Cumartesi 29.11.2014
Son Güncelleme: Cuma 28.11.2014

Göreve hazırız

1972-81 yılları arasında Ankaragücü’nde forma giyen Adnan Sezgin, SABAH Ankara’ya çok özel açıklamalar yaptı: Bu camianın birleşmesi gerekiyor. Herkes taşın altına elini koyarsa 5 senede çok iyi yerlere gelinebilir. Bunun için de herkesin tek bilek tek yürek olması gerekiyor

Ankaragücü ve Türk futbolunun efsane isimlerinden Adnan Sezgin, SABAH Ankara'ya özel açıklamalar yaptı. Futbolculuğu ve yöneticiliği dönemlerinde başarılı işlere imza atan Sezgin, Ankaragücü'nün içinde bulunduğu duruma çok üzüldüğünü söyledi. "10 sene bu kulübün formasını giydim, ekmeğini yedim. Hatta bu kutsal forma için böbreğimi bile patlattım" diyen Sezgin, "Ankaragücü'nün içinde bulunduğu duruma inanamıyorum. 105 yıllık çınarı bu hale kim düşürdüyse çıkıp hesap vermeli" ifadelerini kullandı. İşte Sezgin'in çok özel açıklamaları:
ÖNCE KURTULUŞ REÇETESİ LAZIM
Söylenecek çok şey var ama geçmişe dönüp irdeleme yapmak yerine Ankaragücü'ne bir kurtuluş reçetesi lazım. Bu kurtuluş reçetesi de çeşitli faktörlerden oluşuyor. Mesela bizim zamanımızdan bu yana Ankaragücü'nün büyük bir taraftar kitlesi vardır. 1972-81 yılları arasında oynadığımız maçlarda tribünler tıklım tıklım doluydu. Ama şimdi gördüğüm kadarıyla taraftarlar da gruplara ayrılmış durumda. Öncelikle taraftarın birleşmesi lazım. Aynı renklere gönül vermiş kişilerin bu kadar bölünmesi işin tabiatına aykırı. Kenetlenmiş bir Ankaragücü taraftarı birçok şeyin üstesinden gelebilir. İkincisi aslında buraya nereden geldiğine bakılması lazım. Türk futbolunun son dönemde yaşadıkları ortada. Maalesef ki bunun en acı yansıması da şu an Ankaragücü'nde yaşanıyor.
GEÇMİŞ UNUTULMALI
Öncelikle taraftarların birleşmesi ve tek vücut olarak hareket etmesi gerekiyor. Sonrasında Valisi'nden Büyükşehir Belediye Başkanı'na genel müdüründen STK temsilcilerine kadar herkesin taşın altına elini koyması lazım. Geçmişe dair her şey temizlenmeli. Alacak verecek derdi bitirilmeli. Temiz bir sayfa açılsın ki kulüp önüne bakabilsin. Sonrasında 105 yıllık çınar ayağa kalkacak. Ankaragücü'nde garip şeyler de oluyor. Son dönemlerde göreve gelenlere bakıyorum, çoğunu tanımıyorum. Aralarında fedekarca görev yapanlar da var. Dünya kadar borç var ve bu kadar sorumluluğun altına giriyorlar. Ama niye giriyorlar bunu bir araştırmak lazım. Burada yanlış var. Bunları düzeltmek lazım. Ankaragücü'nde yeniden doğuş gerekiyor. Kimin neyi varsa bugün itibariyle herkes geçmiş hesabı bırakıp temiz bir defter açmalı.

HERKES ÇOK ÜZÜLDÜ

"Hakikaten ben Ankaragüçlüyüm" diyen herkesin sahip çıkması lazım. Dediler ki "Sen gel bu kulübü ayağa kaldır." Eski futbolcu arkadaşlarımla da konuştuk. Herkes gerçekten çok üzülüyor. Gerekli şartlar oluşursa, bize destek verilir, bu kulüpteki alacak-verecek hesabı biterse ben ve arkadaşlarım göreve hazırız. Unutulmamalı ki bu iş tek kişinin yapacağı bir şey değil. Kendini Ankaragüçlü olarak inananların bir araya gelmesi lazım. Önkoşul seyirci bir araya gelecek. Gruplaşmayı bırakacak. Gerekirse Ankaragücü Derneği çatısı altında birleşecek ve Ankaragücü taraftarı olacak. O grup bu grup bunun faydadan çok zararı var. Kendileri de biliyor. Melih Gökçek'i de iyi tanırım. O, Ankaragücü'ndeki birlik bütünlüğü görse şimdiye kadar yaptığının 10 katını yapacağına inanıyorum. Bu kulüp şimdiye kadar yaşadığı olumsuz
PARÇALARDAN KUVVET DOĞMAZ!
Deseler ki size her türlü desteği vereceğiz. Böyle oluşumun başına siz geçin. Benim gibi çok kişi var. Takım arkadaşlarım var. Bugün onlar da Ankaragücü için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır. Hepimiz bu kulübün düştüğü hale çok üzülüyoruz. Türkiye'de 105 senelik kaç kulüp var. Üç büyükler dışında bir tek Ankaragücü. Bir arkadaşım mesaj çekti, "İlla şu kulübe bir el at. Ayağa kaldıralım" diye. Ben de "Camianın birleşmesi lazım" diye cevap verdim. Parçalardan kuvvet doğmaz, birlikten kuvvet doğar. Melih Bey için söylediğim tüm Ankara için geçerli. Ankaralılar, beyaz sayfa açıldığını görsün inanın bu kulübe destek olur. O ortamı göremedikleri için herkes Ankaragücü'nden uzak duruyor.
1971-72 SEZONUNDA
A.Gücü bir ilki başardı
Başkent ekibi, 1971-72 sezonunda Türkiye Kupası'nı kazandı. O sezon Türkiye futbol tarihinde, ilk defa Ankara'dan bir kupa şampiyonu çıktı. 13 Mayıs 1972'de, Türkiye Kupası finalinin ilk maçında Altay Ankaragücü'nü 1-0 yenmiş; ama bir hafta sonra Ankara'da oynanan rövanş maçında Ankaragücü 3-0 galip gelerek Türkiye Kupası'nı kazanmıştı. Ankaragücü bu maça; Baskın Soysal, Mehmet Aktan (Konyalı Mehmet), Erman Toroğlu, Adnan Sezgin, Müjdat Yalman, Selçuk Yalçıntaş, Köksal Mesci, Metin Yılmaz (Tatar Metin), Melih Atacan, Coşkun Süer, Abdullah Çevrim 11'iyle çıkmış ve gollerini Coşkun (2) ile Müjdat atmıştı.
BU KULÜP ÇOK BÜYÜK İSİMLER YETİŞTİRDİ
Ankaragücü çok büyük bir camia. Düşünün o dönemde top oynamış isimlerden İsmail Dilber Antrenörler Derneği Başkanı, ben Profesyonel Futbolcular Derneği Onursal Başkanıyım. Ayrıca Ankaragücü'nde forma giyen bir çok arkadaşım Türk futbolunda önemli yerlere gelmiştir. Coşkun Süer vardı, Müjdat Yalman vardı beraber oynadığımız. Bu kadar insanı üretmişler, bunlar bir yerlere gelmiş. Niye bu insanlar Ankaragücü'ne katkıda bulunmasın ki? Onlar da bu takımın formasını giyip, ekmeğini yediler. Yeter ki ortam oluşsun. İnanın ben dahil hepsi bu kulüp için görev almaya hazır. Yeter ki bu koca çınar tarih olmasın.
TARAFTARLAR İYİ BİR İŞARET BEKLİYOR
Türkiye'de en büyük taraftar kitlelerinden biri de Ankaragüçlüler. Hem sayıca çok hem de takımlarına içten bağlılar. Onlar, takımın güvenilir ellerde olduğunu bilsin, Ankaragücü için geleceğe yönelik iyi şeyler yapılacağının sinyalini alsın o zaman bu gerginlikler yaşanmaz. Bu kulübü gerçek Ankaragüçlüler ayağa kaldırır. Ben iddia ediyorum maçlarda polise bile gerek kalmaz. Bizim zamanımızda öyleydi. Yürekten bağlıydılar. Ama olay falan çıkmazdı. Parçalanmadan kaos, birleşmeden kuvvet doğar. Şu an Ankaragücü bu halde. Önce herkes bir araya gelecek. Neyi paylaşamıyorsunuz? Ortak bir duygu var ortada. Ankaragücü var. Herkes Ankaragücü'nün etrafından birleşmeli.
ANKARAGÜCÜ İÇİN BÖBREĞİMİ PATLATTIM!
1976'da Türkiye Kupası yarı final maçıydı. Mersin ile oynuyorduk. Bir pozisyon oldu ben topa vurdum gol oldu ama Mersin'in kalecisi Atıf'ın tekmesi de bana geldi. O darbeyle böbreğim ikiye ayrıldı. Hastanede böbreğimi alacaklardı, son anda diktiler ve ölümden döndüm. 3 ay sonra geri döndüm. Golün pasını Ali Osman Renklibay vermişti. Aradan yıllar geçti hala söyler, "Adnan keşke o pası sana atmasaydım, az daha ölüyordun" diye.
ADNAN SEZGİN KİMDİR?
Mülkiye mezunu olan Adnan Sezgin, birinci, ikinci ve üçüncü ligde şampiyonluk yaşamış tek yönetici. Sezgin, futbolculuktan kulüp başkanlığına kadar birçok kademede görev yaptı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.