OSMAN BEKAR: Ye! iç! gez!

Antalya'da birkaç gündür önemli bir uluslar arası organizasyon devam ediyor. 12. Sport Accord Kongresi Belek'te yapılıyor. Birçoğunuz bu yıl 12. kez düzenlenen bu kongreyi daha önce hiç duymamış olabilirsiniz ancak bu kongreye Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı, Dünya Anti Doping Ajansı Başkanı gibi şahsiyetlerin katıldığını söylersem ne kadar önemli bir organizasyon olduğunu anlarsınız sanırım. Ülkemiz her zaman olduğu gibi yine kusursuz dört dörtlük bir organizasyon yapıyor. Toplantıdan arda kalan zamanlarda misafirlerin hoşça vakit geçirebilmeleri için tüm imkanlar seferber edilmiş durumda. Bu tip organizasyonlara ev sahipliği yapıyorsanız, en iyisini yapmak zorundasınız. Buna bir sözüm yok, ancak ben farklı bir pencereden konuyu ele almak istiyorum. Biliyorsunuz şu an misafirimiz olan spor adamları, aynı zamanda ülkemizin de dahil olduğu pek çok konuda karar mercii olarak çıkıyor karşımıza zaman zaman. Burada kebaplarımızı, baklavalarımızı yerken gösterdikleri samimiyet, Türkiye lehine bir karar alma sürecine gelindiğinde riyakarlık olarak dönüyor bize. Sakın iltimas istediğimi ve beklediğimi düşünmeyin. Sadece karar alırken lobisi güçlü olandan yana değil, hakkaniyete dayalı karar vermelerini istememden dolayı söylüyorum bunları. Hatta Türkiye aleyhine kendilerinin lobi yürütmesinden rahatsız olduğum için bu serzenişim. Mesela size iki örnek vereyim Antalya'dan. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach yaptığı konuşmada 2020 adaylığı konusunda 'Türkiye kaybetmedi, Japonya kazandı' dedi. Yine Antalya'da WADA Başkanı Craig Reedie, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç ile yaptığı ikili görüşmede Türkiye'nin doping ile mücadelesini taktirle izlediğini söyledi. İşte tam da nabza göre şerbet verme cümleleri bunlar değil mi? Türkiye'nin son yıllarda dopingle imtihanı had safhaya çıkmışken bu cümleler komik geliyor adama. Çünkü bu adamların Edirne'yi geçtikten sonra neler düşündüklerini biliyoruz.