Son Güncelleme: Perşembe 29.10.2009
'Televizyonda sanat olmaz'
Şok'tan Dikkat Şahan Çıkabilir'e kadar pek çok programın yönetmenliğini yapan Alper Mestçi, beyaz ekranda yapamadıklarını beyazperdeye taşıdı. Kanal-İ-zasyon filminin yaratıcısı Mestçi'ye göre televizyon, sadece eğlence
Bu film bir medya parodisi değil
Kanal-İ-zasyon, Türk televizyonlarının durumunu anlatan, içinde medya eleştirisi de barındıran bir film olmasının yanında '1995-2009 arası bir dönem filmi' Alper Mestçi'ye göre. "20 sene sonra bakıldığında 'Türkiye'de bir ara televizyonculuk böyleydi,' demek istiyorum ama bir şey değişmeyeceğini de biliyorum aslında." Filmin başrol oyuncusunun Okan Bayülgen olmasını şu sözlerle anlatıyor: "Okan olmasa da olurdu ama Okan'ın olması çok önemliydi. Çünkü filmle Okan'ın televizyondaki konumu biraz paralel görünüyor eleştiri açısından. Belki bu sebepten film 'medya arkası'na çevrildi diyorlar; alakası yok! Biz filmin içinde bir televizyon parodisi yapmadık." Bayülgen bir televizyon kanalında çalışan temizlikçi İmdat'ı canlandırıyor, hikâyeyi neden onun üzerinden anlattıklarını açıklıyor Mestçi: "İmdat, Türk halkını temsil ediyor. Televizyonu çok seviyor. 'Halk bunu sever' matematiği kanalda onunla uygulanıyor. Türk televizyonlarında da bu mantık üzerinden iş yapılıyor. Bir anlamda doğru, sevilen programların yapılması. Çünkü televizyon kitap değil, sanat değil; zaman geçirmek için bir eğlence. Ama alternatifler de olmalı. Türkiye'de sorun alternatif kanal olmamasıdır." Filmin maliyeti 1 milyon doları geçmiş. Ama çok büyük para harcamadıklarını söylüyor Alper Mestçi: "Oyuncular çok fazla para istemedi çünkü. Hepsine para verseydik hakikaten çok maliyetli bir iş olurdu. 30 tane konuk oyuncu var zaten. Projeye inanmış, ikna olmuş insanlar hepsi. Biraz kişisel ilişkilerimiz ve Okan Bayülgen'in filmin başrolünde olması çok etkili oldu."
Kendileriyle dalga geçtiler
Filmde oynayanların çoğu televizyonun gerçek aktörleri; Ahmet Çakar, Yasemin Bozkurt, Esra Erol. Onların bu rolleri kabul etmesinin nedenini Mestçi'ye göre şuymuş: "Aslında kendileriyle dalga geçtiler. Şunu da görüyoruz ki, yaptıkları işten çok mutlu değiller televizyonda. Dalga geçebilmesi için bir yarası da olması gerekiyordu." Teklif götürülüp kabul etmeyen oldu mu sorusunu cevaplıyor: "Ali Kırca oldu. Değişik bir haber bülteni vardı, onu sunduracaktık. Onun yerine biz de Sarı Bıyık'ı koyduk. Çünkü Ali Kırca arasında güzel bir benzerlik var. Böylesi daha iyi oldu bence."
'Şok pornografik bir programdı'
"Şok alternatif bir programdı. Televizyon için biraz pornografik bir programdı aslında. 1995 yılında başladı ama oradaki hiçbir şey şu anda yayınlanamaz. 14 senede Türk televizyonunda çok şey değişti. Şok'ta absürt haberler vardı. Biz mizah yaptığımızı düşünüyorduk, eğleniyorduk. Mizah yönünden izleyenler azdı daha çok inandıkları için seyrediyordu insanlar. Bir mizah programıdır diye yazmamıza rağmen anlamadı insanlar ve gerçek sandılar bazı şeyleri. Bunlardan biri porno oyuncusu Anna Nicole Smith Edirne genelevinde zevk için çalışıyormuş haberiydi. Edirne valisinden Ali Kırca'ya bir faks gelmişti. 'Ben bizzat gittim ve gördüm; böyle bir şey yok' diye. Çok hikâye var bunun gibi. Şok'la ilgili en kötü hissedeceğimiz şey şu olabilir. Mesela tuvalet canavarı haberi yapmıştık ve çocuklara da seyrettirdikleri için korkmuşlardı. Telefonlar gelmişti çocuk tuvalete giremiyor diye. Değişen bir şey yok izleyici profilinde. Hatta daha kötü diyebilirim şu an için."
'Recep İvedik başta böyle değildi' "
Recep İvedik filmlerini izlemedim. İzlemek de istemedim. Recep İvedik karakteri aslında Şahan'la ortak bulduğumuz bir karakterdi. Doğumuna katkıda bulunduğum bir çocuğun ne kadar kötü geliştiğini izlemek istemedim diyelim. Çünkü öyle bir karakter değildi ilk çıktığında. Varoluşsal bir derdi olan, dünyaya yabancı, itilmiş, kenarda bir adamın korkunç komikliğiydi enteresan olan. Oradan sadece kıllar kaldı geriye."