Biri eşekleri gözetliyor!

Efendim, şöyle söyleyeyim, İzmir'de kanısuyu belli olmayan bir sıradan beygirimiz çitleri kırıp asilzade beygirlerimizle çiftleşti ya, o günden beri rahat uyku yüzü yok bana. Herkes arıyor. İlkokul arkadaşlarımdan biri aramasaydı sizlere yansıtmayacaktım ama, "Sami şöyle yaz..." diye replik öneriyorlar. İş bayağılaştı. Bunlar atların uçkurunu takip ettikleri kadar anayasa değişiklik önerilerini takip etseler memleket kurtulurdu ya, siyasete girmeyeyim diye dahasını demiyorum... Yani, Tayyip Bey'in ata binmesinden tutun da, sıpa, katır türlerine kadar envai çeşit bayat şaka önerisi var... Ben bir memleketin bu kadar çok aynı konuda espri üretmesinden huylanırım, kendi adıma. Soruşturdum, 'sürü psikolojisi' dediler. Şimdi, ne yalan söyleyeyim, elimde malzeme var, size bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum. Siz, evet kıymetli okurlar, hiçbir şeyi üzerine alınmayan sizden söz ediyorum, çok kurnazsınız. Her bir şeyi tüketiyor, iş sorumluluğu üstlenmeye gelince ortadan yok oluyorsunuz. Bırakın atı, beygiri falan, BBG Kaan'ı hatırlayın. Memleket olarak sahip çıktınız Kaan'a. Biliyorum, şimdi tipini bile hatırlamıyorsunuz, ama sokaklara döküldünüz, "Kaan bizim canımız!" diye... Bu çocuk BBG yarışmasında birinci oldu, bunlar ailecek kendilerini bir başka hissetmeye başladı, BBG Kaan'ın annesi, "Ben BBG Kaan'ın annesiyim!" diye bağımsız milletvekili adayı bile oldu, İstanbul bilmem kaçıncı bölgeden, BBG Kaan'a verdiğiniz oyun milyonda birini bile vermediniz! Şimdi haklı olarak soruyorsunuz, "Kim bu BBG Kaan?" Siz Edi'yi birinci seçtiniz. BBG Edi! Kimdi hakikaten o? Şimdi hatırlamadığınız bu Edi hayat öyle gidecek zannetti. Siz onu bir çikolata yer gibi tükettiniz, halbuki o en azından futbol yorumcusu olduğunu düşünüyordu. Siz Edi'yi bitirdiniz... Eray vardı sonra, İzmir civarlarından, Türkiye ikiye ayrıldıydı, Eray kendisini filozof, sizi de felsefe talebesi sanmaya başlamıştı, siz Eray'ı yediniz bitirdiniz! Bakın, adlarını araştırsam bulacağım, bilhassa bulmuyorum, unuttum çünkü, bir kız vardı, kendisini spiker zannediyordu, herkesle kavga ediyordu, siz bir ara o kızı gönderdiğiniz 'SMS'lerle korumaya alıyordunuz... Akıbeti belli değildir... Sonra BBG Uğur diye birini türettiniz, bu Uğur şimdi cezaevinde değilse nerededir? Uğur ya, zorunuza mı gitti? Kim Uğur'u hatırlıyor şimdi? Halbuki, "Delikanlı çocuk," diye tüm Türkiye'nin BBG evine oy yolladığı bir kardeşimizden ve seri kriminal hadiselerinden söz ediyoruz... Siz çok acayipsiniz kıymetli hop-kültür takipçileri. Yandan yandan gülenleriniz daha beterdir. Hani kendini bu sarmalın dışında sanıp da her şeyi hatırlayanlar... Çünkü her biriniz, hatırlattığımda, 'Dokun Bana Hülya'yı BBG Evi'nden nasıl ihraç ettiğinizi ve muhabbetin 'Barbi operasyonları'na kadar nasıl uzandığını berrak bir biçimde hafızanızda canlandıracaksınız. Dikkat ederseniz, buraya kadar Gelinim Olur Musun? konusuna girmemiştim, siz 'Semranım'ı bile tükettiniz, demek istiyorum... Çünkü Semranım'ın beğenmediği gelin adayı Sinem de Barbi operasyonunun nesnesiydi... Semranım'ı bir televizyon kanalında 'evlendirememe' programına zerk ettiler, sonra mahallesine döndü. Doğal ortamından koparılan dingolar gibi bir şey... Tazmanya... Siz, tükete tükete bu günlere geldiniz. Evlilik programlarında sizlerin evlenemeyen kızlarınızı, oğullarınızı izlemeye başladık, birer ekran yıldızı olarak. Burada durmayacağınızı da biliyorum. Daha ne yapacaksınız merak ediyorum. Ya, böyle... Bir süre sizin nostaljik damarınızla uğraşmaya ve bilinçaltınızı açığa çıkarmaya karar verdim, kusura bakmazsanız. Zira bana atların çiftleşmesiyle ilgili bayağı şakalar yollayan ahbaplarıma, atların çiftleşmesinden ziyade bizim beyin damarlarımızla alakalı sinyaller yollamak istiyorum... Ne dersiniz?