Cumartesi 10.04.2010
Son Güncelleme: Cuma 09.04.2010

İstanbul'un karikatür haritası Turist Ömer'siz olmaz

Eski Türk filmlerinden birçok figürü de ekleyerek üç yılda İstanbul'un karikatür haritasını çizen Servet Gürbüz'ün çalışması, Koç Müzesi'nin demirbaşları arasında girdi

İSTANBUL denilince aklınıza derya gibi uçsuz bucaksız bir malzemeler hazinesi gelmez mi? Pandoranın kutusu bir açılsa, herkesin kendine ait bir İstanbul'u, semtleri, sokakları, anıları çıkar ortaya. Yine de hiç değişmeyen, yıllar içinde İstanbul'la bütünleşmiş pek çok detay sıyrılır arasından... Boğaz manzarası, Kız Kulesi, martılar, hatta onlara vapurlardan simit atanlar, balıkçı sandalları, Haydarpaşa Tren Garı'na yanaşan vapurlar... Bir film şeridi gibi uzayıp gidecek bu fotoğraf karelerinin arasına daha binlercesini yerleştirmeniz mümkün. SABAH çizerlerinden Servet Gürbüz de üç yıl önce kendi İstanbulu'nu çizmeye karar verip, başlamış adım adım şehri dolaşmaya... Üstelik ne bir ön hazırlığı ne de aklında bir fikir varken. Önce gezdiği yerlerin fotoğraflarını çekmiş, sonra bu fotoğrafları biraz öyküleyerek çizmiş.
ÇİZGİ BENİM YAŞAMIM
Gürbüz, işinden, eşinden, ikiz kızlarından geriye kalan tüm zamanını adadığı ve kalemle bilgisayarı birleştirdiği bu maceraya nasıl başladığını şöyle anlatıyor; "Hayata ilk adımım çizgilerle oldu. Hatta Anadolu'da diş hediği geleneği vardır. Bebeğin önüne çeşitli eşyalar bırakılır. 'Bebek hangi kalemi tutarsa o mesleğe yönelir,' derler. Ben de kalemi tutmuşum. Yani yapacağım işi önceden seçmişim. Bu nedenle çizgi benim yaşamım oldu. Küçük bir çocukken Gırgır'ın yollarını aşındırmam da böyle başladı. İşte hayatımda son derece önemli bir yerde bulunan mesleğimi daha da geliştirmek için üç yıl önce bir karar verdim: En sevdiklerim arasındaki İstanbul'u mutlaka çizmeliydim. Ve ilk iş olarak İstanbul'un bir numaralı simgesi olan Şehir Hatları Vapuru'nu çizdim. İstanbul haritasına başladığımda 'Nasıl yapacağım? Ne kadar sürecek? Ne yapacağım?' diye aklımda hiçbir şey yoktu. Kervan yolda düzelir misali. Nereye gideceği belli olmayan iş, kendi kendini yönlendirmeye başladı. İşimiz gereği bilgisayarla o kadar haşır neşir olmuştum ki yaklaşık 18 yıldır freehand programı kullanıyordum. İşte kalemle bilgisiyara birleştirdim ve bu işi bilgisayarla yapmaya başladım. Ama çok daha zor olacaktı. Sonunu düşünmeden işe giriştim." Servet Gürbüz İstanbul'un karikatürünü çizmeye başladığında ne sonunu düşünmüş ne işin boyutlarını... Koskoca İstanbul'un ayrıntılarını bir tek kareye sığdırmak mümkün mü? Gürbüz işin teknik kısmını çözmek için çareyi boyutları büyükmekte bulmuş; "İlk başta boyutları 70x100 cm olarak hesaplamıştım. Fakat öyle olmadı. Freehand programında bilgisayarda objeye neredeyse sonsuz kere yaklaşabildiğimden farkında olmadan kendimi kaptırıp detaylar içinde çalışmışım. Bu kadar çok ayrıntı ve detaya girmem yüzünden de işin boyutu üç kat büyüdü. Karikatür harita bittiğinde işin kendini tam olarak gösterebilmesi için boyutunun en az 210x300 cm olması gerekiyordu. Hatta o kadar çok ayrıntı vardı ki 21 metreye 30 metreyi bile kaldırabilir hale gelmişti. Yaptıkça iş beni kendisine çekmeye başladı. Benim için bir Farm Wille ya da puzzle gibi bir şey oldu. İzin günlerimde yapılacak yerin fotoğraflarını çekiyor, eksik kısımları tamamlıyordum. İkiz kızlarımdan arta kalan gecelerimi bile haritaya ayırmıştım. Bu işe ayırdığım zaman ve enerjiyiyi başka bir işe ayırsaydım; mesela iki dil birden öğreneceğimi, ikinci üniversitemi okuyacağımı biliyordum. Gazeteci eşim Rabun'dan da çok fikir aldım. Çünkü onun tarih bilgisi benim için çok önemliydi. Sonunda 17 Haziran 2007'de başladığım İstanbul'un karikatür haritası 10 Ocak 2010'da sona erdi." Gürbüz, tamamlandıktan sonra Haliç'teki Rahmi Koç Müzesi'ne götürdüğü bu çalışmasının dünya üzerinde bu ölçüde gerçekleştirilen tek çalışma olduğunu düşünüyor; "Tam olarak ispat edebilir miyim? Bu mümkün mü bilmiyorum. Ama 20 yıldır freehand kullanan biri olarak bu programla dünya üzerinde yapılan en yoğun en büyük en çok noktaya sahip işlerden biri diyebilirim. Fakat bunu ispat edemem. İstanbul'un karikatür haritası bittikten sonra İstanbul'un en sevdiğim müzelerinden Haliç'teki Rahmi Koç Müzesi'ne götürdüm. Sağolsun oradaki yetkili arkadaşlar işe baktılar, beğendiler. 2010 mart ayından beri müzenin demirbaşları arasına girdi. Üç yıllık emeğimin yorgunluğunun karşılığını burada aldığımı söyleyebilirim. Yorgunluğu alan limonlu çay misali beni çok mutlu etti. Şimdiki amacım bir yayıneviyle anlaşıp işi Türk turizmine kazandırmak..."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.