İki kültür arasında köprü kurdu
Young Euro Classic Müzik Festivali kapsamında verilen ‘Avrupa En İyi Bestekâr Ödülü’ sahibi Sinem Altan ile Ankara’dan Berlin’e uzanan başarı öyküsünü konuştuk. Genç sanatçı Türkiye’de sanatın kalbinin başkentte attığını söyledi
Daha önce yaptığım çalışmalar Almanya içindeydi ve Alman basını tarafından takip ediliyordum. Türkiye asıllı sanatçı olarak geçiyordum. Bu ödülle tabii ilk kez Türkiye'den gelen gençlik orkestrası seslendirdiği için farklı bir boyuta girdi ve Türkiye için de ayrı bir anlam taşıdı. Aslında ben daha küçükken, Ankara'da 'Harika Çocuk' yarışmalarına katılıyordum. Bu yarışmalar da dünyada yapılan yetenek yarışmalarının aynısıydı. Benim daha çocuk yaşta bu yarışmalarda Türkiye birinciliklerim oldu. Ödül ve nişan verildiğinde ise sanatçının tanınırlığının artması bu işin içinde olan anlayabildiğim bir durum. Tanınırlık bu zamanlarda daha çok ortaya çıkıyor.
'Hafriyat' eseri benim Ankara'da geri bırakmış olduğum küçüklüğüm ve geçmişim ile bugün Berlin'de yaşadığım gerçekler arasında kurduğum bir inşaat aslında. 1985 Ankara Küçükesat doğumluyum. 1996'da Bilkent'in ve İhsan Doğramacı'nın özel bir bursuyla Almanya'ya gitmiştim. Ankara'da çok güzel anılar yaşamışım ki buraya geldiğimde hep nostalji ve duygu patlaması yaşıyorum. Berlin ile Ankara arasında bir köprü var ve o köprü ben de hiç bozulmadı. Bence, Türkiye'de sanatın kalbi Ankara'da atıyor. Sanat alanında Ankara'nın sahip olduğu tarihi yapılar, kurumlar ve değerler hiç değişmedi. Mesela Alman Kültür Merkezi annemin de gittiği bir yerdi ve bu merkez hiç değişmedi.
Klasik müzik, tabiî aslında Avrupa'da oluşan ve Türkiye'ye sonradan girmiş bir müzik stili. Osmanlı ve Türk müziği ise bambaşka boyutta. Ben de bu 2 kültürün tam ortasında duruyorum. Farklı bir kültürden geldiğim için Avrupa'da kendimi kanıtlamam zor oldu ama ne olursa olsun geldiğim kültürden hiçbir zaman kopmadım ve kültürümün renklerini bestelerime taşıdım. Bu da bir zaman sonra büyük bir avantaja dönüştü. Mesela, ödüllü Hafriyat eserimde en çok söylenen ve beğenilen şey oryantal motiflerin bulunması, onların evrensel düzeyde işlenmesiydi. Avrupalıları da cezbeden şey bu oldu. Ben bu yüzden daha çok bu iki kültürü birleştirme noktasındayım. Buna sentez yerine daha çok kavuşma diyorum. İki tarafın da değerlerini kaybettirmeden bir araya getirmek çok önemli. Buna bir fusion veya trans-kültürelite de diyebiliriz belki.
HER İNSANIN BİR UÇABİLME HAYALİ VARDIR
Arda TOPAL
EN SON HABERLER
- 1 FETÖ’cülerin sağlık dernekleri durmuyor
- 2 Hizmet aşkıyla dolu dolu iki yıl
- 3 Sağlık vatandaşın ayağında
- 4 Sosyal belediyecilikte ilkleri yaşattık
- 5 Mamak caddesi ışıl ışıl
- 6 Mamak’ta GES Atağı
- 7 Emektar stadyum yeni yüzüne kavuşacak
- 8 Mamak Belediyesi’nden engellilere özel hizmet
- 9 Mamak tarım üssü
- 10 Mamak yeşile büründü