Cari Açığın Panzehiri Enerji Yatırımlarından Geçiyor

Ekonomist Bülent Kaçmaz, Türkiye’nin enerji harcamalarının her geçen yıl daha da artmasının kabul edilebilir ve ülke ekonomisi açısından sürdürülebilir bir durum olmadığını belirterek, Türkiye gibi bir ‘güneş’ ülkesinin sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyelinden faydalanamamasının çok büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı.
Türkiye’deki cari açığın yarısından fazlasına ithal enerjinin sebep olduğunun altını çizen Kaçmaz, “Yani her 100 dolarlık açığın 50 dolardan fazlası enerji satın aldığımız ülkelerin cebine gidiyor. Siyasilerimiz, sanayicilerimiz, işadamlarımız ve STK’larımız ne yaparsa yapsın, cari açıktaki bu enerji yükünü azaltamadığımız sürece Türkiye’nin ekonomik açıdan bir arpa yolu ilerleyebilmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“İNGİLTERE VE ALMANYA’DAN EKSİĞİMİZ YOK, FAZLAMIZ VAR”
Dünyada yenilenebilir enerjinin her geçen gün daha sık tartışıldığını ve gerek AB ülkelerinin, gerek ABD’nin, gerekse de Rusya, Çin ve Avustralya gibi ülkelerin bu konuda geleceğe yönelik önemli planlamalar yaptıklarını vurgulayan Kaçmaz, şöyle devam etti:
“İçerisinde bulunduğumuz yüzyıl yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin her kesim tarafından anlaşıldığı bir dönem oldu. Ancak sadece anlamak yeterli değil. Bu enerji akımına yönelik gelişmiş ülkeler süratle adımlar attı. İngiltere ve Almanya’nın özellikle güneşi enerjisi konusunda yaptığı yatırımlar ortada. Almanya’nın güneş enerjisinden en çok verim aldığı yer olan Bayern Bölgesi, ülkemizde güneşin en az verim alındığı Karadeniz Bölgesi’nin sahip olduğu enerji potansiyelinin bile altında. Buna rağmen Almanya bu enerjinin üretimi ve kullanımında önemli kazanımlar sağlarken, biz güneşi sadece izlemekle yetiniyoruz.”
“RUSYA BİZE DOĞALGAZ SATIYOR KENDİ YENİLENEBİLİR ENERJİ KULLANIYOR”
Rusya’nın dünyanın en zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olduğunu hatırlatan Kaçmaz, şöyle devam etti:
“Buna rağmen Rusya tükettiği elektriğin üçte birini yenilenenilir enerjiden karşılıyor. Biz ise tükettiğimiz elektrik enerjisinin üçte ikisini ithal kaynaklardan sağlıyoruz. Biz güneşin adeta tüm cömertliğini sergilediği bu topraklarda sadece çatılardaki güneş enerjisi panellerimizde su ısıtmaya çalışıyoruz. Nükleer santral ve HES gibi milyonlarca dolarlık sermaye biriktirimi gerektiren işlere belki de kısa zamanda imza atamayız. Ama güneş enerjisi gibi en basit, en ucuz ve en temiz enerji kaynağından faydalanamazsak ülkemizin cari açığını kapatmak için boşa kürek çekmekten başka yapabileceğimiz bir şey olmaz.”
Kaçmaz ayrıca, güneş enerji santrallerinde üretilecek elektriğin devlet tarafından 10 sene boyunca 13,3 usdcent gibi oldukça tatminkar bir rakamdan satın alınacağının altınız çizerek, bu sektörde yatırım yapan girişimcilerin kısa zamanda önemli kazanımlara ulaşabileceğini söyledi.