Cuma 08.03.2013
Son Güncelleme: Perşembe 07.03.2013

Tartışmalı araziler yıllar önce verildi

Başbakanlık Hizmet Binası, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın arazisinde yapılıyor

Başlarken...
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ), Başkent gündemini uzun süredir meşgul ediyor. Sivil toplum örgütleriyle bürokrasiyi karşı karşıya getiren açıklamalar ve karşılıklı suçlamaların dozu her geçen gün artıyor. Başbakanlık yeni yerleşkesinin AOÇ arazisine yapılacağına dair iddialar, AOÇ arazilerinin yağmalandığı, ağaç katliamının yapıldığına ilişkin söylemler, bu yazı dizisinde cevap bulacak. Şarap fabrikasının son durumu ile süt ürünleri üretimi ve diğer tarımsal faaliyetleri de yine bu yazı dizisinde okuyabileceksiniz.
Atatürk Orman Çiftliği'ndeki (AOÇ) durumla ilgili en büyük tartışma, yapımına başlanan Başbakanlık Hizmet Binası ile ilgili gerçekleşti. AOÇ'ye ait arazinin talan edildiği ve Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına sahip çıkılmadığı iddiaları gündemi uzun süre meşgul etti ancak Başbakanlık hizmet binası yapılması için tahsis edilen arazinin Orman ve Su İşleri Bakanlığına ait olduğu ortaya çıktı. Bu arazinin bir kısmının, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü'ne ait iken 1953, 1954 ve 1960 yıllarında yapılan satışlar ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na bağlı Orman Genel Müdürlüğü'ne devredildiği belirlendi.
FABRİKAYI İNÖNÜ DEVRETTİ

Bir başka tartışma ise 'Bira Fabrikası' ile ilgili yapıldı. Bira Fabrikası'nın AOÇ mülkiyetinden çıkartıldığı iddiaları, tarafları karşı karşıya getirdi. Ancak bilinenin aksine Ankara Bira Fabrikası, AOÇ mülkiyetinden 1939 yılında dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından çıkartıldı. Bira Fabrikası, TEKEL Genel Müdürlüğü'ne devredildi. 2002 yılında TEKEL'in özelleştirilmesiyle birlikte Bira Fabrikası üzerindeki tasarruf hakkı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na geçti. AOÇ üzerindeki kavgalar bunlarla da sınırlı değil. Türkiye'deki tarım devriminin en önemli mihenk taşı olan AOÇ'deki durumu anlayabilmek için zamanda yolculuğa çıkmak gerekiyor. Cumhuriyet ilk yıllarındaki AOÇ'nin kuruluş öyküsü ile zaman içinde yaşanan değişimi de anlatalım.
İTİRAZLARA RAĞMEN KURULDU
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, genç Cumhuriyet'in verimli arazilerinin işlenmesi, Türk çiftçisine azim ve kararlılıkla neler yapılabileceğini, yapılması gerektiğini göstermek gayesiyle 1925 Mayıs ayının ilk haftasında Ankara'da yerli ve yabancı uzmanlar tarafından o zamanın teknik imkanlarıyla tespit edilen çorak ve verimsiz arazide bir çiftlik kurdu. Uzmanlar, o dönemde Atatürk'e bu alanın çiftlik kurulması için gerekli vasıfları taşımadığını hem sözlü hem de rapor olarak sunduklarını defalarca ifade etti. Hatta o dönemin Tarım Bakanlığı uzmanlarından Schmit, Orman Çiftliği arazisinde tarım imkanları hakkında verdiği raporda, "Bu öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim koşulları altında burada ya sabır tükenir yahut da para" dedi. Gazi Mustafa Kemal bu tespitler karşısında, "İstediğim yer böyle bir yer olmalıdır. Ankara'nın kenarında hem batak hem çorak hem de fena bir yer. Bunu biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir" diyerek çiftlik kurma fikrinden asla vazgeçmedi.
YOKLUKLAR DÖNEMİYDİ

Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında Türkiye ekonomisi çok önemli ölçüde tarıma bağlıydı. Halk yalnızca geçimini sağlayacak oranda "geçimlik tarım" ile uğraşıyordu. Bu yıllarda GSMH yüzde 50'den fazlası tarımdan gelirken çalışan nüfusun da yüzde 70'den fazlası çiftçilikle uğraşıyordu. Kendisinin de çiftçi olduğunu hatırlatan Atatürk, her söyleminde toprağın köylü için önemi ve değeri, toprak reformu konusu, çiftçinin barış ve savaş zamanlarındaki konumu ve faaliyetleri, tarım faaliyetlerinin ekonomi içindeki yeri, teknolojik gelişmeye dayalı tarım politikasından bahsediyordu.
AOÇ ARAZİLERİ NASIL ALINDI?
1925-1930 yılları arasında çiftlik arazileri Müslüman ve gayri Müslim halktan satın alındı. O dönemdeki toprak mali değerlerine bakıldığında araziler normal değerin üzerinden halktan satın alınmıştı.
120 BİN LİRA'YA ALDI

1926 yılında AOÇ, Orman, Balgat, Yağmur Baba, Macun, Göğercinlik, Ahimesud isminde 6 çiftliğin birleşmesiyle meydana geldi. Atatürk arazilerin alınması için geniş kapsamlı vekaleti Hasan Rıza Soyak (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) ile Tahsin Çoşkan'a (AOÇ Müdürü) verdi. AOÇ Arazileri Atatürk'ün Türkiye İş Bankası'ndaki 2 no'lu hesabı kullanılarak 100-120 bin lira ödenerek alındı. AOÇ arazilerinde yapılan binalar için de Alman Philipp Hollzmann şirketine 430 bin lira ücret ödendi.
SÜREKLİ KAR ETTİ

AOÇ, 1925-1937 yıllarında sadece 1927 yılında zarar etti, diğer 11 yıl süresince sürekli kar etti. AOÇ'nin bu parlak durumu, hazineye devretmesiyle yavaşladı, kayıtlara göre 1946-1951 yıllarında zarar etti, 1952-1953 yıllarında tekrar kara geçti.
1937 YILINDA HAZİNE'YE DEVREDİLDİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tamamını kendi parasıyla aldığı bu çiftliği 1925-1937 yıllarında bizzat kendisi yönetti. Çok sevdiği bu yeri 11.06.1937 tarihinde Hazine'ye, dolayısıyla milletine hediye etti. 1939-1983 (44 yıl) yıllarında çıkarılan 9 yasa, Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulu Karaları ve yargı karalarıyla satılan AOÇ arazisi, yaklaşık 22 bin dönümdü. Gazi Orman Çiftliği 13.10.1938 yılında Devlet Ziraat İşletmesi Kurumu'na bağlandı. 28.02.1950 tarihine kadar 12 yıl bu statüde işletilen çiftlik, 01.03.1950 tarihinde Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesine alındı. Bundan kısa bir süre sonra da Atatürk'ün vasiyeti doğrultusunda 24.03.1950 tarihinde çıkarılan 5659 Sayılı Kanunla Atatürk Orman Çiftliği bugünkü kimliğine kavuştu.

TARİHLERLE AOÇ
1925 den itibaren hayvan yetiştirme ve ıslah programı uygulanmaya başlandı.
1925 yılı eylül ayında 5 bin kıvırcık koyunu getirildi.
1925 yılında10 bin tavuk satın alındı.
1926 yılında günlük 3 bin litre sütü işleyecek tesis, buzhanesiyle birlikte oluşturdu.
1926 yılı kayıtlarına göre çiftliğin yüzde 95'inde arpa, yulaf, mısır, nohut, bakla, mercimek, patates, yonca, kavun, karpuz tarımı yapılıyordu.
1927 yılında Macaristan'dan alınan Noysük kısrak ve aygırı ile çiftlikte safkan koşum hayvanı --yetiştirmek için ıslah ve çoğaltılmaya başlandı.
1929 yılında arıcılık faaliyetlerine başlandı.
1929 yılında var olan şaraphane piyasa talebini karşılayamadığı için 500 bin litrelik mahzen kuruldu.
1929 sensinde de bağcılıktan elde edilen ürünlerle beyaz şarap, siyah şarap ve likör imal edilmeye başlandı.
1930 yılına gelindiğinde 250 bin dönümlük bir bağ oluşturuldu.
1930 yılında tarım aletlerini n yapımına başlandı.
1930 yılından itibaren pastörize süt işlenmeye başlandı.
1931 yılında üretime başlayan pulluk fabrikası, 1937'de 5 bin pulluk üretti.
1930 yılından itibaren pastörize süt işlenmeye başlandı.
1934 yılında bira fabrikası kuruldu.
1937 yılında ikinci bira fabrikası kurularak 7 milyon 500 litre kapasiteye ulaştı.
1952 yılına gelindiğinde çok geliştirilmiş modern cihazlarla fabrika yenilendi.
1953 yılında üzüm suyu üretilmeye başlandı.
Atatürk Orman Çiftliği ve içindekilerle birlikte hazineye bağışlamasına takiben 1938 yılının Ocak ayında Bira Fabrikası DZİ Kurumu'na, 1939 yılında da bir kanunla Tekel Müdürlüğü'ne devredildi.
AOÇ'nin ilk toprak kaybı 1939 yılında dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kararıyla Bira Fabrikası devriyle başladı.
ARAZİ DEVİRLERİ
1939-1983 (44 yıl) yıllarında çıkarılan 9 yasa ve Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulu Kararları ile 1973-1994 yılları arasında ise yargı kararlarıyla devirler yapıldı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.