Formula 1 tatilde

2010 Formula 1 sezonunda kısa bir mola. Sezonun startı 14 Mart'ta Bahreyn'de Sakhir pistinde verilmişti. Ardından Avustralya ve Asya kıtası. Sonrasında ise, yarışlar Avrupa kıtasına demir atmıştı. Sezonun 12. yarışı olan Macaristan Grand Prix'sinde Mark Webber'in harika zaferi için damalı bayrak sallandığında, 2010 sezon molasının startı da verilmiş oldu.
EN HIZLI TUR ATAN PİLOT
Eskiden yarışlarda en hızlı tur zamanı elde eden pilotlara puan veriliyordu. Artık en hızlı tur elde etmek, 'karizma yapmaktan' ve arkadaşlarına hava atmaktan başka bir işe yaramıyor. Mesela Türkiye'de yarışın en hızlı turunu sürpriz bir şekilde Renault'nun Rus pilotu Vitaly Petrov elde etmişti. Ama yarışı 15. sırada tamamladı. Bu durum bir bakıma "Yarışı kazanamadım ama bak en hızlısı benim," demek oluyor. Örneğin son Macaristan yarışında alakasız bir şekilde Vettel, sinirini yenmek için otomobilini zorlayıp en hızlı turu son anda elde etti. Belki de yarışı dikkatli sürüşüyle kazanan takım arkadaşı Mark Webber'e gözdağı vermiş oldu. Sezonun geride kalan bölümüne bakıldığında en çok en hızlı tura sahip olan sürücü Sebastian Vettel olarak görünüyor.
EN HIZLI OTOMOBİL
Formula 1'de en hızlı otomobili seçmek için sadece puan tablosuna bakmak yetmez. Ancak bu yıl, en azından sezonun ilk yarısında diğerlerinden açık ara üstün olan iki otomobil vardı. Biri Red Bull RB6 ve diğeri de McLaren MP4-25. Ancak ikisinin de hızlı olduğu farklı pistler var. Red Bull genelde hızlı virajlarda ve aerodinami özelliklerinin ön plana çıktığı pistlerde yenilmez. Çünkü otomobil rüzgâr karşısında adeta dans ediyor ve üzerine gelen hava sayesinde, virajlarda en çok yere basma gücü elde eden Formula 1 aracı oluyor. Ama puan takvimine baktığımızda McLaren Mercedes ile arasında sadece sekiz puan var. Aslında RB6'nın gerçek potansiyeli çok daha fazla fark yaratmasını gerektiriyordu. Elbette McLaren MP4-25'in hakkını da yememek lazım. Kanada'da ne kadar hızlı olduğunu gördük. Sonra da Monza gibi pistlerde galibiyet kovalamaya devam edecek.
EN AGRESİF PİLOT
Bu yılın en agresif ve en cesur sürücüsü, hiç kuşkusuz Lewis Hamilton oldu. Arka sıralara düştüğü zaman, ön saflara nasıl tırmandığını defalarca bize gösterdi. Geçişin 'imkânsız' denildiği yerlerde, ne geçişler yaptı. Her zaman soğukkanlı ve başarılı bir sürücü olacağına şüphe yok. Pilotlar arasında en dikkat çekeni ve en agresif sürüşler ortaya koyanı kesinlikle o. Formula 1'de bir gerçek vardır: İyi sürücüler ıslak zeminde ortaya çıkar. Hamilton'ın yağmurlu yarışlarda ne kadar iyi işler çıkardığını bu yıl da görüyoruz. Son şampiyon takım arkadaşı Jenson Button'ı da açık ara mağlup etmeye devam ediyor. Otomobili ve şampiyonluğu sonuna kadar zorluyor. Pist dışında da ne kadar agresif olduğunu gördük. Geçen yıllarda henüz bir çaylakken Alonso'ya nasıl da kafa tutmuştu.
EN ÇOK KAZANAN PİLOT
Bu sezonun ilk yarısının beş ayrı kazananı var. En çok kazanan pilot Red Bull takımından Mark Webber. Dört kez damalı bayrağı birinci sırada gördü. Ferrari takımından Fernando Alonso bu yıl ilk galibiyetini sezonun birinci yarışı olan Bahreyn'de çöl arazisi üzerine yapılmış Sakhir pistinde kazandı. En genç dünya şampiyonu unvanına sahip McLaren Mercedes pilotu Lewis Hamilton ise podyumun birinci basamağına bu sezon ilk kez Türkiye Grand Prix'sinde, İstanbul Park pistinde çıktı. 2009 yılının dünya şampiyonu İngiliz pilot Jenson Button da Avustralya Melbourne'de damalı bayrağı birinci sırada gördü, ikinci zaferini ise Çin'in Şangay pistinde elde etti. 23 yaşındaki Alman pilot Sebastian Vettel 'enfes Liz' adını verdiği RB6'sı ile iki kez podyum birinciliğini tattı.
EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Sezon başlamadan önce en bomba haber yedi dünya şampiyonluğu bulunan Michael Schumacher'in üç yıl aradan sonra yeniden Formula 1 pistlerine dönmesiydi. Yeni bir takım, yeni bir otomobille tekrar grid'de start alacaktı. Tüm dünyanın gözü Formula 1'in efsanevi yıldızı Schumacher'deydi. Akıllardaki ise sekizinci dünya şampiyonluğunun gelip gelmeyeceğiydi. Fakat Schumacher, taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştı.