Son Güncelleme: Cuma 27.12.2013 11:03
İngiltere‘nin devlet sırrı mücadelesi
2004'te Milli Güvenlik Kurulu`nda alınan kararların Taraf gazetesi aracılığıyla ortaya çıkarılması uzun süre Türk basınında yer aldı. Gelinen bu noktada “gizli belge” ve “devlet sırrı” tartışmaları ise gündemi bir hayli meşgul etti.
Devlete ve bazı kurum ve kuruluşlara ait gizli belgelerin basın kuruluşları tarafından ifşa edilmesi dünyanın değişik ülkelerinde de yaşandı. Bunlardan biri ise ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) eski analisti Edward Snowden, ABD'deki istihbarat servislerinin telefon kayıtlarını ve internet faaliyetleri İngiliz The Guardian ve ABD'de yayın yapan Washington Post gazetesi aracılığıyla medyaya sızdırarak dünya kamuoyunda şok etkisi yaratmıştı.
İngiliz hükümeti ABD'nin baskısıyla birlikte The Guardian gazetesini tehdit ederek belgelerin ortadan kaldırılmasını ya da kendilerine teslim edilmesini istedi. Ardından The Guardian gazetesi ise elindeki CD`leri Ulusal Güvenlik Birimlerinin gözetimi altında yok ederek fotoğraflarını kamuoyuyla paylaştı.
Geçtiğimiz günlerde BBC'nin Londra'daki parlamento muhabiri Robin Brant ve The Guardian gazetesinin iç haberler editörü Mark Townsend'ı ziyaret ettim. Edward Snowden hakkında kendilerine sorular sordum.
BBC'nin politika muhabiri Robin Brant ve The Guardian gazetesinin iç haberler editörü Mark Townsend'a "Bu belgelerin sadece yüzde 1'i açıklanmışken geriye kalan belgeleri Ulusal Güvenlik Birimi gözetiminde yok edildi. Bu durum İngiltere'de basına karşı uygulanmış bir sansür değil mi? Basın özgürlüğü burada zarar görmüyor mu?" diye sordum. Aldığım cevap ise "Belgeler ulusal güvenliği tehdit ettiği için kaldırılmak zorunda kalındı" oldu. Mark Townsend'a "Yayınlamadığınız belgelerin hepsi yani yüzde 99'u da mı ulusal güvenliği tehdit ediyordu?" diye sorduğumda ise "Konuyla ilgili pek bir bilgim yok. Konuya tepedekiler daha hâkim" dedi.
Robin Brant ve Mark Townsend, Ingiltere'nin devlet sırrı kanununu dikkate alarak gizli belgeleri ortadan kaldırıldığını söyledi. 1911 yılında hazırlanan devlet sırrı kanununun (Official Secrets Act 1911) 1. maddesi gereğince, "Her kim devletin güvenliği veya menfaatine zarar verebilecek olup da, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak düşmana yararlı olan ya da olabilecek ya da olma ihtimali olan belgeleri elde eder, açıklar veya herhangi gizli bir şifre veya parola veya kroki, plan, model, not ya da belgeleri başkalarına iletir veya yayarsa maksimum 14 yıl hapis cezası ile cezalandırılır" hükmüne yer verilmiş. Türkiye'de ise Turk Ceza Kanununun 329 maddesinin 1 fıkrasına göre "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir" deniliyor. Her iki ülkenin devlet sırrını ifşa edenlere yönelik yaptırımının hemen hemen aynı olduğu görülüyor.
Ancak sonuçları itibariyle Ingiltere ve Türkiye'de yaşanan gelişmeleri karsılaştırırsak İngiltere hükümetinin The Guardian gazetesine yaptığının aynısını,Türkiye MİT'i devreye sokarak Taraf gazetesinden belgeleri ortadan kaldırmasını isteyerek yapsa sizce ne olur?
Hamza Bayrak Londra'dan bildirdi
EN SON HABERLER
- 1 Burning Man müzik festivali bu yıl da iptal edildi
- 2 ABD'de cezaevinde isyan! Camları kırıp böyle bağırdılar
- 3 Aracıyla ABD Kongresi önündeki barikata çarptı
- 4 ABD'de flaş iddia! Yardım çekleri silah alımına gitti
- 5 Bitcoin ATM’leri artık benzin istasyonlarında
- 6 Deb Haaland kabineye giren ilk Amerikan yerlisi oldu
- 7 ABD’de katliam gibi kaza: 15 ölü
- 8 ‘Üç kardeş ülkenin dayanışması sürecek’
- 9 Amerikan yerlilerinin Cherokee isyanı
- 10 Donarak ölüme 100 milyon dolarlık dava