Cumartesi 14.08.2010
Son Güncelleme: Cuma 13.08.2010

Küçük Sırlar hakkında küçük sırlar

Tamam, artık dizileri alenen araklıyoruz da, bu kadar berbat hale getirmeyi nasıl başarıyoruz, bilenler anlatsın lütfen! Nedir bu Küçük Sırlar'ın acayipliği? Dizinin hakikisi de çakması da çekilldikleri ülkenin gerçeğini birebir yansıtıyor

Evet kıymetli okur, Kanal D'nin asap bozucu dizisi Küçük Sırlar'dan söz ediyorum. Birincisi, ki artık bu pek bir sır falan değil, dizinin senaryosu Gossip Girl adlı Atlantik ötesi diziden -hadi 'arak' demiyeyim- 'esinlenme'dir. Vazifemiz siz kıymetli okurları lüzumsuz konularda aydınlatmak olduğu için, oturdum ve bütün sinir bozukluğu risklerini göze alarak bu Amerikan dizisini ve çakma Mahmutpaşa versiyonunu izledim, risk gerçek oldu, zaten pek de normal olmayan sinirlerim bozuldu.
KÜÇÜK SIRLAR'IN KÜÇÜK BÜTÇESİ
Hayır, hoş tarafları yok muydu? Vardı tabii. Amerikan versiyonunda bir çeşit 'teen' erotizminin zerk edildiğini görmek beni memnun etmedi değil mesela. Bizdeki -hiçbir sır ihtiva etmeyen- versiyonunda ise, esas kız Serena'nın bir çeşit Azize Kobal haline getirildiğini görüyoruz ki, Emel Sayın sinema filmi çekmeyi bıraktığından bu yana bu şekle pek rastlanmamaktadır. Sahi, bu Sinem Kobal'ın ne tür bir torpili vardır ki, 'Ben Sinem Kobal...' diye başlayan ve deterjan markasından ziyade kendi reklamını, üstüne bir de para alarak, yapabilmektedir. Lüzumsuz yere gündem olabilenler 'top 10'un içinde yer alabilir mi? Alabilir. Ancak Saba Tümer'i güldürebilecek mizah anlayışıyla malül ve anlamsız bir agresyondan mamül Arda Turan'la çok mutlu bir münasebet sürdürüyor olması, Kobalt muhtevasının derinliği hakkında bir fikir verebilmektedir. Ve nihayet, rol aldığı dizi ne kadar Gossip Girl çakmasıysa, Sinem Bazalt da o kadar Barbie'nin Çin'de üretilmiş korsanı gibi görünmektedir. Bu arada, ayıptır söylemesi, her iki dizide de nedense esas sülünler 'kötü' karakterler. Gossip Girl'de Blair ve Küçük Sırlar'da Ayşegül (Merve Boluğur) 'easas kız'lara, naçizane fikrim odur ki, beş basıyor. Yani, onlara baktıkça, şu mübarek günde, insanın ruhunu şeytana teslim edesi geliyor. Neyse efendim, sizleri kendi sapkın düşüncelerimden kurtarıp, biraz objektif olmak adına, aslında dizinin hakikisinin de çakmasının da çekildikleri ülkelerin gerçekliğini yansıttığını söyleyebilirim. Her iki dizi de, sayamayacak kadar parası olanların hayatına, esasen de onların şımarık ve sorunlu veletlerinin yediği nanelere dikiz atmamızı istiyor. Gossip Girl bunu beceriyor da. Misal, Blair'in iç çamaşırlarını gördüğümüz sahnelerde bile ufak çaplı bir bakanlık bütçesine tanık oluyoruz; halbuki bizim Küçük Sırlar'ımızda, senaryodaki iddialı moda repliklerine rağmen genel bir Mahmutpaşa havası var. Muhtemeldir ki, tabak-çanak markası dışında bir sponsor bulunamamış. Bari ciddi bir moda danışmanı alınsaymış. Ben Ayşegül gibi giyinen bir ultra zengin görmedim hiç. Neydi o jean şort ve altındaki ayakkabılar arkadaş?! Hani ben bile anlıyorum süfliliği artık. Sonra, pardon ama para babalarının çocuklarının devam ettiği çok özel bir okulun tuvaleti nasıl dışarıdan kilitlenebiliyor da esas kızımız tuzağa düşüyor orada öylece?! Tuvalet mantığına ters bi kere bu! Yani Amerikan versiyonunda, hem de pek çaktırmadan acayip bir zenginlik dizideki her ayrıntıya sindirilmişken, bizim Küçük Sırlar'ın küçük bütçesi, 'kızı tavlayabilecek misin' muhtevalı ayı iddiasına malzeme edilen 100 bin avroluk lüks araçla örtülmeye çalışılıyor. E tabii, bir yandan da, ne olacaktı ki? Bilmem kaç bin avroluk saatlerin 'aşk gösterisi' niyetine denize fırlatıldığı bir memleketin jet sosyete senaryosu da böyle olur! Ha, laf açılmışken söyleyeyim, Küçük Sırlar'daki 'Çet' (Çetin) karakterinin inşaatlarda kullanılan ve 'beşe on' tabir edilen kalaslar gibi durması, mevcut senaryo içinde hiç sırıtmıyor ve belki de dizinin en kuvvetli tarafı bu. Arkadaş daha evvel nerelerdeymiş, neden dikkatimi çekmemiş, hayıflanıyorum... Baba figürünün de derhal bir ruh ve sinir hastalıkları kliniğine yatırılması şart tabii... Ne yalan söyleyeyim, Küçük Emrah'ın Seren Serengil'le falan oynadığı Amerikan gençlik filmlerinden arak hadiselerde bile daha hoş bir ambiyans vardı. Emrah'ın ısrarlı dans etme çabaları olmasaydı, bu Küçük Sırlar'ın yanında iyi bile sayılabilirdi o filmler... Yahu, bu arada, bizde kötü neden hep mutlak kötüdür ve iyiler neden mutlak iyidir? Gossip Girl'de kendine göre kuvvetli bir senaryo içinde kötülükler sebeplere dayandırılırken, mutlak iyiliğe falan rastlanmıyor. Oysa sevişgen Serena'nın Türkiye'deki muadili Su, eli bile tutula-bi-le-meyecek denli Azize bir Kobalsky. Yemeyelim şimdi birbirimizi! Yok öyle bir cemiyet hayatımız bizim! Ama yıllarca liseli rollerine atanmış olmasından mıdır nedir, dondurulmuş bir ergenliği var galiba Bensinemkobal'ın. (Memnun oldum, ben de Samitosun Soft.) Hani Arda Turan arada kenardan sırıtmasa, hanım kızımız aseksüel bir figür gibi...
GOSSIP GIRL 'ÜN SINIFSAL DÜZEYİ
Hayır, mevzuun sadece muzır neşriyatla ilgili kısmına takmadım kafayı, her şey saçma. Hayata kötülük yapmak üzere gelmiş Ayşegül, ki annesi de öyle bir insan, genetik kötü, polisi arıyor yalan ihbarda bulunmak için, 155'teki memur 'Buyrun!' diye açıyor telefonu. Motosikletli pizza servisi mi burası arkadaşım? Neyi buyuruyoruz? Sonra nedir o esas oğlanın aptallığı? Anında Nihat Doğan'laşabilen bir amatör rockçı ile karşı karşıyayız. Halbuki Gossip Girl'de, Dan şahsında müthiş sınıfsal tavırlar alabilen, entelektüel seviyesi yüksek bir bilinç insanıyla ve ultra zenginlere çalım atabilme kapasitesine sahip ailesiyle muhatap oluyoruz. Evet, kız kardeş etrafındaki zenginliğe özenebilir ama arsızlaştığını sanmıyorum. Bizim senaryomuza ise bu mevzu, sorumsuzca para harcayan sevimsiz bir tıfıl ve 'annemin durumu bu aralar iyi değil, para harcama' düzeyinde kıl bir ağabey olarak yansıyor. Sonra Serena-Su üzerinden, rehabilitasyon merkezindeki ağabey-kardeş figürlerini de karşılaştırmamız mümkün olacak. Bakalım bizden ne kadar kötü bir keş çıkacak? Neyse, gürültülü bir biçimde ve her hafta defalarca hayatımıza sokulan Küçük Sırlar'ın fazlaca sırrı yok. Tabii önünde hazır arak bir senaryo varken, nasıl bu kadar berbat bir dizi çekilebiliyor, işte bu tam bir muammadır...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.