Ben şahit, onlar şehit…

Vatanın kalbi Ankara'ya, milletin bağrına "Kan, ayrım ve şiddetle" hazırlanmış bir bomba atıldı. Terör ve şiddet tanıdıktı, yine birbirinden farklı oyunlarla çıkmıştı karşımıza ama acının tanımı sürekli değişiyor… Patlamanın olduğu gün tesadüfen Kızılay'da idim. Aşıkların, pırıl pırıl gençlerin, çocuklarına dondurma ile şımartan insanların aralarından sıyrılıp meydandaki AVM'ye yöneldim. İçeri adımımı atacakken kulakları sağır eden büyük bir gürültüyle yere düştüm. Ne oluyor dememe kalmadan "Eyvah hayatlar yok edildi" dedim. Patlamanın etkisiyle kısa süreli işitme kaybı ve şok geçirdim. Arkama bakıyor, sesleri duyamıyordum ancak yükselen alevler, koşan insanlar ve üzerime yağan cam parçaları her şeyi anlatıyordu. 6 dakika sonra ayağa kalkmaya çalıştım, vücudumu kontrol ettim yaram yoktu. Şoktan çıktıktan sonra olay yerine koşmaya başladım, zor, zor, zor anlar bunlar. Önce insanlık sonra da gazetecilik görevim vardı. İşe şoka girip yolun ortasında kalan, korna seslerine rağmen kenara çekilmeyen insanları kaldırımlara taşımakla başladım. Bazıları çığlık atıyor bazıları kaskatı kesilmiş sabit bir noktaya bakıyordu ancak çoğu gözyaşları içerisinde gözlerimin içine bakıyorlardı. Onları güvenli noktalara taşıdıktan sonra ağaçları kızıla boyayan, göklere simsiyah dumanlar salan patlama noktasına gittim. Şehitlerimiz çoktan veda etmişlerdi güzel bir günün akşamında. Tükenen hayatları yararak bilgi toplamaya, fotoğraf çekmeye başladım. Ben şahit, onlar ise şehitti…
BİR DAMLA YAĞMUR
"Bu gece kulağıma esiyor meltem ılık ılık" deriz ya işte böyle güzel, ışıl ışıl bir gecede kana buladılar Başkenti. Ardından Kızılay, itfaiye, ambulans sesleri ve yüzlerce insanın panikle kaçışı ile mahşer yerine döndü. Saat 21.30... Dakikalar önce kül, yaprak ve cam kırıklarının döküldüğü gökyüzünden nazlı nazlı damlalar inmeye başladı. Şehitlerimizin üzerine birbiri ardına inen yağmur damlaları bedenlerimizi ıslatmadı ancak yüreklerimizden çağladı, gözyaşlarımız sel oldu... Yağmur yağıyordu, yanan, sönen, biten bedenlerin üzerine… Yağdıkça onları temizliyor, hainleri kirletiyordu…