'de "radikaller" olarak nitelenen birtakım Müslümanların eylemleri terörizm olarak görülürken, diğer kesimlerin benzer şiddet eylemlerinin aynı tanımlamaya tabi tutulmamasını eleştiriyor ve Müslümanlara yönelik devam eden ayrımcılığa dikkati çekiyor.

Uzman Chaudry'ye göre de bireylerin güvenlik güçleri ile temasında, sivil haklar bağlamında Müslümanlara orantısız bir uygulama yapıldığı görülüyor. Chaudry, şu değerlendirmede bulundu:

"Çoğu zaman bir suç işlendiğini gördünüzde, medyada haber olduğunda, eğer bu kişi Müslümansa, onun eyleminin terörizm olarak haberleştirileceğini biliyorsunuz. Bence Müslümanların korkularından biri de bu. Müslüman karşıtı hareketler, Müslümanlar ne yaparsa yapsın, ister okul saldırısı ister başka bir şey olsun, bunu dinimizle bağlantılandırarak bizleri bu tür pozisyonlara itiyorlar. Bu bizim baş etmek zorunda olduğumuz bir problem. Bu soruna verilebilecek kolay bir yanıt yok ama bu sorunun varlığı da bir gerçek."

Müslüman toplumunun liderlerinden Tarin ise Obama'nın terörle mücadele konuşmasında radikal eylemlere ilişkin örnekler verirken sadece Müslümanlara odaklanmamasının önemine işaret etti. Amerika'da geçmişte, ister sağcı ister militan gruplar olsun şiddet içeren aşırılıklar görüldüğünü hatırlatan Tarin, "Dolayısıyla, birileri ister dini ister siyasi nedenlerle olsun şiddete başvurduğunda, ister Müslüman, ister Yahudi, ister Hıristiyan, ister Ateist olsun (Obama'nın yaptığı gibi) bu şekilde adlandırılmalı" dedi. Tarin, Guantanamo Hapishanesi'nin kapatılmasının da Obama'nın önceliklerinden biri olması gerektiğini belirterek, bu kararın uygulanmasının Amerikalıların ulus olarak etik değerlerini geri getireceğini, insan haklarından bahsedirken Guantanamo'nun buna leke sürdüğünü vurguladı.
İmam Webb ise konuya daha farklı bakış açısıyla yaklaşıyor. Hristiyanlar bir suç işlediğinde veya şiddet gibi aşırılıklara başvurduğunda bunu din adına yaptığını söylemediğini belirten Webb, "Örneğin Newtown saldırısında zanlı bunu İsa adına yaptığını söylemedi. Ama bizim kendi toplumumuzda gördüğümüz, yaptıkları suçu haklı göstermek için dini kullanmaya çalışmaları. Aslında çok küçük bir orandaki kişilerden bahsediyoruz ama onların yaptıklarının etkisini her düzeyde hissediyoruz" dedi. Webb, bu nedenle Müslüman toplumunun adım atması ve kendi içindeki radikal unsurlara karşı politika geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
İslamofobi hangi düzeyde?
Özellikle ABD'deki Müslüman toplumu, 11 Eylül saldırılarının üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen, bazı şahıs ve grupların zaman zaman "İslam inancı"nı gerekçe göstererek terör eylemleri düzenlemesi nedeniyle İslamofobik tepkilerle yüz yüze kalıyor.
Uzman Chaudry'a göre, ABD'de bireyler de Müslümanlara karşı, aslında 11 Eylül saldırılarının olduğu dönemden daha çok kuşkuyla ve korkuyla bakıyor. Bunun nedenini Müslüman karşıtı hareketlerin propagandalarına bağlayan Chaudry, "Müslüman kaşıtı hareketlere çok fazla fon akıyor. Merkez medyaya ulaşmakta ve böylece insanları komşuları konusunda korkutmakta çok başarılılar. Bu bağlamda, Müslümanlar en kötü pozisyonda (11 Eylül dönemine göre)" ifadesini kullanıyor. Chaudry, ABD hükümetinin yaklaşımı bağlamında ise Müslümanların durumunun geçmişe göre daha iyi olduğunu belirterek, Obama'nın Müslüman bir temsilci bile atadığını, devletin Müslümanları masanın dışında tutmak ve onları korkutmak yerine, Müslüman toplumla daha iyi bir anlayış geliştirmeye çalıştığını kaydetti.
İç Güvenlik Bakanlığı danışmanlarından Elibiary ise 11 Eylül saldırılarında yönetimin hazırlıksız yakalandığını, Bush yönetiminin 'Caddelerimizde 3 bin insan öldü, bir şeyler yapmalıyız, konuya olabildiğince agresif yaklaşmalıyız' şeklindeki yaklaşımının birçok insanın topluma yabancılaşmasına neden olduğunu anımsattı. Bugünkü durumun 11 Eylül saldıları dönemine göre daha iyi olduğunu dile getiren Elibiary, "Hatırlıyorum, saldırıların olduğu gün annem, 'Bizi çembere alıp, ABD'den sınır dışı edecekler' demişti, onun korkusunu görmüştüm. Ama artık kamplar veya insanların kuşatılması gibi çözümlerden bahsedilmiyor" dedi.
İmam Webb de ülkedeki Müslümanlara yönelik ayrımcılığa işaret ederek, genç Müslümanların, özellikle de başörtülü gençlerin iş bulmakta zorlandığına değindi. Webb, "Açıkça ayrımcılığa dayanan bir politika değil ama üstü kapalı bir ayrımcılık olduğuna yönelik endişeler var. Sosyal normlar belirli ayrımcılığa yöneltiyor" ifadelerini kullandı.
Boston'daki bombalı saldırıdan sonra kentteki Müslüman toplumunun durumuna yönelik soru üzerine Webb, "Bostonlular olağanüstü insanlar. Bizim, ateistler, Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer inançlardan kesimlerle uzun süreye dayanan ilişkilerimiz var. Dolayısıyla, olaya Müslüman olarak değil, Bostonlular olarak yaklaştık, Boston'un bir problemi olarak yaklaştık. Boston'daki herkes çok destekleyici" diye konuştu.
Gözetleme önerisi rahatsızlık yaratıyor
ABD İç Güvenlik Bakanlığı danışma komitesi üyelerinden Muhammed Elibiary, "ABD ne zaman bir savaş ortamına girse ve insanlar bunu dünyanın belli bir bölgesiyle ilişkilendirse, Amerikan toplumunun bu bölgeden gelen kesimlerinin mercek altına alındığına" dikkati çekti. Elibiary, bu durumun da son yıllarda Amerikalı Müslümanlara yönelik doğrudan olmayan negatif tepkiyi ve basmakalıp yargıları doğurduğuna işaret ederek, şu yorumda bulundu:
"En sağ kesimde gördüğüm en kötü şey, daha kapsamlı gözetleme yapılmasına yönelik politika önerileri. Onların bu çözümü, samanlıkta iğne aramak Ama sağ kesimin bu çabalarından eskisi kadar endişeli değilim, çünkü güvenlik güçleri bunun daha etkili olmayacağını kabul etme eğiliminde."
Güvenlik güçlerinin de terörle mücadelede toplumun bazı kesimleriyle diyaloğa girme ve uygulanan yöntemler konusunda daha iyi eğitime ihtiyacı olduğunu belirten Elibiary, yaklaşık 100 yıldır FBI'ın yaklaşımının "kötü adam"ın arkasından gitmek ve diğer hiçbir şeyi önemsememek olduğunu ama şimdi radikalleşme sorununu çözebilmek için gri bir bölgede olduklarını, özel sektör ve toplumla ortaklıkla bunu yapmaları gerektiğini anlamaları gerektiğini ifade etti. Elibiary, "FBI'da da bu kültürel değişim şu anda başladı ama 10 binlerce eleman ve yüz yıllık bir eğitim geleneğinden bahsettiğimizde bu çok zorlu bir iş" diye konuştu.
Müslüman Halka İlişkiler Konseyi Başkanı Haris Tarin, Obama yönetiminde olsun, Bush döneminde olsun, Müslüman toplumunu gözetlemenin işe yaramayacağını her zaman yönetime belirttiklerini dile getirdi. Tarin, "Bu samanlıkta iğne aramaya benzer, sadece kendine fazladan iş çıkarmaktır. Bizim devamlı verdiğimiz mesaj gözetlemeden ziyade, Müslüman toplumu ile ortaklığa ve istişareye girilmesidir" dedi.
Boston'da İslam Toplumu Kültür Merkezi imamı Suhaib Webb de devletin terörle mücadelede Müslüman toplumunu gözetlemeyi artırmasından her zaman çekindiklerini belirterek, aşırı muhafazakar örgüt ve grupların İslamofobi'den kaynaklanarak öncülük ettiği politikaların hem etkisiz olduğunu hem de kendilerinin konu üzerindeki çalışmalarına zarar verdiğini söyledi. Webb, "Bu bir çözüm değil. Kulağa hoş geliyor, duygusal olarak etkili bulunuyor ama gerçek soruna cevap vermiyor. Amerika'da insanlar camide veya kurumlarda radikalleşmiyor. Bunlar internet yoluyla radikalleşiyor. Dolayısıyla bizleri gözetleme yöntemleriyle hedef almak, toplum haritamızı çıkarmak amaca ters işliyor" dedi. Webb, aşırı muhafazakar olarak tanımladığı Fox TV'nin kendisini El Kaide'ye yakın tanımlayarak aslında, kendilerinin terörle mücadeledeki çabalarının altını oyduğuna dikkati çekti.
New America Foundation uzmanı ve ve Güvenli Ulus İşbirliği girişimi kurucusu Rabia Chaudry ise güvenlik birimlerinin artık Müslüman toplumun içine sızma, denetleme ve bilgilerini toplama yoluyla terörle mücadele etmeye çalışmaktan vazgeçtiğini savunarak, "Bunun sonucunda bir şey çıkmadığını gördüler. Yerel düzeyde güvenlik güçleri artık bu modelden ayrılıp tamamen Müslüman toplumla temas kurma modeline geçti. FBI düzeyinde ise ajan provokatörleri ve ihbarcılar daha az, onların da bu konuda biraz yön değiştirdiğini düşünüyorum" dedi. Ancak, FBI'ın 50 yıldır bu yöntemlerle faaliyet gösterdiğini hatırlatan Chaudry, "Geleneksel güvenlik güçlerinin stratejisinin bir parçası da bu" diyerek, bu yöntemleri bir anda yıkmanın veya terketmenin zorluğuna da işaret etti.
"Türkiye dünyanın geri kalanı için anahtar"
Suhaib Webb ayrıca, Müslümanlara yönelik ayrımcı yaklaşımlara karşı Türkiye'nin duruşunun önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. "Anadamar Müslüman örgütleri ve Türkiye gibi anadamar Müslüman ülkelerin radikallik için bir çare olduğunu insanların fark etmeye başladığını" belirten Webb, Türkiye'nin çok önemli bir ülke olduğunu belirterek, AB üyeliği süreci ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'deki krizi ele alma şekli ile Somali'ye yapılan yardımların önemine dikkati çekti. Webb, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin özgürlükleri korumaya devam etmesi çok önemli ve dünyanın geri kalanı için de bir anahtar. Çoğunlukla Müslüman ama teokratik bir toplum değil. Siz bir Müslüman kadınsınız ve aynı zamanda gazetecisiniz. Bu aslında topluma katılım ve diyalog anlamında ve radikalliğe cevap bağlamında birçok şey anlatıyor. Türkiye'de insanların gazeteci, artist, müzisyen, atlet, model ve aktörüm demesi ve çok güzel bir şekilde ılımlı İslam'ı yansıtması, dünyanın geri kalanına bir model."
Webb, Türkiye'de birçok farkllı dini unsurun bir arada kalmasını sağlayan çoğulcu özgür toplum örneğinin dünyanın görmesi gereken bir model olduğunu vurguladı.
(USASABAH ve Ajanslar)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.