Otel odası değil, stüdyo

Geçen hafta müzik sektörü ile ilgili can sıkıcı şeylerden bahsetmiştim. Bu hafta iyi bir haber yer alsın sayfada. Yıllardır Şebnem Ferah'la çalan, Türkiye'nin en başarılı bas gitaristlerinden Buket Doran hafta içinde arayıp da yeni bir stüdyo kurduklarından bahsettiğinde işin çapını pek anlamamıştım. Daveti üzerine Tolga Akyıldız (Milliyet) ve Çağlan Tekil'le (Blue Jean) birlikte İngiliz Konsolosluğu'nun karşısındaki Babajim İstanbul Studios & Mastering'e gittiğimizde şaşırıp kaldık açıkçası. Çünkü burası stüdyo değil adeta bir otel gibi. Fotoğrafta gördüğünüz sarı kanepeli mekânı muhtemelen oturma odası gibi bir şey sanıyorsunuz. Hayır, orası vokal kayıt odası. Tasarım, dünyanın en iyi stüdyolarına imza atan Roger D'Arcy tarafından yapılmış. Nisanda kapılarını açan ve ilk konukları arasında Müslüm Gürses, Sertab Erener, Teoman, Şebnem Ferah, Timuçin Esen (albüm yayınlayacak) de olan stüdyonun amacı gelen müzisyeni had safhada rahat ettirmek.
GENÇ YETENEKLERE FIRSAT
İşin içinde Doran'la birlikte üç kişi var. İlki, ABD'den 10 yıl önce Türkiye'ye gelen ve Athena'dan Ajda Pekkan'a, MFÖ'den Mahsun Kırmızıgül'e kadar onlarca isimle çalışmış olan Pieter Snapper. Bir ara Akademi Türkiye yarışmasında jürilik de yapmıştı. Kendisi güleryüzlü bir mastering uzmanı ve klasik müzik prodüktörü. Halen MIAM'da (İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) ders veriyor. Diğeri Reuben de Lautour. Müzisyen, prodüktör ve miks mühendisi. Yeni Zelandalı. Yedi yıldır İstanbul'da. "Neden Türkiye'ye geldiniz?" diye sorunca, "Akdeniz ve yemekler için," dedi gülerek. Halen MIAM'da ders veriyor, ayrıca oranın Yardımcı Sanatçı Direktörü. Elektronik dans müziği türünde solo albümü var. Ve Alp Turaç. Müzisyenlerin çok sevdiği, şeker gibi bir adam. En ünlü albümlerin kartonetine bakın, kayıttan sorumlu kişinin o olduğunu göreceksiniz. Bir şubesi de Türkiye'de açılan SAE'nin Viyana'daki okulundan mezun. Bu dört kişinin amacı, bu stüdyoyu dünya çapında, en kaliteli eserlerin üretildiği bir yer haline getirmek. Zaten Babjim'i gören New Yorklu bir ses mühendisi (The Big Lebowski, O Brother Where Art Thou?'da da çalışmış) "New York'ta böyle bir stüdyo görmedim," demiş. Bu arada ekip yeni isimlere de destek olmayı amaçlıyor. İşin sadece ticari yönüyle ilgilenmediklerini, imkanı olmayan genç yeteneklere kayıt yapma ve yayınlama konusunda destek vereceklerini söylüyorlar. Gelişmeleri ileride babajim.com adresinden takip edebilirsiniz.