Cumartesi 10.04.2010
Son Güncelleme: Cuma 09.04.2010

Müzikle daha iyi insan yetişir

Cem Mansur, İstanbul 2010 kapsamında 22 kişilik bir orkestrayla, İstanbul'un ilçelerindeki okullarda konserler veriyor; öğrencilere 10 değişik ülkeden ve bestecilerinden oluşan bir saatlik dünya turu yaptırıyor

İSTANBUL 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın müzik danışmanlığını yapan ünlü şef Cem Mansur, proje kapsamında 'Müziğin Dokunduğu Yaşamlar Orkestrası'nı kurdu. İstanbul'un çeşitli ilçelerindeki okullarda konserler vermeye başlayan orkestranın temel amacı; öğrencilerin hayatına müziği sokmak. Orkestranın aynı zamanda şefi olan Cem Mansur, konserler öncesinde müzik öğretmenleri ile müziğin önemi üzerine sohbetler gerçekleştiriyor. Müziğin bir toplumdaki en önemli eğitim aracı olduğunu söyleyen Mansur'a göre; toplumdaki şiddet, ötekileştirme gibi önemli sorunların çözümü de buna bağlı.
- 'Müziğin Dokunduğu Yaşamlar Orkestrası' nasıl oluştu?
- 'İnsanların hayatına müziği nasıl sokabiliriz' diye, proje üretiyordum. Ve tabii bunun en önemli ayağı eğitim ve gençler için yapılabilecek şeyler. Öğrenci ve öğretmenlerin, bu eğitimlere katılabilmesi için, Milli Eğitim Bakanlığı ve İl Milli Eğitim Müdürlükleriyle protokoller yapıldı. Bu konserler için değişik yerlerde çalışan arkadaşlardan oluşan 22 kişilik bir orkestra kurduk. Bu amaçla bir dizi konsere ve seminere başladık. Aralık ayında altı tane yaptık, devam edeceğiz. Ümraniye, Bahçelievler, Bayrampaşa, Kartal ve Pendik'te birçok yerde yapacağız.
- Bu konserlerin esas amacı ne?
- Amaç; en azından 2010 yılında, müzik öğretmenlerinin çocuklarla yapmak istedikleri projelerde önlerini açmak, müzik öğretmenlerini imkân oldukça konser müdavimi haline getirmek ve öğrencileri de bu konuda bilinçlendirmek.
- 2010 ile ilgili birçok olay yaşandı. Sizin bir dönem ayrılıp tekrar dönme sebebiniz neydi?
- O zamanki yönetimde olan yürütme kurulu başkanı ile kültür sanatın bir işe yarayıp yaramayacağı konusunda görüş ayrılıklarım vardı. Yani bir gösteriş ya da iletişim projesi değildi benim için 2010; bir fark yaratma projesiydi. Yönetim kurulu başkanı, üyeleri değişti ve danışman olarak başladım tekrar.
- Konserler öncesinde müzik öğretmenleriyle söyleşi yapıyorsunuz...
- Önce sabah gidip o çevredeki devlet okullarının müzik öğretmenleriyle konuşuyorum. Müzik öğretmenlerinin; müzik dersinin gereksiz gibi gözükmesi, eğitim sisteminin çarpıklığı vs. gibi yılmış olmaları için çok sebep var. Ama onlara, 'bunları konuşmayalım, bu sorunları nasıl ortadan kaldıracağımızı konuşalım' diyorum. Çünkü ertesi sabah, Başbakan kalkıp 'felsefe, edebiyat, müzik dersleriyle insanları yetiştirelim, önce adam olsunlar, sonra doktor, mühendis zaten olurlar' demeyecek. Müzik öğretmenlerine, bu işin çok ileri olduğu ülkelerde bile bir insanın hayatını değiştiren kişinin bir öğretmen olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
- Öğrenciler nasıl reaksiyon gösteriyor?
- Onlara 10 değişik ülkeden ve bestecilerinden oluşan bir saatlik dünya turu yaptırıyoruz. Sınırlar, haritada çizildiği gibi değil, insanlar birbirine daha yakın, paylaşabilecekleri daha çok şey var, bunu görüyorlar. Ve klasik müziğin sıkıcı bir şey olmadığını, çok eğlenceli olabileceğini görüyorlar.
- Müzik, dokunduğu yaşamları nasıl etkiliyor sizce?
- Müziğin dokunduğu yaşamlarda, kendisine ve karşısındakine saygılı, daha iyi bir insan yetiştiğine inanıyorum. Müzik lay lay lom dersi değil. Genç yaşında müzik, bir insanın yaşamına dokunduğu zaman, müthiş bir eğitim aracı. Çok küçük yaşlardaki çocuklarda bile, bir başkasını dinlemeyi, disiplin kavramını, saygı kavramını öğrenmek açısından çok önemli.
- Bir ülkede müzik eğitimine ne kadar ağırlık veriliyorsa, toplumsal sorunlar da o ölçüde azalıyor mu?
- Venezüella'da çok dar kesimlerden, 500 bin kadar çocuğun müzik eğitimi aldığını görüyoruz; bunların hepsinden profesyonel müzisyen çıkmayacağını biliyoruz fakat 500 bini adam olacak her şeyden güzeli, bunun en güzel garantisi. Venezüella' da bir çocuk ıslah evinde, yaşamını 16 yaşına kadar sokaklarda eroin satarak sağlayan bir çocuğa, klarnet dersi veriyorlar, bir orkestrada çalıyor. Ve çocuğa, 'Klarnet, senin için ne ifade ediyor,' diye soruyorlar. Çocuk, 'Ben bu klarnet sayesinde, karşımdakine ilk defa şiddet kullanmadan, kendimi adam yerine koydurttum,' diyor.
- Türkiye'de şiddet son derece artmışken üstelik...
- Türkiye'deki birlikte yaşayamama sorunu ve genel olarak bütün toplumsal sorunları bununla açıklamak mümkün. Bizim gibi olanlar ve olmayanlar oluyor. Tabii askerin tutumu korkunç. Bu korkunçluğun, bir sürü insan tarafından kabul edilebilir olması daha da korkunç. Gerçek bir demokrasi bilinci için, büyümemiz gerekiyor. 'Benim Atatürk'üm, senin Atatürk'ünü döver,' ile olmuyor, bunu öğrenmemiz gerek. Şiddet kısır döngüsü, çok ürkütücü. Yasalar var, yasalara uymayana düşman deniyor, suçlu değil. Kim, kimi düşman ilan ediyor. Benim ödediğim vergilerle oluşan devlet bütçesinden en büyük payı alanların, bugün benim adıma şiddet uygulamaya hakkı yok. Ama işte bu yine, insan değerlerinin yerleşmemiş olmasından ileri gelen bir şey. İşte sanat eğitimi, müzik eğitimi bu değerleri hissettirmek için önemli.
- Özellikle Türkiye'de, neden hâlâ klasik müzik belli bir gelir ve kültür düzeyine ait bir tür olarak görülüyor?
- Öyle sunulup satıldığı ve müfredatta olmadığı için. Müzik için, yıllık gelir seviyenin bilmem kaç dolar olması ya da en az bir üniversite bitirmiş olman gerekmiyor. Herkesin hakkı var iyi müziğe, önce bu kültürü kazanmamız gerek. Bizim meslektaşlarımızın da genelde, yukarıdan bakışı çok kötü bir şey. 'Biz konservatuara gittik, sayın halkımız anlamaz' yaklaşımı çok yanlış. İnsanlar aslında, hem eğitim sisteminin, hem klasik müzikçilerin istediklerinden çok daha zeki, meraklı ve birtakım şeyleri algılamaya açık. İnsanlara aptal muamelesi yapma konusunda ısrar edersek, aptal olmamaları için hiçbir neden yok. Ama bunun tam tersi de mümkün ve bunu çok gördük. Ben Diyarbakır'da ilk kez konser dinleyen 19 yaşındaki birinden, canlı müzik dinlemenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. 'Siz 200 yıl önce yazılmış bir şeyi bizim için var ettiniz ve konser bittiğinde yoktu' dedi. Bu kadar derin bir şeyi, bana birisi Paris'te, Berlin'de bir konserden sonra söylemezdi.
- Şu an sizi heyecanlandıran başka bir projeniz var mı?
- Gençlik Orkestrası var; beni çok heyecanlandıran. Edirneli bir çocukla, Adanalı bir çocuğun yan yana gelip Çaykovski çalarken neler paylaştığını görmek, onların müzisyen olarak kendi inançlarını pekiştirmek, benim yaptığım en keyifli şey şu an belki de.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.