Cumartesi 23.05.2009
Son Güncelleme: Cuma 22.05.2009

Likya Yolu keşfe değer

Her ikisi de rehber ve doğa tutkunu olan Ayşe ve Dean Livesley çifti, kendileri gibi gezgin ruhluları Kayaköy'ü hem karadan hem de denizden keşfe çıkarıyor. Tabii buna yemekler de dahil

Fethiye ile Ölüdeniz arasında gizli bir dünya gibidir Kayaköy. Belli ki yüzlerce yıldır oradadır, ama sanki ilk siz keşfediyormuşsunuz hissi yaratır. Tepeye doğru uzanan taş evleri, mozaik yollarıyla sanki hüzünlü bir masal şehridir, anlatılmayı bekler. Mübadele döneminde tamamen boşaltılan eski bir Rum yerleşimi olan Kayaköy, son yıllarda özellikle 'alternatif yaşam ve tatil' arayanların da duraklarından biri oldu. Sadece İstanbul ve Ankara'yı değil, Fethiye, Bodrum ve Kaş'ı bile kalabalık bulup soluğu burada alanların sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü Kayaköy, saatlerce masa başında çalışmaktansa pansiyon işletmek, küçük bir lokantada sevdiği yemekleri pişirmek, doğa sporlarıyla ilgilenmek ya da rehberlik yapmak isteyenlere fazlasını vaat ediyor. Ayşe ve Dean Livesley çifti de yolu Kayaköy'e uzananlardan... İlk 1988'de elinde George Bean'in kitaplarıyla gelişini keyifli bir hayat tarzına dönüştürerek Türkiye'ye yerleşmeye karar veren Dean Livesley, İngiliz. Üç gezi, bir de Olimpos kitabı yazmış. Eşi ise değişik yemekler keşfedip yapmaya meraklı bir rehber. Kaş'ta başlayıp Kayaköy'de sürdürdükleri beraberlikleri, yüzyıllar önce keşfedilmiş yerleri tekrar keşfedip, başka gözlerin de bunları görmelerini sağlamaya çalışarak farklı bir anlam kazanmış. Deniz tutkunu olan Dean Livesley, isteyenleri deniz kayağıyla (kano) gezdiriyor. Kamplı deniz kayağına katılmak isteyenler, sabahın ilk ışıklarında kısa bir meditasyonla güne başlıyor. Duru sularda kürek çekip, kimi zaman muhteşem bir kenti denizden fethe gidiyorlar. Akşamları ise koylarda, çadırlı ateş başı kampları kuruyorlar. Eski bir Rum evi olan taş evlerinde gezginlere bahçede doğal yemekler sunup, kurslarla da yemek yolculuğuna çıkartıyorlar. Biri Ankara, diğeri İngiltere'de başlayan hayat yolculukları, nasıl, nerede kesişti diye merak edenler için Ayşe Livesley anlatıyor: "Arkeoloji ya da tiyatro okumak arasında gelip giderken kendimi Bilkent Üniversitesi Turizm Bölümü'nde buldum. Büyük bir oteldeki stajım sırasında mutfak dünyası beni kendine daha da hayran bıraktı. Ailemde hep tüccar, eğitmen ve bürokrat oldu. O yüzden 'sahil kasabası lokantası' hayalim onlar için biraz gülünçtü. Ancak metal masa ve sandalyelerle hizmet veren bir cadde restoranı da benim için hiç cazip değildi. Otel, acenta deneyimlerimin ardından Turizm Bakanlığı'nın Antalya'da açtığı kursa katıldım. Şansım Kaş'ta yaşayan bir arkadaş edinmem ile döndü ve oraya yerleştim. Dean'i başta çok ilginç bulmuştum, kışın ortasında deniz kayağıyla meydana inip kendini limandan denize bırakıp saatlerce kürek çeken bir adamdı. Dostluklar, uzun süren yemekler, sessiz Kaş tam da bana uymuştu. Rehberliğin ardından, sevdiğim işin peşinden koşup, kısıtlı kalan paramı Kaş camping işletmesine yatırdım. Dean de benden çok, köftelerim ve gün sonunda soğuk bir bira ve sıcak sohbet için gelmeye başladı. Üç yılın ardından onun hikâyesi, Likya bilgisi, doğaya verdiği değer ve kendini çözmüşlüğü beni ona arkadaş olarak daha da yaklaştırdı. Kaş'ta kalmak konusunda karar vermek için Ankara'dan bir kış tekrar Kaş'a döndüm ve Dean ile bir hafta içinde aşka düştük.''
DENİZDE EVLİLİK TEKLİFİ
Dean Livesley, bir deniz kayağının içinde şampanya, kristal kadehler ve can yeleğine kurdeleyle iliştirilmiş yüzükler ile evlenme teklifi yapınca Ayşe Hanım da kabul etmiş. Ortak amaçları fazla büyümeden çevreci ve iyi bildikleri işleri yapmak olmuş; denizden yolculuklar ile ziyaretçilere antik kentleri ve medeniyetleri gösterebilmek, Likya Yolu'nda doğal hayata dair bilgileri paylaşmak ve Ayşe Livesley'in yemeğe olan tutkusuyla tüm bunları birleştirmek... Dean Livesley, ilk 1988'de geldiği ve açılımında görev aldığı antik Likya Yolu hakkında epeyce bilgiye sahip olduğu için kendi kurdukları şirketlerinde deniz kayağı, yürüyüş ve arkeoloji turları yapmaya başlarlar. Ancak Kaş'ın önlenemeyen büyüyüşü onları yeni arayışlara doğru yelken açmaya zorlar. Kışları kamp yapmaya geldikleri Gemile Koyu'na ve Kayaköy'e âşık olunca da önce Kaş'taki evlerini bir süreliğine kapatıp, burada bir köy evi tutarlar. Altı aylık deneme süresinden sonra da hayatlarını Kayaköy'e taşırlar. "Artık bir aile olmak istiyoruz ve ben daha çok köyde bir şeyler yapmak istiyorum,'' diyen Ayşe Livesley, devamını şöyle anlatıyor: "Büyük bir bahçemiz, sebzelerimiz, eşimin yaptığı harika bir açık hava mutfağımız ve köpeğimiz Zeytin var. Ben de mübadil bir aileden geldiğim için burası benim kalbime değiyor, öyküsünü seviyoruz. Dean yeni parkurlar belirledi, her yıl geri dönen yürüyüş gruplarımızı yürütüyor. İzlanda, İsrail ve Kanada'dan gelenler var. Ben grupların arkeoloji günlerini ve yemek kurslarını yürütüyorum. Bu yıl aramıza, 25 yıllık bir dostumuz da resim ve sanat günleri için katıldı. Amaç misafirlerimizi gizli kalmış antik kentlere götürmek ve mimariyi tanıyarak çizim yapmalarını sağlamak...'' Livesley çiftinin dostları Burak Eldek, Antalya Güzel Sanatlar'dan mezun ve kendi atölyesi var. Bu yıl, eylül ayının sonunda projesinin ilkini gerçekleştirmeyi planlıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.