Giriş Tarihi: 12.7.2016 01:57 Son Güncelleme: 12.7.2016 01:57

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ABD’deki olaylar hayra alamet değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama’nın erken ayrılmak zorunda kaldığı NATO zirvesi sonrası, ABD’deki polis-siyahi çatışmalarıyla ilgili endişesini dile getirdi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Varşova'daki NATO Zirvesi'nden dönerken uçakta gazetecilere çarpıcı açıklamalarda bulundu. Zirvede çok boyutlu tehditler, küresel sınamalar ve bunlara karşı alınması gereken kritik tedbirlerin ele alındığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Güneyden ve doğudan gelen tehditler bağlamında ki bunu etraflıca ele alma imkânını bulduk. NATO'nun özellikle terörizme karşı mücadelede şimdiye kadar olduğundan daha fazlasını yapmasının gereğini ısrarla vurguladık. Zirvede, güneyde Suriye ve Irak'taki gelişmelerden de kaynaklanan duruma, delilleriyle birlikte ısrarla vurgu yaptım." AB'nin, Brexit kararından sonra NATO'nun desteğine olan ihtiyacının daha da arttığına dikkati çeken Erdoğan, "NATO'nun bundan sonraki liderler zirvesine ev sahipliği yapmaya talip olduğumuzu da ifade ettik. Kabul ederlerse bundan sonraki liderler zirvesi İstanbul'da yapılacak" ifadesini kullandı.
LOJİSTİK DESTEK
NATO'nun caydırıcılığını güçlendirmek için ABD'nin Polonya civarına asker yerleştirme kararı hatırlatılarak "Türkiye'den de asker talep edildi mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bize o türden bir talep gelmedi. Biz Afganistan örneğinde de görüldüğü üzere, genelde lojistik destek sağlıyoruz. Şu anda mesela, Kabil'deki havalimanının işletilmesini biz üstlenmiş durumdayız. 2017'nin sonuna kadar biz bu işi uzatabiliriz dedik. Bu teklifimize olumlu bakılıyor. Dolayısıyla, Afganistan Kabil Havalimanı'nın işletilmesini biz devam ettireceğiz, öyle gözüküyor. Ama farklı yerlerde de lojistik destek talepleri olursa ayrıca değerlendirilir tabii ki" şeklinde konuştu.
ESNEME OLAMAZ
"NATO'nun bir terör tarifi yok. Bu terör tarifinin yapılması gerekli mi ?" sorusuna Erdoğan, "Evet, özellikle ikili görüşmelerde bu konuyu da konuştuk. Terörizmin ve teröristin, uluslararası tanımının netleştirilmesi yapılması lazım. İsteyen istediği gibi bir terörizm, terörist tanımı yapmamalı, yapamamalı. Eğer bu uluslararası hukuk literatürüne de oturtulursa o zaman Türkiye'deki terör tanımıyla Almanya'daki tanım farklı olamaz. 20 yıl önce bu çerçevede bir tanımlama girişimi olmuş ama o zamandan bu yana şartlar çok değiştiği için mutlaka güncelleme yapılmalı. Türkiye olarak biz terörle mücadele yasamızı, son 14 yıl zarfında, uluslararası yasaları da göz önünde bulundurarak hazırladık. Şimdi bizden bunu tekrar gözden geçirmemizi isteyenlere, mevcut şartların dikkate alınması gerektiğini söylüyoruz. Atatürk Havalimanı, Vezneciler'de, Ankara Garı'nda, Gaziantep'te, Diyarbakır'da terör saldırılarının yaşandığı bir süreçte, yasanın esnetilmesi tabii ki doğru olmaz. Brüksel, Paris, Lahor, dünyanın her yerinde terör saldırılarının yaşanabildiği bir süreçteyiz. Tüm bunları kapsayacak şekilde bir terörizm ve terörist tanımının yapılması, bunun uluslararası hukuk literatürüne de girmesi lazım. Tecziye edilirken de buna göre tecziye edilmesi lazım" yanıtını verdi.
HIMARS FÜZE SİSTEMİ
Türkiye'nin güvenlik kaygılarıyla ilgili görüşme yaptıkları herkesin kendilerini destekleyeceklerini anlattığını ifade eden Erdoğan, Suriye konusunu detaylı şekilde gündeme getirdiğini söyledi. Terör konusunda sadece DAEŞ'in hedefe konulduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Ama ben, DAEŞ'in yanında, PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi, DHKP-C'yi bunları özellikle gündeme getirdim" dedi.
"ABD'nin HIMARS füze sistemlerinin ağustos ayında geleceği söyleniyordu. Bu konu da gündeme geldi mi?" sorusuna Erdoğan, "ABD teslimatı, maalesef bize verdiği tarihte gerçekleştiremedi. Ta Mayıs için söz vermişlerdi, birer ay birer ay ertelediler. Göndereceklerini söylüyorlar. Arkadaşlarımız takibini yapıyor" cevabını verdi.
SINIRSIZ YETKİ OLMAZ
Soru üzerine ABD'de siyahilere yönelik polis şiddetinin ardından çıkan olaylara da değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayra alamet bir gelişme değil. Yedi ay içerisinde sivil ölümleri, 560'ı aşmış durumda. Bu sancıların kaynağında ne yatıyor onu bilemem. Bunun analizinin iyi yapılması lazım. Bütün bunlar, dünyadaki bu mevcut gelişmeler karşısında, başta tabi biz siyasiler olmak üzere çok daha hassas çok daha dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor. Terörist ile sivili ciddi bir şekilde ayırt etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Polis, güvenlik güçleri birçok yetkilerle donatılmalı. Onların da geleceğini düşünmek lazım elbet. Ama böylesi sınırsız bir yetki tabii ki olamaz. Siz bir insanı yere yatırıyorsunuz, ondan ehliyetini göstermesini istiyorsunuz, o da cebinde olduğunu söylüyor, kalkıyorsunuz onu hemen yerde yatarken elleri kelepçeli olduğu halde öldürüyorsunuz. Bunun izahı olmaz. Aynı şekilde daha sonra yine yaşanan olaylar, bunların izahı olmaz. Bana göre savunmasız insanların öldürülmesi kategorisine girer. Mesela, bir diğer olayda direksiyonda esinin yanında, çekiyorsun direksiyon başındaki vatandaşı öldürüyorsun. Bu tür eylemlerin izahı olmaz."
GAZZE'YE HER AY BiR GEMi
Gazze'ye yapılan yardımlarla ilgili Halid Meşal'in kendisine teşekkür ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Hedefimiz ilk etapta her ay en az bir gemi gönderelim istiyoruz. Bu hususda İsrail tarafının da olumsuz bir yaklaşımı yok. Dolayısıyla gemileri göndermeye devam edeceğiz; gıdaydı giyimdi ne gerekiyorsa gönderilecek. Aradaki görüşme zinciri güçlendikçe bir taraftan inşaat olaylarına girmeyi planlıyoruz. Zaten şu anda, bitmiş bir 200 yataklı hastane var, onun iç donanımı şu anda siparişleri yapılmıştır. İnşallah daha sonra onun açılışını da yapacağız. Elektrik ve su zaten anlaşmaya bağlanmıştı. Elektrik noktasında Almanlar tarafından orada yapılmış olan bir 450 megawatt'lık bir çevrim santrali var. Şu anda enerji bakanlığımız beş kişilik bir heyeti hazırladı, o beş kişilik heyet gidip sıkıntı var mı yok mu gözden geçirecekler. Su konusunda da, deniz suyu arıtma tesisi, sondaj yapılacak. İsrail de biz de yılda 50 milyon metreküp su verebiliriz dedik. Türk-İsrail ortaklığında kurulmuş bir enerji santrali var, oradan da enerji alma şansımız var."
BAHOZ ERDAL'IN ÖLDÜRÜLMESi
PKK'nın elebaşlarından Bahoz Erdal'ın öldürülmesiyle ilgili çıkan haberler hakkında Erdoğan, "Bize ulaşan bilgiler de bu yönde. Suriye tarafında, 14 kişilik bir ekiple birlikteyken öldürüldüğü biçiminde bilgiler söz konusu. Bu yöndeki haberlerin teyidine yönelik çalışmalar halen devam ediyor" dedi. Örgütün iç çatışmalar nedeniyle ciddi çatışmalar yaşadığını ifade eden Erdoğan, "Bu sıkıntıyı artık gizleyemez hale geldiler. Örgütten kaçmalar, terk etmeler de bundan kaynaklanıyor. Bunu, terörle mücadelede başarımızın etkisi olarak da yorumlamak mümkün" şeklinde konuştu.
KAMPLARA MAHKUM EDEMEYİZ
Erdoğan, Suriyelilere vatandaşlık verilmesiyle ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Bazı siyasilerin vatandaşlık konusunda ileri geri konuşmasının kendisini ciddi manada üzdüğünü söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bugün bir Türk, Almanya'ya gidiyor Alman vatandaşı, Amerika'ya gidiyor Amerikan vatandaşı oluyor da benzer durum ülkemizde yaşayanlar için neden mümkün olmasın? Kaldı ki bizler, burada bu insanlarla yıllardır arkadaşlık kardeşlik hukuku içerisinde akrabalık hukuku içerisinde yaşamışız. Mültecileri yıllarca kamplarda, boş buldukları binaların bodrumlarında barınmaya mı mahkum edeceğiz? Böyle olacağına Suriyelileri ülkemizin belli yerlerine yerleştirelim. Hatta hatta, gerekirse, TOKİ'nin elinde boş konutlar var. Ahıska Türklere yaptığımız gibi belirli bir iskan ve istihdam politikası uygulamak suretiyle aynı şeyi yapabiliriz. Bu insanların çoğu şu an kaçak çalıştırılıyor. Bunlara bir çözüm üretilmeli. Bu insanların içinde doktoru var, mühendisi var, avukatı var, sağlık elemanları, öğretmenleri var, bütün bunlardan ülkemiz istifade edebilir; bunlara vatandaşlık verilebilir. "
ÇİFTE VATANDAŞ OLURLAR
"Efendim ya geri dönmezlerse" denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Çifte vatandaşlık esas alınır. Çifte vatandaş olanların, vatandaşlık alanların, dönmesi şart mı? Amerika'da vatandaşlık alanlardan kendi ülkelerine dönen de oluyor, dönmeyen de oluyor. Almanya'dan vatandaşlık alan Türklerin tümü ülkelerine dönüyor mu? 1963'te gittikleri zaman kimse onlara dönecek misin dönmeyecek misin demedi ki. Hiç çekinmeye gerek yok. Bizim yarı yüz ölçümüzdeki Almanya şu an 85 milyon. Biz tüm bu meselelere çözüm üretebilecek, bunların rahatlıkla üstesinden gelebilecek bir ülkeyiz.
Kaynak: Star / Yakup Köse

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.