Cuma 30.10.2009
Son Güncelleme: Perşembe 29.10.2009

Vartan'ın nostaljik ve buruk konseri

"65 yaşına karşın şaşılacak derecede genç ve güzel duran Sylvie Vartan'ın konserinde salon ne yazık ki tamamen dolmamıştı. Ama kendi geçmişine yolculuk yapar gibi söylediği şarkıları dinleyen herkesin gözlerinde yaşlar birikmişti..."

Nihayet geldi. Nihayet onu sahnede izleyebildim. Bunca yıldır hiç denk düşmemişti. Benim için yıllanmış bir hayal gerçekleşti. Sağolasın, sevgili Erkan Özerman... Önce Arnavutköy'de Fishmarket lokantasında uzun bir masanın etrafında buluştuk. Bir sandalye ötemdeydi, herkes henüz gelmemişti. Rahat rahat konuştuk. Bana 7 yaşında ayrıldığı Bulgaristan'ı nasıl sevdiğini, kendisini ailesiyle birlikte Fransa'ya, Paris'e götüren babasına minnettar olduğunu, ama içinde hep bir vatan özlemi kaldığını söyledi. Yıllar sonra, komünizm çöktükten sonra dönmüş, yoksul ve çaresiz bir ülke bulmuştu. Ama yine de orası onun vatanıydı ve yeniden dönmek istiyordu. 65 yaşına karşın şaşılacak derecede genç ve güzel duruyordu. Bir tür Brigitte havası: Ama bugünün cadalozu değil, orta yaşın eşiğinde bir Brigitte! Yemeklere yabancı değildi. Mezeleri iştahla yiyor, sorular soruyordu. Albümlerimi imzalattım, ismimi doğru olarak yazdı. Artık Amerikalı eşi Tony Scotti ile California'da sakin bir hayat yaşıyordu. Olympia'daki son konserleri öylesine başarılı olmuştu ki, mart ayında yine üç gece sahne alacaktı. Ve ertesi gece, TİM'deki konser... Salonun tümüyle dolmamış olmasına üzüldüm. Sylvie açısından değil: O farkında bile değildi. Var olan seyircisi onu öylesine alkışladı, öylesine şımarttı, öyle bitmeyen bisler yaptı ki... Ama gelmeyenler adına hayıflandım. Kaçırılacak şey miydi? Ve Sylvie söyledi. La Maritza (Meriç) derken, bütün salon bu Slav melodisinin ünlü nakaratına katılıyordu. O babasına adadığı şarkıyı söylerken veya kimi şarkılarında Balkan sözcüğü geçerken, kendi geçmişine bir yolculuk yapar gibiydi. Ama bu yolculuğa bizleri de kattı. O yıllarda hepimizi hoplatan 'yeye' tarzı parçalarına bile olgun bir yorum eklemişti. O unutulmaz La Plus Belle Pour Aller Danser'ı (Dansa Götürülecek En Güzel Kız) söylerken, ben 20'li yaşlarıma gittim. Ve İstanbul'un en güzel kızını alıp Goldfinger'e dansa götürdüm. Etrafımdaki yaşıtım tüm erkekler de aynı şeyi yapıyorlardı. Hayrettir: Hepsinin gözlerinde yaşlar vardı; tıpkı benim gibi... Ve şarkılara oturdukları yerden katılanlar arasında Ajda ve Semiramis Pekkan da vardı. Sesi olgunlaşmış, daha zengin boyutlar kazanmıştı. O yüzden Nicolas veya L'Amour c'est comme les Bateaux (Aşk Gemi Gibidir) de yepyeni anlamlar kazanmışlardı. Yeye kraliçesi gitmiş, yerini John Lennon veya Stevie Wonder şarkıları da söyleyen, yer yer caza da kaçan gerçek bir şarkıcı almıştı. Ama kafamızda hâlâ o dönemin sesleri ve yankıları çınlıyorsa, suç elbette bizimdi, bizim o ölmez nostaljimizindi. Ve giderken son albümünü aldım. Bizde de çıktı sanırım: Toutes Peines Confondues. İçinde onun sahnede iki kez söylediği bir şarkıyı bulunca çok sevindim: La Chanteuse a 20 Ans (Şarkıcı 20 Yaşına Bastı) adlı bu enfes şarkı, öylesine Piaf tarzı bir parçaydı ki... Onun tüm hüznünü taşıyan, insanı yüreğinden yaralayan bir şarkı. Böylece Sylvie Vartan sayesinde, geçmişle bugün arasında bir köprü kuruldu. Ve ağzımızda nostaljinin buruk tadı kaldı... Ne geceydi ama...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.