Üniversiteli pehlivan

Recep Kılıç'ın samimi ve keyifli ailesine konuk olduk. Aslında onu anlatmak sayfalara sığmaz ama biz kendisiyle yağlı güreş üzerine sohbet ettik ve biraz da olsa size aktarmaya çalıştık. Recep Kılıç tam bir spor adamı… Sporun her dalında bilgi sahibi… Hem akademik kariyer yapmış hem de adını Türkiye spor tarihine yazdırmış değerli bir insan...
Recep Kılıç'ı tanıyabilir miyiz?
Memleketimi, milletimi çok sever ve manevi değerlerimden ödün vermem. Her vatandaşın, çocuk, genç, yaşlı, sportmen, güçlü, kuvvetli ve sağlıklı olmasını arzularım. Vatanımın her köşesinde yaşanabilecek bir değer bulurum. Bitmez tükenmez bir enerjiyle çocuk ve gençlerin ufkunu açar, onlara özgüven kazandırmaya çalışırım. Çevremdeki bütün insanları yapabilecekleri sporlara yönlendirerek onların yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmelerini desteklerim. Güçlü bir iradeye sahibim. Her zaman başarmanın yolunu bulurum. Çevremle daima barışık, sakin, güçlü ve örnek bir tavır sergilerim. Hayatımın sonuna kadar sağlık için spor yapmak arzumdur.
Bize biraz ailenizden bahseder misiniz?
İki erkek, bir kız evlada sahibiz. Eşim tam gönül insanıdır. Çevresiyle eşsiz bir iletişime, yaşam ve çocuklar konusunda müthiş bir bilgiye sahip. Büyük oğlum Muhammed Arda, makine mühendisi ve Hacettepe Üniversitesi'nde bilgisayar animasyonu yüksek lisansı yapıyor. Küçük oğlum Ali Altay, Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde okuyor. İkisi de oldukça sosyal ve Fenerbahçe hastası. Dünya futbolu onlardan sorulur. Evin biricik kızı Hazar Banu, anaokulu öğretmeni. Çocuklardan bir dünyası var. Gözümde dünya güzeli, tam bir gönül elçisidir.
En güçlü dönemde milli takıma almadılar
Yağlı güreş hayatınıza nasıl girdi?
1974-1982 yılları arasında, gençler ve büyükler kategorisinde, minder güreşi serbest stilde, her yıl Türkiye Şampiyonu oldum. En güçlü olduğum dönemlerde Milli Takım seçmelerini kazandığım halde anlaşılması güç sebeplerden takıma alınmadım. Müthiş bir birikime sahiptim ama bu emeğimden vazgeçmek zorunda kaldım. Bu birikimi hiç yapmadığım ve bilmediğim bir spor olan yağlı güreşte deneme kararı aldım. Yağlı güreşe, 1982 yılında Adapazarı Akyazı Akbalık Ayşecik Yağlı Pehlivan Güreşleri'nde başladım. Hiç bilmediğim yağlı güreşte şampiyon olmak için çalışırken bu alanda dünyada eşi benzeri olmayan yağlı güreş potansiyelini fark ettim. Yağlı güreşe başladığım günden bu yana en büyük hedefim bu potansiyeli Türkiye'de gündeme getirmek olmuştur.
ÇOCUKLAR, SPOR KARİYERİNE DOĞRU KİŞİLERLE BAŞLAMALI
Artık insanlar eskisi gibi ilgi göstermiyor. Sizce popülerliğini yitirdi mi? Neden?
Bir zamanlar hükümdarların himayelerinde yapılmış, pehlivan tekkeleri kurulmuştu. Hatta hükümdarlardan bazıları Abdulaziz ve Abdulhamit'in de yağlı güreş yaptığı tarihimizde bilinmektedir. Günümüzde cumhurbaşkanlarının, başbakanların, parti genel başkanlarının, parlamenterlerin, belediye başkanlarının ve ağaların yağlı güreş protokol ve tribünlerinde yer aldığını görmekteyiz. Buna rağmen Cumhuriyet tarihinde yağlı güreş hak ettiği yeri almamıştır. Her nedense kurumsal kimlik kazanmamıştır.
Siz başpehlivan olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Başpehlivan olmam ayrıca üniversite mezunu bir başpehlivan olmamdan dolayı Türkiye'nin sevgisine mazhar oldum. Başpehlivanlık benim için ayrı bir iletişim şekli oldu. Gittiğim her yerde karşılaştığım herkes beni bağrına bastı.
Derslere devam ediyorum Şu anda neler yapıyorsunuz?
Gazi Üniversitesi'nde derslere girmeye devam ediyorum. En büyük hobim avcılık… Senelerdir zaman buldukça ava gidiyorum. Ailemle ve dostlarımla bol bol vakit geçiriyorum. Yemek yapmayı ve yemeyi çok severim. Sporculara iletmek istediğiniz bir şeyler var mı? Benim minder güreşinde ve yağlı güreşte hiç hocam olmadı. İki branşı da görerek öğrendim. Spor akademisi öncesine kadar baba- dede usulü duyduğum, okuduğum şekilde fiziksel olarak hazırlandım. Akademi sonrası ise öğrenmiş olduğum antrenman bilgisi doğrultusunda çalışmalarımı yaptım. Başarmış olduklarım, kapasitemin yüzde 10'udur.
HAK ETTİKLERİ YERDE DEĞİLLER
Başpehlivan olduğunuz günden bugüne neler değişti?
Kırkpınar tarihinde ilk üniversite mezunu başpehlivan oldum. Zamanın Başbakanı Turgut Özal, iki defa Bakanlar Kurulu'nda bunu gündeme getirdi. Ayrıca 1982 yılından itibaren güreş alanına Pehlivanlar Kapısı'ndan girdi. Sahanın içinde halkı selamlayarak protokole geçti. Bu hareketi, yağlı güreş ve pehlivanların medyada en üst düzeyde yer almasına sebep oldu. Yaşamım boyunca Türkiye'nin her yöresinde, Cumhurbaşkanlığına kadar sevgi ve saygı görmemizi sağladı. Bu durum halen devam ediyor. Bugün yağlı güreş ve pehlivanlar hak ettiği yerlerde değillerdir. Halbuki yağlı güreş, on binleri aşan sporcusu, üç yüzü aşan organizasyonu, milyonlarla ifade edilen seyircisi, on milyonları aşan gelir-gider aktivitesi ve dünyada eşi benzeri olmayan tarihiyle Türkiye'deki amatör sporlar içerisinde birinci sıradadır. Kırk yıl, elli yıl hiç ara vermeden seyircisi olan ikinci bir spor Türkiye de değil dünya da yoktur.
Bengü BAĞCI