Giriş Tarihi: 12.9.2019

39 yıl sonra yenıden ulucanlar’da

12 Eylül darbesi döneminde Ulucanlar Cezaevi’nde yatan Taş Medreseli Ülkücüler Genel Başkanı Naim Yanık ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Girgeç, 39 yıl sonra yaşadıklarını cezaevinin koridorlarında anlattı

12 Eylül öncesinde siyasi davalardan yargılanan ve çeşitli dosyalardan birçok ceza alan Taş Medreseli Ülkücüler Genel Başkanı Naim Yanık ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Girgeç, o dönem yaşadıklarını bir dönem yattıkları Ulucanlar Cezaevi'nde anlattı. Balgat olaylarından dolayı yargılanan ve müebbet hapse çarptırılan Naim Yanık, "6 kişiydik, Mustafa Pehlivanoğlu isimli bir arkadaşımız idam edildi. Diğerlerimiz çeşitli cezalar aldık. Cezamızı yattık ve 1991 yılında çıktık. Hayata yeniden başladık" diye konuştu. "12 Eylül silindir gibi ülkücü hareketin üzerinden geçti" diyen Yanık, "Haksız yere, hukuksuz yere, bu cezaevi, topraklar, bulunduğumuz yer şahittir 3 tane arkadaşımız suçsuz yere asıldı. Zaman geçtikten sonra 'eyvah, pardon' dendi ama iş işten geçmiş oldu. Gencecik insanlar, 17, 18, 20 yaşındaki çocuklar idam edildi" ifadelerini kullandı. Kendilerini 12 Eylül mağdurları olarak nitelendirdiklerini belirten Yanık, "Bu işte kaybeden Türkiye Cumhuriyeti oldu. İhtilallerle Türkiye'nin önü kesildi. Dünün zulasında saklı olarak duran örgütler 12 Eylül'den sonra darbe yönetimiyle birlikte tekrar ivme kazanarak yeni badirelerin olmasına, 15 Temmuz'a gelmemize sebep olmuştur. İhtilal bitirmiş, eski defterleri, yaraları kapatmış ve yeni ufuklar açmış değildi Türk milleti, yeni dertlerin açılmasına vesile olacak dertleri tekrar hazırlamıştır. Bu cemaatler için de geçerlidir, örgütler için de geçerlidir, özellikle PKK için geçerlidir. 12 Eylül'ün en büyük müsebbibi PKK'yı ortaya çıkarmasıdır" şeklinde konuştu. Cezaevine girdiklerinde koğuşlarda 140-150 kişi kaldıklarını ve yataklarda çifter çifter uyuduklarını aktaran Yanık, "Bugünkü gardiyanlar neyse, dünkü gardiyanlar da oydu. İnsandı velhasıl kelam, eğitim görmedikleri için kabaydılar belki ama herkes vazifesini yaptı. Gardiyanlar da vazifesini yaptı, bizler de vazifemizi yaptık. Bizim de onlardan aşağı kalır tarafımız yoktu. Kimseye de boyun eğmedik" dedi.
GEREKIRSE AYNI ŞEYLERI YAŞARIZ
Asıl mağdurların anne ve babalar olduğunu belirten Yanık, "Cezaevlerinde bizlerden çok dışarıda kapı önünde eşya getiren, para pul getirmek için mücadele veren, yaz demeden kış demeden cezaevleri önünde sıra bekleyen analarımız ve babalarımız, mağduriyeti onlar yaşadı. Biz pişman mıyız? Yok. Bugün gerekirse aynı şeyleri yaşarız. Bu bayrağın inmemesi, bu ezanın dinmemesi için yaparız" dedi. İnsanoğlunun her şeyi unutabileceğini söyleyen Yanık, "Rabbim ölümü dağa taşa vermiş kabul etmemiş, insan ölümü kabul etmiş. Arada Karşıyaka Mezarlığı'na gidiyoruz, üst kısmı mahalle, alt tarafta millet ağlaşıyor, üst tarafta millet oynuyor. Hayat böyle bir şey yani, pişmanlık duymanın 'ah, vah' demenin alemi yok. Kul kaderini yaşar. Biz bunları yaşayacaktık. Taşıyacağımız yük oydu, biz o yükü taşıdık. Biz, bizden sonra gelecek nesil bu ağır yükü taşımasın diye mücadele etmeye devam ediyoruz" diye konuştu.
"DEVLETE KÜSKÜNLÜK OLMAZ, BİZ DEVLET İÇİN VARIZ"
12 EYLÜL darbesi yaşanmadan hüküm giyerek cezaevine giren ve bir dönem çeşitli cezaevlerinde yatan Ömer Girgeç de, o dönem cezaevinde görüşe gelen aile bireyleri ile görüşmenin zorluklarını anlatarak, "Belirli saatlerde görüşebiliyorsunuz. Her zaman görüşme şansınız yok. Ziyaretçileriniz karşı tarafta, siz buradasınız. 40-50 kişinin hep birlikte sevdiklerini görmeye çalıştığı, sesini duyurabilirse duyuracağı bir ortam, burası işkencenin diğer bir hali. Rahat rahat görüş diye bir şey yok. Görüşürken arkadaşlarınız sizi koruyacak, arkanızı korumanız gerekiyor" ifadelerini kullandı. 13 ayrı dosyadan yargılandığını ve idam sehpasından döndüğünü ifade eden Girgeç, 400 sene ceza aldığını, cezayı aldıktan sonra idam cezası almadığı için sevindiğini söyledi. "Zaman her şeyin ilacıdır" diyen Girgeç, "Bugün buradayız. Karşınızdaki fotoğrafta yaşıyorum. Oradan buraya, karşıdaki fotoğraf 39 senelik, bizden bir şey götürdü mü? Belki fiziki olarak götürdü. Ama ruh olarak hep aynıyız. Bugün Türkiye Cumhuriyeti için, devletimiz için devlete küskünlük olmaz. Biz devlet için varız. Devlet, her zaman 18 yaşındadır. Bazen uyuyor gözükür ama uyumaz. Devletinize küsmeyeceksiniz, idam edebilir, yanlış insanların eline geçebilir o güç, bu yanlış insanların ellerine geçti diye devlete küsemezsiniz. Ülkücü hareketin temelinde devlete itaat vardır. Ben devletimin hiçbir şeyini sorgulamam ama ona itaat ederim" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.