Osman BEKAR: Ne kadar dopingliyiz?

Türk sporu şike, doping, holiganizm gibi belalarla uğraşıyor ve meseleler hala gün gibi ortada duruyor. Türk sporunda son yıllarda yaşanan doping sorununun araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla TBMM'de komisyon kuruldu.
Bir sorunu gerçekten çözmek istemiyorsanız, onu komisyona havale edersiniz.
Umarım yanılırım… Komisyon'un kuruluş amacı ve hedefi çok güzel görünüyor.
Komisyon'un kuruluşu iyi niyetli bir çaba… Herkesin desteklemesi gereken bir çalışma… Umarım daha önceleri olduğu gibi dağ fare doğurmaz. Ancak ben komisyona da ışık tutsun diye, kasım ayında Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) tarafından düzenlenen "Sporda Doping Konferansı"nda uygulanmasına karar verilen yenilikleri dile getirmek istiyorum:
İlk doping kuralı ihlali cezası 2 yıldan 4 yıla çıkarıldı.
Artık steroid takibini de içeren biyolojik pasaport ve merkezi doping veri bankası ADAMS kullanımı da yapılacak.
Sporcuların bireysel sorumluluğu arttırılıyor. Doping kontrolleri artık "her zaman ve her yerde" yapılabilecek.
Numune vermemek de doping sayılacak.
Yeni talimatta, sadece sporcular değil, sporcu destek personeli de (antrenör, masör vs) dopingden sorumlu tutulacak.
WADA'nın hali hazırda 32 tane olan, onayladığı test laboratuvarlarının sayısı, önümüzdeki 5 yıl içinde 40'a çıkarılacak.
Görüldüğü gibi dünyada dopingle mücadele, komisyon aşamasından fersah fersah ilerde. Ülkemizdeki bilinç de artıyor, ancak yeterli değil. Çünkü başta federasyonlar olmak üzere, sporu yönetenlerin birçoğu kalifiye değil.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da geçen hafta tam da buna vurgu yaptı:
"Türk sporunun bugün hala bir süre daha siyasetin desteğine, teşvikine, katkısına, etkisine ihtiyacı vardır..."