Sporda proje: Yusuf Yalkın

Evet… Net söylüyorum… Benim için bir müsabakadaki skor, çok da önemli değil!.. Asıl önemli olan; yürekten gelen kazanma gayreti, gösterilen azim ve çaba, ortaya konulan seyri hoş estetik hareketler ve dürüstçe mücadeledir!
Gerisi fasa fiso… Avrupa şampiyonasını izlerken saydığım bu özellikleri en çok İzlanda Milli takımında gördüm… Hani bizi elemelerin ilk maçında 3-0'lık sonuçla ezen ve hayretler içerisinde bırakan ekipten söz ediyorum. Gerçekten çok şaşırmıştık onları izlerken… Ama ben şuna inanan biriyim; başarı tesadüflerle gelmez… Altında illaki çok somut başka gerçekçi nedenler vardır.
Nedir bu İzlanda?
Bu kadar özellikli mücadeleci futbolu nasıl oynuyorlar?
330 bin kişilik nüfusa sahip bir kasaba ülke bunu nasıl başarıyor?
Aradım, taradım ve buldum… Öncelikle, halkı bu işin ta içine sokmuşlar!
Antrenörlük lisansı almak isteyen herkese bu yolu açmışlar; hiçbir kısıtlama getirmeksizin… UEFA'dan gelen paranın büyük kısmı, bu projeye harcanmış!
Şu an 400'ü A lisansına sahip bir dolu kalifiye antrenörleri var.
Her 825 kişiden biri teknik adam olmuş! Herkes doğal olarak futbol konuşuyor, futbol tartışıyor, futbol izliyor!
Yıllar önce yapılan yatırımın, doğal olarak şimdi karşılığını bulması pek de sürpriz sayılmaz! Bugün İzlanda'da futbol oynamak isteyen çocukların 3- 4 yaşından itibaren iyi eğitimli, yurt dışı (çoğunlukla İngiltere) tedrisatı almış bir antrenörle çalışma fırsatı var. Yani bu, futbola meraklı olan çocukların neredeyse konuşmaya ve yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra, ciddi bir futbol sisteminin parçası olması anlamına geliyor!
Gelelim öteki büyük hamleye… Bu ülkede yılın büyük bir bölümü kar-kış içinde geçiyor. Hemen kapalı futbol sahaları inşa ediyorlar.
Üstelik de okulların yoğun olduğu bölgelerin yanına!.. Çocuklara büyük fırsat sunuluyor; saha diplerinde!
İzlanda'nın Fransa yolculuğu Amerika'nın yeniden keşfi değil tabi.
Küçük ülke, daha önce denenen ve başarıya ulaşan bir reçeteyi uyguluyor...
Büyük ve görkemli stadyumlardan önce, küçük ve kullanışlı futbol alanları oluşturuyorlar. Buralar sadece profesyonel kulüplere değil, daha çok çocuklara olabildiğince iyi olanaklar sağlamak için kullanılıyor!
Aslında İzlanda tam anlamıyla bir balıkçı ülkesi… Futbolda da, balıkçılıkta olduğu gibi risk almak kadar sabırlı olmanın da ne kadar mühim olduğunu iyi öğrenmişler!
Futbol oynarken, 90 dakika gerçekten uzun bir süre ve fırsatlar ayağınıza hemen gelmiyor! Geldiğinde ise oltanız hazır olmalı… İzlandalılar işte bunu çok iyi biliyorlar!