Taze taze salata

Çorbanın sıcağını, salatanın tazesini severim. Ne yazık ki her ikisini de restoranlarda kolay kolay bulamıyorum. Havalar ısındı; sıcak çorbanın yerini soğuk cacık almaya başladı. Ama salatanın mevsimi yok. O her iklim koşulunda sofraları süslüyor. Bu bakımdan pörsümüş salata sorunundan her mevsim şikâyetçiyim. Michelin yıldızlı şefler restoranları büyük şehirlerin dışındaysa, bahçelerinde salataları için türlü otları kendi bahçelerinde yetiştirirler. Müşteri geldiğinde, onları taze taze toplayıp servis ederler. Bizde ise malzemelerini çoğu kez manavdan alan restoranlar, tüketimleri yeteri kadar hızlı değilse ve ertesi güne kalmışsa, salatalar yumuşamış, hayata küsmüş bir halde önünüze getiriliyor. Bir şikâyetim de salatanın yapılış biçimiyle ilgili. 10 restorandan sekizi zeytinyağı yerine ayçiçeği yağı kullanıyor. Oysa mis gibi sızma zeytinyağının girdiği bir salata, bir anda sınıf atlar. Bunu tasarruf için yapanlara içerliyorum. Zaten salataya neredeyse et yemeği fiyatı koyan bu mekânlar, bir porsiyona damlatacakları zeytinyağından tasarruf etmek uğruna ağzının tadını bilenleri hayal kırıklığına uğratıyorlar. Yurtdışında özel makinelerde yıkanmış, kurutulmuş, sosu katılmadan özel kapaklı plastik kâseler içinde satılan salatalara hep imrenmişimdir. Bunların üzerlerinde son kullanım tarihleri yazar ve genellikle salataların raf ömrü sadece bir gündür, satılmayanlar imha edilir. İstediğiniz sosu da katarak salatanızı hazırlar, taze taze yersiniz. İstiklal Caddesi'nde, Odakule geçidinin çapraz karşısında Saladstation adlı bir salata büfesinin açıldığını duydum. Genellikle fast food mekânlarına pek ilgi duymam. Ama konu salata olunca, iki arkadaşımla birlikte gidip bir göz atmaya karar verdik. Yeşil ve beyaz renklerin hâkim olduğu tertemiz mekân daha kapıdan içeri girdiğinizde olumlu bir izlenim bırakıyor. Sol taraftaki raflarda benim sözünü ettiğim özel plastikten yapılmış kapaklı kâseler içinde çeşitli salata karışımları sıralanmış. Buradan tercih ettiğiniz salata karışımını alıyor, arkasında iki ustanın harıl harıl çalıştıkları uzun bir tezgâha geçiyorsunuz.
MEKÂNIN FELSEFESİ VAR
Duvardaki, "İstedik ki herkes kendi salatasını kendi yapsın. Altı çeşit yeşillik, 50'den fazla malzemeyle sizlere sınırsız imkânlar sunmak istedik. Artık zeytinyağı ve limondan sıkılanlar için de 14 çeşit sos ürettik. Tüm bunların üstüne bir de makul olalım dedik," yazısı buranın felsefesini özetliyor. Salata ve malzeme listesinin ucu bucağı yok. Standart malzemeler denen, çeri domates, salatalık, havuç ile başlayıp kuru kayısı, kruton ve tortilla cipsi ile biten tam 36 çeşit ilave malzemeye (her biri 1 TL) ek olarak keçi gouda'dan emmental'e dek altı çeşit de peynir (her biri 2 TL) mevcut. Bu kadarla da kalmıyor. Salatayı daha da zenginleştirmek isteyenler, ızgara et, körili tavuk salatasıyla başlayıp, yaban mersiniyle biten 18 çeşit 'Premium malzeme' (her biri 3 TL) içinden tercih yapabiliyor. 14 çeşit ev yapımı salata sosu da seçime sunulmuş. Bunlar arasında frambuaz sos da var, düşük kalorili salatalık sosu da. Ayrıca yeşillikle doymayanlara göre iki de doyurucu ilave malzeme düşünülmüş. Biri siyah zeytinli patates salatası, öteki ise pestolu makarna salatası. Restoran sahipleri müşterinin işini biraz kolaylaştırmak amacıyla 20 çeşit salata konsepti düşünmüş. Okudukça insanın ağzı sulanıyor: Benim tercihim olan 11 numaralı 'Japan Town' maskülün otlar, ızgara et, zencefil turşusu, wasabi sosu, kırmızıbiber, havuç, lahana, Asya sos ile yapılmıştı (12.50 TL). Bir arkadaşım 7 numaralı 'Steak House' istedi. Akdeniz yeşillikleri, ızgara et, domates, mantar, havuç, salatalık, kırmızıbiber, kızarmış soğan halkaları ve rokfor sosla harmanlanmıştı (11.50 TL). Diğer arkadaşımın tercihi ise 'İstanbul' salatası oldu. Onda da Akdeniz yeşilliklerinin yanı sıra ızgara tavuk, patlıcan meze, beyaz peynir, havuç, taze soğan, domates, salatalık ve az yağlı cacık sos vardı (12.50 TL). Seçtiğiniz yeşillikleri tezgâha bırakıyor, hangi malzemeleri istediğinizi ya da hazır mönüden hangi numarayı tercih ettiğinizi söylüyorsunuz. Salata şefleri geniş salata karıştırma kasesine ilave malzemeleri ve sosları katıp uzun uzun harmanlıyor, ardından kapaklı kâseye doğru doldurup size veriyor.
TATLI YERİNE MEYVE
Bu zengin salata barında başlangıç olarak sadece iki çeşit çorba var. 13 çeşit çorba arasından her gün değiştiriliyormuş (4.50 TL). Biz patatesli pırasa çorbasını tercih ettik. Burası daha çok sağlığına ve kilolarına dikkat edenlerin tercih ettikleri bir mekân. Nitekim mönüdeki çeşitli tartlar, brownie, muzlu kek gibi tatlılar iş yapmayınca sadece karışık meyve tabağı bulundurur olmuşlar. Yakında da frozen yoğurt da eklenecekmiş. Gerek çorba, gerekse taptaze salatalar harcıyla bütünleşmiş, özenle seçilmiş ek malzemelerin de katkısıyla değişik lezzetler kazanmıştı. Sanırım burası yeni bir zincirin ilk halkası niteliğinde. Özellikle büyük plazaların civarında, karnını doyurmaktan çok fazla kalori almamak derdinde olanların yoğun olarak bulundukları semtlerde bu konseptin büyük sükse yapacağını tahmin etmek zor değil. Ben salatayla karnını doyurmaktan hoşlananlardan değilim. Ama buradaki salataları çok beğendim. Bugüne dek niçin böyle bir yer açılmadığına da gerçekten hayret ettim.

Beğendiklerim:
Salatalar özel makinelerde yıkanıp kurutulmuş ve taptaze. Hijyenik kapaklı kâselerde hazır bekletiliyor. İstediğiniz malzemelerle gözünüzün önünde harmanlanıyor. Yediklerimiz çok lezzetli ve orijinaldi.

Beğenmediklerim:
Burası benim gibi salatanın yanı sıra doyurucu bir şeyler de yemek isteyenlere göre değil. Çorba ve yeşilliklerin dışında doymak için size sadece patates ve makarna salatası seçenekleri sunuluyor.
Mutfak ****
Servis yok Ambians ***
Saladstation İstiklal Cad. No: 189B, Beyoğlu İstanbul Tel: (0212) 243 10 00