Cumartesi 21.08.2010

Hayatın tadı aşk ve çocuklar

Popüler mekânların işletmecisi olarak adını duyuran üç çocuk annesi Ayşe Kucuroğlu, dördüncü çocuğuna hamile. Kucuroğlu "Ben doğurduktan sonra çocukları sever oldum. Kocama aşkımdan çocuk yaptım ben, sonra da anneliğe bayıldım," diyor

KAÇ çocuğunuz olsun isterdiniz? Bir, iki, üç? Bir taneyle yetinmem gerektiğini düşünen biri olarak, ikiden fazla çocuk büyütmek inanılmaz zor geliyor bana. O yüzden de çalışan anne olsun olmasın, üçdört çocuk yetiştirip boyuna getirenlere hayranlıkla bakıyorum, "Siz ne sabırlı, ne güçlü, ne büyük bir insansınız," diye... Böyle gıptayla izlediğim kadınlardan biri de Bebek'teki Happily Ever After'ın sahibi Ayşe Kucuroğlu. Ayşe Hanım 34 yaşında, üç çocuk annesi. Suna beş buçuk, Kemal dört, Osman iki yaşında, dördüncü kardeşlerinin aralarına katılmasına ise altı ay var. Art arda doğum yapan ama aynı zamanda iş hayatını da mükemmel şekilde devam ettirmeyi başarmış biri Kucuroğlu. İlk mekânı Happily Ever After'ı, Suna daha beş aylıkken açmış. Evi iş yerinin hemen karşısındaki caddede olduğundan, çocuklarını rahatça emzirmiş ve gün boyunca onlarla ilgilenme fırsatı olmuş. Kendisiyle görüşmemizde "Açıkçası ilk ve ikinci çocukta yatılı bir yardımcımız yoktu, daha sonra oldu. Ama annem hayatımdaki en büyük lüksüm. Kıdemli bir eczacı, evimize çok yakın oturuyor. Çocuklar çoğu zaman onunla, gözüm arkada kalmıyor," diyor. Gerçekten de çok güzel bir düzen oturtmuş olacak; bir iş yeri daha açmaya karar veriyor ve restoran-club Public böyle doğuyor. İyi de hepsi bir arada gerçekten nasıl yürüyor? "Her iki işletme de başlı başına birer marka oldu ve kendilerine ait ekipleri var. Ben detayları dikkatle izlerken daha çok işin kreatif kısmıyla uğraşıyorum. Birebir işin başında olmaktansa tüm işlere ve işletmelere daha tepeden bakıyor ve yeni projeler geliştiriyorum," diyor genç anne. Şu an da yaz başında Çeşme'de açtığı Public Beach'in başında, yani projeler gerçekten de bitmiyor. "Maşallah her şey yolunda giderken, dördüncü çocuk 'beklenmeyen misafir' herhalde," diyorum... Ama öyle değil, gayet planlı, gayet istenilen bir gebelik olduğunu öğreniyorum. "Deli misiniz, zorunuz ne sizin?" diyemiyorum tabii ama Kucuroğlu'nun verdiği cevap çok hoşuma gidiyor: "Ben doğurduktan sonra çocukları sever oldum. Birçok arkadaşım çocuk görünce heyecanlanır yerinde duramazdı, kocam da öyle... Ama ben hiç öyle biri olmadım. Kocama aşkımdan çocuk yaptım ben, sonra da anneliğe bayıldım. Biz kocaman bir aile olmaya, ilk bebeğimizden sonra karar vermiştik zaten. Anne halimi çok seviyorum. Hatta araba kullanırken müziğin sesini sonuna kadar açıp, 'Evet anneyim ve hâlâ Lynyrd Skynyrd ve Metallica dinliyorum,' deyip gülümsüyorum. Hiç eziyet diye düşünmedim. Gülmek dışında bir şey kalmıyor bazı durumlarda. Çılgınlık olduğunu düşünüp eğleniyor, çocukların bize müthiş mutluluk ve enerji verdiğine inanıyorum." Çocuklar, anne, baba, anneanne, teyzeler hep birlikte kocaman bir aile olarak yaşamaktan çok mutlu Kucuroğlu. Akşamları anneannenin çocuklara meyve soyması, televizyonda en sevdikleri diziyi maaile heyecanla izlemeleri çok hoşuna gidiyor. "Kimilerine göre 'eski model'iz ama bundan daha güven verici ne olabilir. Bu zamanda böyle bir aileye sahip olmak harika bir değer!" diyor.
KİLOLAR BAL GİBİ DE VERİLİR
Bu arada her hamileliğinde de ciddi kilolar almış Kuçuroğlu. Suna'da 30, Kemal'de 28, Osman'da 22 kg.! Ama şu an çok formunda, ne zaman rastlasam hep şık ve bakımlı... En çok altı ay sonra eski formundan daha iyisine kavuştuğunu söylüyor her seferinde. Formülü ise; uzun süre emzirmek, biraz diyet, biraz pilates ve en önemlisi kendine güven! Eşinin desteğini de unutmuyor tabii, onu hep motive etmiş. Bu kez yaşı ne de olsa biraz ilerlediği için kilo verememekten korkup korkmadığını merak ediyorum ama "Yaş ilerliyor daha zor kilo veririm," demektense, kadınların doğum yaptıktan sonra kendini daha iyi ve cesur hissetmesi gerektiğini düşünüyor, "Bu motivasyon kiloların gitmesinde çok etkili. Kilo vermenin kolay bir şey olduğunu söyleyemem tabii ama ben dünyaya getirdiğim her bebeğimle eskisinden daha güzel olduğuma inandım. Bu hamileliğimde daha dikkatliyim, yine de çok kilo almamaya çalışacağım." Çocuklarını normal doğumla dünyaya getiren, bunun da iki gün sonra eski hayatına geri dönmesine yardımcı olduğunu söyleyen Kucuroğlu, eve kapanmak yerine dışarı çıkmanın hamilelik sonrası depresyonu önlediğini, kadınların çocuk yüzünden sosyal ya da iş hayatına uzun süre ara vermemeleri gerektiğini vurguluyor. Ayşe Kucuroğlu'nun, yani 34 yaşında çalışan, iş sahibi bir kadının hikâyesini neden anlattım size, biliyor musunuz? İster ve kendimize güvenirsek her şeyi başarabileceğimizi, anneliğin yorduğu kadar sizi güçlü kılan ve hayata bağlayan bir yönü olduğunu göstermek için! "Bu kadar çok çocuk yapmak için varlıklı olmak gerekir ama..." diyorsanız, sözüm biraz da imkânı olup da çocuk yapmaktan korkanlara... Aslında en güzel cevabı Kucuroğlu veriyor: "Bizler yapmayacağız da kim çocuk yapacak? Anne olmadan önce çocuklara hiç ilgim olmamasına rağmen, şu anda hayata tat katan tek şeyin aşk ve çocuk olduğunu düşünüyorum. Benim yaptığımı yapmak tabii ki her kadının harcı... Yeter ki aşk olsun, imkânınız olsun!"

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.