'Başlangıç' gerçekten uygulanabilir mi?

Leonardo DiCaprio'nun Başlangıç filmini seyrettiniz mi? Filmin başını-sonunu anlatarak hevesinizi kursağınızda bırakmayacağım, merak etmeyin. Ama konu benim alanıma girdiği için sizlerle bazı detayları paylaşmak istedim. Filmin kurgusunu çok başarılı buldum. Hatta ofisimdeki koltuğa sırf filmdekine benzer isteklerle oturan kişiler de oldu. Filmde, Leonardo DiCaprio, uyuyan bir insanın rüyasına girerek, bilinçaltında bulunan gizli bilgileri çalıyor ya da bazı fikirlerin tohumlarını ekiyor. Benim karşımdaki koltuğa oturan bazı kişiler ise aşk ilişkisinde problem yaşadıkları için, âşık olduğu kişinin bilinçaltına etki edebilecek yöntemler uygulamamı istiyor. Böyle yöntemler var mı? Var... Üstelik bunları Amerikalılar uyguluyor. ABD, Hindistan, Rusya ve Çin bu alanda daha derin çalışmalar yürütüyor. Hatta zihin kontrolü uzun zamandır çeşitli kişiler, topluluklar, hatta milletler üzerinde deneniyor. Yukarıdaki iddiaların kaynağı yine Amerikan Ordusu'ndan Gregg Braden. Merak edenler internetten detaylı bilgi bulabilir. Ben de telepatik bağ kurmakla ilgili eğitim veriyor ve hatta uygulattırıyorum. Telepatik bağ bir anlamda, iletişim kuranların karşılıklı bilinçaltlarını kullandıkları bir durum. Ama bu filmdeki gibi rüyalar yoluyla olmak zorunda değil. Bu işler zihinle kurgulamakla, düşünmekle olmuyor. Duygularla oluyor. Ve hayal gücüyle... Eğer hayal gücünüzü doğru duyguyla birleştirebilirseniz, çekim yasasını aktive edersiniz. Yok eğer bunu bir kişi hakkında yaparsanız, telepatik bağ kurarsınız. Bir fikri onun aklına ekebilirsiniz. Siz hiç, bir ilişki muhteşem giderken birdenbire her şeyin bozulmaya başladığını gördünüz mü? İlk birkaç hafta ayakları yerden kesilirken, birdenbire birisinin korkuları tetiklendiğinde, peş peşe hatalı davranmaya başlar.
'YA BENİ ALDATIRSA' KORKUSU
Tutun ki, bir kadının aldatılma korkusu var. Sevgilisi ile her şey iyi giderken bir anda korkusu tetikleniyor ve "Ya beni aldatırsa" diye şüphelenmeye başlıyor. Dikkat edin; bu bir düşünce değil, kendinden oldukça emin bir duygu... Kadın uykuya dalarken, ama filmdeki gibi derin rüya evresi değil, uykuya dalmadan önce oldukça ayık durumdayken, beyin dalgaları yeterince yavaşladığında, bilinçaltındaki tüm duygu ve inanç kalıpları sahibine doğru gitmeye başlıyor. Erkek arkadaşı, uyumak üzere uzandığında, kadının korkusu onun bilinçaltına giriyor. Üstelik adam bunu kadının korkusu olarak değil, kendi fikri gibi algılıyor. İşte bu noktadan sonra adam esrarengiz bir şekilde kadını aramamaya, başka kadınlarla ilgilenmeye başlıyor. Hatta eğer bilinçli zihni, bilinçaltına yollanan sinyalleri reddetmezse, gidip kadını aldatıyor. Ne ilginç öyle değil mi? Bazen bilinçaltının hayatımızı ne kadar etkilediğini unutuyoruz. İşte bu yüzden Başlangıç filmini yapanları kutluyorum. Bilinçaltının bir insanın hayatını, kararlarını, hatta zincirleme olarak pek çok kişinin geleceğini nasıl etkilediğini çok güzel vurgulamış. Bense bir insanı bilerek etkilemek isteyenlere bu ilmi vermiyorum. Çünkü karşınızdaki kişiyle karma yaratırsınız. Yani bir nevi ona ruhen borçlanırsınız. Onun yerine, sevdiklerinizi negatif değil pozitif olarak etkileyebilmeniz için, bilinçaltınızdaki o kaybetme korkusunu temizliyorum ve yerine "Benim hayatıma sadece bana ait olabilecek bir erkek gelir, çünkü tam kendi frekansımda ve bana en uygun kişiyi evren bana yollar" fikrini yerleştiriyorum. Evren de kadının karşısına o tarz erkekleri diziyor.